Araplaştırma tadında nüfus sayımı
Irak Anayasası’nın 110’uncü maddesinin 9’uncu bendine göre nüfus sayımı federal bir yetki çerçevesinde belirlenmiştir. Bu kapsamda Irak federal hükümeti 2020 yılının Ekim ayında Irak genelinde nüfus sayımı gerçekleştirme kararı aldı.
Irak’ta devam eden huzursuzluk ve istikrarsızlıklardan dolayı 1987 yılından bu yana, yani 33 yıldır ayrıntılı ve kapsamlı bir sayım yapılamadı. Söz konusu sayım nüfus dağılımı ve yerleşim yerlerini belirlemek amaçlı 2008 yılının 40’ıncı sayısına istinaden 2009-2010 yılları arasında istatistik yapılması karar verilmişti.
Ancak ülkede artan istikrarsızlık sayımın yapılması önünde bir engel olarak gösterildi. Tartışmalı bölgelerdeki Kürt nüfuzunun sayımın ertelenmesine neden olduğu da ihtimaller arasında yerini alıyor.
Nüfus sayımı, ekonomi, toplumsal, yerleşim yerlerinin demografik dağılımı gibi konularda yapılan istatiksel bir sayımdır.
Nüfus sayımları yerleşim yeri, meslek, eğitim düzeyi, çocuk sayısı, toplumsal, ekonomi ve kültürel gibi alanları kapsayan özellikleriyle ülke nüfusunun nicel ve nitel durumunu belirlemek amacıyla belirli aralıklarla yapılır. Sayım işlemli esasen bilimsel ve tekniksel bir konudur. Gereken istatistiklere ulaşmak adına ekonomik, toplumsal ve uluslararası standartlara uygun bir şekilde yapılmalıdır.
Aynı zamanda ülkenin ileriye dönük planlamasının yapılması için yeteri düzeyde ilgili kurumlara güvence vermelidir. Ancak her alanında politika kokan bir ülkede ister istemez istikrarsız bir Irak’ta sayım siyasi bir boyutunun olduğu aşikârdır.
Muhakkak bu durum Kürtlerin kaygı ve endişesine yol açacaktır. Irak İstatistik Kurumu ile çalışan uluslararası UNFPA örgütü, başarılı bir sayımın yapılmasını ülkenin siyasi huzur ve istikrarına bağlı olduğunu söylüyor.
Sorulması gereken soru şu; Irak’ın mevcut içinde bulunduğu istikrarsızlık ve huzursuzlukla, özellikle 16 Ekim 2017 yılından sonra göç etmeye zorlanan binlerce Kürt dururken, Arapların siyasi ve askeri anlamda tartışmalı bölgelerde üstünlük sağladığı bir dönemde yapılacak bir sayım Kürtlerin geleceğini etkilemez mi?
Bu şartlarda yapılacak bir sayımın Irak’ta Kürt sorunun adilane çözümünün önünde engel teşkil etmez mi? Dikkat ederseniz Kürtler çoğu siyasi ve hukuki tartışmalarda 1957 yılında yapılan sayımı kaynak göstermektedir. O dönem siyasi etkilerden uzak Irak’ta yapılmış en bilimsel istatistik çalışmaları olarak görüyor.
2020’de yapılacak nüfus sayımı ile1957’de yapılmış sayım rafa kaldırılarak bundan böyle son yapılan istatistik kaynak olarak gösterilecektir. Bu nedenle sayım sonucunun tartışmalı bölgelerde Arapların kazancına sonlanacağı uzak bir ihtimal değil.
Önümüzdeki yıl yapılması planlanan sayımın siyasi ve askeri egemenlik etkisi altında kalmadan bilimsel ve profesyonel bir çerçevede gerçekleştirilmesinin bir garantisi var mı? İstikrasızlık içindeki bir bölgede sayım işlemler başarı yakalayabilir mi?
Öte yandan yapılacak sayım işlemleriyle Kürtlerin hakiki sayısı ortaya çıkarak buna istinaden Irak’ın bütçesindeki payının azalması Kürtleri endişelendiriyor.
Kürtler ile Araplar arasında yapılan anlaşmaya göre, yapılacak son sayıma kadar Kürdistan Bölgesi’nin Irak bütçesindeki payı yüzde 17 olarak belirlenmişti. 2014’ten itibaren Kürdistan’ın Irak bütçesindeki payı yüzde 12,67’ye düşürüldü. Irak’ta bu sayının yüzde 17 olması zor gibi görülüyor. Ancak istatistik sonucu Kürtlerin sayısı yüzde 17 olarak belirlenir ise o zaman Kürtler yüzde 17’lik payı almak için diretebilirler.
Bence bu endişeler yerinde değil, çünkü mevcut durumda böyle bir rakamın kalmadığını biliyoruz. Öte yandan 2020 yılında yapılacak sayımda Kürtlerin gerçek sayısı ortaya çıktığında yüzde 17’yi almakta diretmenin de yasal ve mantıksal bir açıklaması yok. Kürtler bu durumda yenileceğini bile bile bir savaşa girecektir.
Nüfus sayımının Irak’ta bilimsel ve tekniksel boyutlarının yanında siyasi bir boyutu da vardır. Bu mesele Bağdat-Erbil görüşme ve müzakereleri kapsamına alınıp konuşulması gerekiyor. Böylece sayımın daha uygun şartlarda yapılması için harekete geçilmelidir.
Bunun içinde ivedilikle tartışmaları bölgelerde durumun biran önce normalleştirilmesi ve göç eden Kerküklülerin yurtlarına dönmesi gerekiyor.
Aynı şekilde Irak’ın başka kentlerinden gelen Arapların da kendi yerlerine dönmeli. Böylece sayım işlemleri etki altında kalmaktan kurtulur. Söz konusu bölgelerde durumun normalleştirilmesine olanak sağlanmaz ise Kürtler B planı olarak sayım işlemlerini boykot etmeli en azından kendini toparlayana kadar.