Öfkenize hakim olun
Bilginiz dahilinde olabilir. Biri toplantı tutanağı, diğeri bir istihbaratçının değerlendirmesi, iki yazıyı günümüz olaylarını okumada uyarıcı nitelikte gördüm. Kısaltmaya gittim. Kaynağı aktardım, tümünü okumada yarar var. Öfke mi? Onlara mı, kendimize mi?, bunu size bırakıyorum.
Kissinger ve Hammad’nin “Gizli” kodlu toplantı tutanağı
Katılımcılar:
Sadun Hammadi, Irak Dışişleri Bakanı.
Falih Mahdi Ammash, Irak’ın Fransa Elçiliği Görevlisi.
Dr. Henry A. Kissinger, Dışişleri Bakanı.
Issa Sabbagh, ABD’nin Cidde Elçiliği Halkla İlişkiler görevlisi.
Peter W. Rodman, Ulusal Güvenlik Konseyi kadrosu.
Tarih: 17 Aralık 1975, 12.20-13.18.
Yer: Irak Elçilik Binası, Rue d’Andigne, Paris XVI.
Kissinger: Sizi Sovyetlerin bir uydusu gibi görürsek, İran’ın Kürdistan alanında yaptığıyla ilgilenmeyiz. İran’la ortak işi çözdüğünüzden (1975 Cezayir Antlaşması), bizim birşey yapmamız gerekmez artık. Şunu diyeyim, Irak’ın toprak bütünlüğüne karşı öyle bir faaliyetin içinde değiliz ve olmayacağız...
Hammadi: Konseptlerimiz ayrı. Sovyetler Birliği’yle bağlantılarımız var, onlardan silah alıyoruz. ABD’nin ülkemize müdahale etmesinin, ülkemizi parçalamak isteyen bir hareketi desteklemesinin nedeni bu.
Kissinger: Bu çok ileri bir iddia. Orada bunu yapan ülke biz değildik.
Hammadi. Ama ABD bir şekilde silah verdi.
Kissinger: Bir şekilde.
Hammadi: Kürtler Irak’ı parçalamak istedi.
Kissinger: Geçmişi tartışmanın anlamı yok. Endişelerinizi anlıyorum. Bekleyebiliriz. Toplantıdan hemen pratik sonuçlar içinde olmamız gerekmez.
Hammadi: Endişemiz ABD’nin tutumunun değişip değişmediğidir. Gelecekte kendini tekrarlamayacağı güvencesini kim verebilir?...
Kissinger: Ortadoğu’da barış, ülkelerin bütünlüğünden geçer....Gelin ilişki için birbirimizin başkentine tecrübeli elemanlar gönderelim.
Hammadi: Bu temsilciler ne kadar yüksek rütbeli olsalar, diplomatik bağlantılar için daha fazla yaklaşmış oluruz.
Kissinger: BM misyonu yoluyla yoksa Waşington’daki arkadaşlarınız yoluyla mı?
Hammadi: Vaka vaka gidelim.
Kissinger: Tamam. New York’a geldiğinde biraraya geliriz. Adım adım gideriz. Göreceksin ki Irak’a karşı öyle olumsuz değiliz. Bana inanmıyorsan, denersin...
Hammadi: Sonunda şunu söylemeliyim: Kürt olayı bizim için temel önemdedir.
Kissinger: Size güvence veriyorum. Endişelenmeniz gerekmez. Geçmişle ilgili birşey yapılamaz.
Hammadi: Her zaman değil.
Kaynak: https://www.meforum.org/articles/2006/henry-kissinger-to-iraq-in-1975-we-can-reduce-is
“Mesud Barzani ve Kürtlerin ABD’ye inançsızlığının kökenleri”
Bruce Riedel, 2.11.2017
Riedel, Brookings Institution, Ortadoğu Politikası için Saban Center üyesi. 30 yıllık istihbarat faaliyetinden emekli. Trump öncesi dört ABD başkanı döneminde Beyaz Saray’ın Ulusal Güvenlik Konseyi’nde kurmay kadro. Camp David dahil, İsrail-Arap zirvelerinde arabuluculuk yaptı. Pentagon’un Ortadoğu ve Güney Asya için savunma sekreteri yardımcısı olarak çalıştı. Brüksel’de NATO için deneyli uzman. Afganistan ve Pakistan politikaları uzmanı.
(Referandum) bağımsızlık arayışında Kürtler’in aldığı en ağır darbelerden. Mesud Barzani, görev süresini bir kez daha uzatmadı, Kürtlere yardım etmediği için de ABD’yi suçladı. Olay, aşina kalıplara göre oldu. Barzani’nin hayat hikayesi, en iyi şahididir.
Barzani, Beyaz Saray’ı ilk 31 Temmuz 1992’de ziyaret etti. Ben, Ulusal Güvenlik Konseyi’nde Körfez ve Güney Asya İşleri direktörüydüm ve ziyaret sorumluluğum altındaydı. Kuveyt’in kurtuluşunun üzerinden 1,5 yıl geçmişti. Saddam’ı iktidarda bıraktığı için Başkan George H.W. Bush eleştiriliyordu. Bush, koalisyonun Bağdat’a yürüme ve iktidarı düşürme yetkisinin olmadığını, Irak işgalinin Amerikalılar için bir batak olacağını söyleyerek eleştirilerin önünü kesiyordu.
Barzani, Beyaz Saray’ı ziyaret eden altı muhalefet liderinden biriydi. En güvenilir olanıydı, fakat en zor ikna edilendi, ziyaret boyunca Amerika’nın niyeti konusunda kuşkularını korudu. Roosevelt odasında kenardaki-adam gibi oturdu ama Amerika istemlerine direniş gösterilemeyeceğini, yoksa felaket bir yanılgının izleyeceğini iyi biliyordu.
İsteksizlik ve dikkatin nedenleri vardı. Babası Mustafa Barzani, 1970’lerin başında Bağdat’a karşı Kürt isyanını yönetmiş, İran Şahı ile Amerikan ve İsrail istihbaratı tarafından el altından desteklenmiş, Irak ordusunu Kürdistan’ın büyük bölümünden kovmuştu.
1975’te Şah’ın Saddam’la sınır antlaşması imzalaması ve Kürtlerin terkedilmesi, felakete yol açtı. ABD, yaşlı Barzani’ye sığınma verme dışında hiçbir şey yapmadı. Kürtler müttefiklerine inanmakla korkunç bir bedel ödemişlerdi. Mustafa Barzani geri kalan ömrünü Virginia’nın kuzeyin geçirdi...
1980’lerdeki İran-Irak savaşında Kürtler İran’dan yana tutum aldılar. Savaş bittiğinde Saddam 1974’ten çok daha insafsız ve çok daha korkunçtu. Washington yine birşey yapmadı. Binlerce Kürt öldürüldü, onbinlercesi de Saddam’ın zulmü altındaki kamplara konuldular. Reagen yönetimi, İran’a karşı Irak’la birlikte tutum aldı ve Kürtlere hiçbir yardım yapmadı.
1991’de Kuveyt kurtarılırken, Başkan Bush, Saddam’ın tekrar Kürt direnişini ezmesini izledi. Yüzbinlerce Kürt, Türkiye’ye sığındı. Beyaz Saray istesizce de olsa bu defa müdahale etti. Kürt bölgesi doğdu, ki sonradan defakto mini bir devlet yaratmaya döndü o.
Mesud Barzani, Beyaz Saray’a ulaştığında ona Amerika ihanetinin mirası eşlik ediyordu. Bush’un ulusal güvenlik danışmanı General Brent Scowcroft ev sahipliği yapıyordu ve bu geçmişi çok iyi biliyordu. Barzani ile biraraya gelmekte isteksizdi ve rahat değildi. Scowcroft, Amerika’nın Irak’ın toprak bütünlüğüne olan desteğini sürekli vurguladı, bu, Kürt bağımsızlığına karşı olmanın kodlanmış izahıydı.
Toprak bütünlüğü mantığı, Ortadoğu’nun zor jeopolitik haritasını yansıtmaktadır. Irak’ın bütün komşuları Kürt bağımsızlığına karşılar, kendi Kürt nüfusları var. Arap dünyası karşı, diğer azınlıklara emsal oluşturabilirdi. Demokrat ve Cumhuriyetçiler, ardarda gelen Amerika yönetimleri, aynı noktaya saplandılar. Kürtler çok isteksizce ve o da yarım ağızla, Irak’ın toprak bütünlüğünden yana oldular.
Nisan 1993, Başkan Yardımcısı Al Gore aynı grubu karşıladı. Mesud Barzani yine en isteksiz katılımcıydı. Fotoğrafta surat asmıştı. Şüphesi açıktı.
1994’te ben ve diğer birkaç diğer Amerikalı kadro, uluslararası gücün koruduğu Kürt bölgesini ziyaret ettik. Bölge, Saddam’ın sürekli tehditi altındaydı. Clinton, muhalefete sempatisini göstermek istiyordu. Mesud Barzani cömert bir ev sahibiydi, fakat Amerika konusunda halen kuşkuluydu. İki helikopterle şuraya buraya uçtuk. İki hafta sonra aynı iki helikopter, Amerikan jetleri tarafından yanlışlıkla vuruldu.
... Ağustos 1996’da Saddam’ın ordusu Erbil’e girdi. Saddam karşıtları korkunç şekilde katledildiler. Uluslararası şemsiye sadece seyretti.
Clinton yönetimi sonraki yılı iki muhalif Kürt partisini barıştırmakla geçirdi. Celal Talabani de, Temmuz 1992 Beyaz Saray Kürt grubu içindeydi. Amerika’da bir ayağı olsun istiyordu. O sabah kimliğini unutmuştu. Kapıda göstereceği bir belgesi yoktu. Gizli servisi, bir güvenlik riski oluşturmadığına dair ikna ettim.
Ortadoğu politikacıları için emeklilik seçenek olmadığı halde, Barzani politik kariyerine son vermiş gibi gözüküyor... Bağımsızlığı hedefleyen referandumun ardından, Bağdat rejimi önemli Kerkük şehrini ve Kürtlere için yeterli olan petrol sahalarını ele geçirdi. Zaferin eşiğinde gözüken Kürt umudu darbe aldı. Taban sadık kaldı ama itibar zedelendi.
İran, Barzani’ye karşı büyük bir karışıklık örgütledi. Beyaz Saray yavaş hareket etti ve İran üstün çıktı. Trump’ın sert İran politikasının ilk testi balon çıktı. Irak’ın en Amerikancı kesimi diz çöktü.
Barzani, Washigton’u bir daha suçladı. Amerikan malı ve Amerika’nın sağladığı silahlarla donanmış İran’ın Iraklıları, Kürt güçlerini bastırdılar. İyi bir şey: Kürtler DAEŞ’e karşı savaşın temel bir gücüydüler. (Kürtlere sadakatsızlıkta) Amerikalılar yıllarca dürüst davranmışlardı. Mesud Barzani haklıydı.
Kaynak: https://www.brookings.edu/blog/markaz/2017/11/02/masoud-barzani-and-the-roots-of-kurdish-distrust-of-the-united-states/
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)