İhsan Nuri ve Kürd Milli Ayaklanması-1
1. Doğum yeri, aile ve eğitimi
İhsan Nuri, 1892 yılında Bitlis Merkezde bulunan Ali Kulî caddesinde doğmuş. Ailesi Ali Kulî adıyla bilinir ve Cibran aşiretine mensuptur. Ali Kulî muhtemelen dedelerinden birisinin adıdır. Baba tarafı üç kardeştirler; Salih Bey, Kasım Bey ve İbrahim Bey. Teyide muhtaç olmakla beraber savcı olan İbrahim Bey İhsan Nuri Paşa'nın babasıdır. Bu bilgiler aileyi yakından tanıyan yerel kaynaklardan alınmış.
Aile Cibran aşiretinin Memanî koluna mensupturlar. İhsan Nuri, yazılarında sık sık Cibran aşiretine mensup olduğunu yazar. Memenî koluna mensup olduğunu nerden anlıyoruz. Aile Bitlis'te Memkozade olarak bilinirler ve ailenin mezar taşlarında Memkozade. ... falan şahıs diye geçer. Cibranlıların Memanî kolu Bulanık- Malazgirt-Varto üçgenindeki köylerde ikamet ederler. Ancak İhsan Nuri’nin ailesinin hangi tarihte Bitlis merkeze gelip yerleştiğine dair bir bilgi elimizde mevcut değildir.
İhsan Nuri, okumaya medreseden başlamış, ilk başta Bitlis merkezde bulunan “Gök Meydan Cami’sinde ve daha sonra da Bitlis Askeri Rüştiye mektebinde okuyarak diplomasını almış. Ondan sonra askeri liseyi okumak için 1907 yılında Erzincan’a gitmiş, ve oradan da Harp Okulu’nu okumak üzere İstanbul’a gitmiş, 1910 yılı baharında subay derecesiyle tahsilini tamamlayarak mezun olmuş.”[1]
2. Umumi Savaş, mütareke yılları ve Kürdistan Teali Cemiyeti üyeliği
Mezun olduktan sonra üsteğmen rütbesiyle Osmanlı ordusuna katılmış; Arnavutluk ve Arap savaşlarına katılarak yaklaşık iki buçuk yıl Yemende kalmış. Umumi Savaş başladığında farklı cephelerde savaşa katılmış, harekât dairesinin Birinci Şubesinde hizmette bulunmuş ve ondan sonra da 9. Orduya naklolmuş. Osmanlı İmparatorluğu’nun sonunu getiren Umumi Savaş sonrasında, İstanbul’a gelmiş. İstanbul’da iken Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurduğu askeri örgüte katılır ve bu örgütün İstanbul şubesinin teşkilatını oluşturur. Bu süreçte İstanbul’da yeni kurulmuş olan Kürdistan Teali Cemiyeti’yle de temas kurar.[2] Aynı zamanda da cemiyetin üyesi olur.[3]
İhsan Nuri henüz İstanbul’da iken, KTC amaç ve politikası doğrultusunda yayın yapan Jîn dergisine, “Wilson Prensipleri ve Kürdler” başlığıyla bir yazı yazar. Bu yazısında, eleştirel bir yaklaşımla Amerikan Cumhurbaşkanı Wilson’un Paris Barış Konferans’ındaki konuşmasının önemine vurgu yaparak bu toplantıda da, galip gelenlerin egemen ve belirleyici olduğunu ve her şeye rağmen “yıllardan beri zorbalık elinin zalim darbeleri altında inleyen mazlum ve haksızlığa uğramış ulusların, halkların her an kanayan ve sızlayan yaralarına, onulmanın başlangıcı sayılan pansuman etkisi”[4] olarak değerlendirir.
Aynı yazının devamında İtilaf Devletleri’nin Fransa’daki toplantısını, Sıkıyönetim Askeri mahkemesine benzeterek verilen kararlarla, Kürdlerin ve Kürdistan’ın, Ermenilerin egemenliği altına verilme isteği ve ihtimali olduğunu, bu tür söylem ve yaklaşımların gerçeği yansıtmaktan uzak olduğunu belirtir.
Aksi durumda “Hiç kuşku duyulmasın ki herhangi bir Kürd, namus ve onurla ölmeyi aşağılanma ve esaret altında sürünmeye tercih etmekte zerre kadar tereddüt etmeyecektir. Bu nedenle, Kürd'ün kahramanca ve mertçe tavırlarına yakından tanık olan Ermeni vatandaşlarımızın da, böyle tehlikeli bir oyunda fazla açgözlülük göstermemelerini, komşu olan her iki ulusun gelecekteki çıkarları adına gerekli sayarım.”[5]
Bir görüşmede beraber çalıştığı Mustafa Kemal’in İstanbul’daki temsilcisi Kemalettin Sami, ona Jîn mecmuasındaki söz konusu yazısından bahsedince, İhsan Nuri de evet, “Doğrudur, ben yazdım. Milletimin diğer milletler gibi ulusal haklarını kazanmasını istiyorum.”[6] der. Kemalettin Sami Bey de cevaben: “Biz, Kürtler ulusal haklarına sahip olamasınlar demiyoruz, bu konuda Kürtleri razı etmeye hazırız.”[7]
Mustafa Kemal’le beraber çalışmaları, aynı zamanda Kuvayı Milliye ile de mesai yapma anlamına gelir ki İstanbul’dan Samsun ve Trabzon’a geçtikten sonra, 9. Ordu komutanı Rüştü Paşa tarafından Kuvayı Milliye adına Ruslarla ilişki kurmak üzere görevlendirilerek Bakü’ye gönderilir. Bakü’de yeraltı örgütü olan Kızıl Kafkasya Komitesiyle ilişki kurarak Kızıl Ordu’yu Kafkasya ve Azerbaycan’a davet ederler. Komünistlerin Mustafa Kemal ve Kuvayı Milliye’ye yaklaşımlarını anlayınca, birkaç subay arkadaşı ile beraber İran’a kaçarlar. Oradan da Türkiye’ye geçerek Hasankale’deki 9. Orduya katılır.
Oradayken Ermenilerle girdiği bir çatışmada yaralanır. Kendi anlatımına göre, Kürdistan’a yararlı olmak için, o süreçte “razı olmayan subaylar teşkilâtı”nı kurar. Ajanlar bu oluşumdan haberdar olmuşlar ancak yeterli delil bulamadıklarından[8] bir işlem yapılamamış. Hasankale’den Doğubeyazıt’ta Türk-İran sınır komutanı olarak atanır ve orda görevli iken evlenir. Oradan Harput’ta ve kısa bir müddet sonra da Siirt’e bulunan 12. Askeri Kurmaya tayin edilir.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
[1] Rehim Şinoyî Mahmutzade, General İhsan Nuri Paşa, Sîtav Yayınları, 2. Baskı, 2016, s. 189
[2] Rehim Şinoyî Mahmutzade, General İhsan Nuri Paşa, Sîtav Yayınları, 2. Baskı, 2016, s. 19
[3] İsmail Göldaş, Kürdistan Teali Cemiyeti, Doz Yayınalrı, İstanbul, 1991, s. 40
[4] İhsan Nuri, Wilson Prensipleri ve Kürdler, Jîn, Sayı: 15, 30 Mart 1919
[5] İhsan Nuri, Wilson Prensipleri ve Kürdler, Jîn, Sayı: 15, 30 Mart 1919
[6] Rehim Şinoyî Mahmutzade, Age s. 23
[7] Rehim Şinoyî Mahmutzade, Age., s. 23
[8] Rehim Şinoyî Mahmutzade, Age., s. 25