Denize sıfır bir Kürdistan

Rusya Dışişleri Bakanlığı, İran ve Türkiye ile ortak imazalanan Suriye’de ‘güvenli bölge’ anlaşmasını açıkladı. Anlaşmada güvenli bölgelerin yerleri belirtilirken, Suriye’deki savaşın kazandığı yeni boyut da tanımlanıyor. Bu arada, PYD’nin üst düzey yöneticileri, Akdeniz’e kadar bir koridorun açılmasını dillendiriyor. Bu konu üzerinde fazlasıyla kafa yorsam da bu plan bana pek gerçekçi gelmiyor.

 

Suriye krizinde Rusya, Türkiye ve İran başrolü paylaşıyorlar ve etkili bir şekilde yer alıyorlar. Rusya ve İran, uluslararası toplumun Suriye karşıtlığını görüyor ve onları çaresiz bırakmak için aynı rolü üstleniyor. Esad’ın iktidardan zorla uzaklaştırılamayacağını herkese anlatmaya çalışıyor.

 

Türkiye, 2011 yılında Esad rejiminin yıkılması için alarm çanları çalarken, Rusya’nın perspektifini ve Suriye’deki hakimiyetini kabul etmek zorunda kaldı. Bundan dolayı Moskova ve Tahran’ın oyununa, PKK’yi gözardı etmeleri karşılığında dâhil oluyor.

 

Güvenli bölgelerin bu güçlere kazandıracağı büyük avantajlar var. İran’ın bölgedeki planları gerçekleştirmesi için Esad’ın bir süre daha iktidarda kalması gerekiyor. Suriye savaşının eksi ve artıları Moskova’nın yükünü her geçen gün ağırlaştırıyor. Türkiye’nin Suriye’de defacto ‘Kuzey Suriye Demokratik Konfedaralizmi’nin gerçekleşmesine tahammülü kalmadı.

 

Bütün bu sebeplerden dolayı bu anlaşma Rusya, İran ve Türkiye’nin dertlerine deva oldu. ABD, İsrail ve Suudi Arabistan da anlaşmayı kutladı.

 

Bu gelişmeler arasında Kürtlerin kendi kaderini belirlemesi gerekir. Üçlü anlaşmanın esas amacı; Suriye’nin 4 bölgesinde Suriye ordusu karşıt güçlerle ateşkes yapacak. Rusya, İran ve Suriye’nin ortak gücü de buna dâhil edilecek. Bu şekilde Suriye ordusu, bu bölgelerde güvenliği sağladıktan sonra teröristlerin elindeki bölgelere yönelebilecek. Bir diğer anlamda, IŞİD’e ve El Nusra Cephesi’ne yumruğunu vurabilecek.

 

Ancak burada çok tehlikeli  ve endişe verici bir durum söz konusu. Benim ilk günden beri duyduğum en büyük korku, Suriye ordusunun Batı Kürdistan’a (Rojava) dönmesi ve Suriye hükümetinin PYD ile yaptığı taktik anlaşmaya son vermesidir. Batı Kürdistan’ın kazanımlarının  uluslararası garantisi yok ve resmi olarak da tanınmıyor.

 

Olsa olsa birkaç Amerikan askeri danışmanının desteği görünüyor. O da sadece ABD ve bazı savaş - silah şirketlerinin belirlenmiş bazı görevler için ve bir süreliğine yapılmış anlaşması gibi görünüyor.

 

Batı Kürdistan’daki amaçları IŞİD’e karşı savaş ve Rakka’yı ele geçirmekle sınırlı.

 

Güney Kürdistan deneyiminde ise hükümet ve parlamento kurulmadan önce uluslararası toplum güvenli bölge oluşturmuştu. Bu yüzden bir garanti söz konusuydu.

 

Rusya, İran ve Türkiye’nin üçlü anlaşmasından anlaşılan, Batı Kürdistan, Suriye’deki hesapların dışında kalıyor. Ancak çok ilginçtir ki Batı Kürdistan yetkilileri, içeride ve dışarıda kazanımlarını garanti altına almak için lobi çalışmaları yürüteceklerine, Akdeniz’e ulaşma rüyası görüyorlar.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)