ABD Sadr’a ne yapacak?

ABD Sadr’a ne yapacak?

 

Amerikalı üst düzey bir yetkili, “Başka Hitler’lerin doğmaması için, küçük Hitler’leri öldürüyoruz” demişti. Bunu diyen ABD, Irak Devleti’ne karşı büyük tehdit teşkil eden ve IŞİD’le savaşta çıkarlarına karşı olan Mukteda es-Sadr’ın neden 2003 yılında sonunu getirmedi?

 

Gerçek şu ki Sadr ve yanlıları hiçbir zaman ordu ve devletin bütünleşmesi sürecine katılma konusunda hazır değildi.

 

Sadr sürekli Irak güvenlik güçlerinin kapasitesini ve IŞİD’le savaşta zaafiyetlerini kınayan bir tutum içindeydi.

 

Gözardı edilmemesi gereken, hükümet ne kadar zayıflarsa IŞİD bir o kadar güçleniyor. Buna rağmen ABD bu çerçevede planında hiçbir değişiklik yapmadı.

 

Bağdat’ta “yolsuzluklar” ve “reform” adı altında “Bu hepimizin savaşı” sloganı yaratıldı.

 

IŞİD’le savaşta Kürtler önemli bir role sahipken, tüm Şiiler Sünniler’e karşı bir savaş yürütüyor.

 

Irak’taki tüm taraflar samimiyetten uzak ilişkiler yürütüyor. Tüm bunlara rağmen ise ABD halen Irak’ın birlik ve bütünlüğünden sözedebiliyor.

 

Washington’ın Irak’ta yürüttüğü siyaset tamamiyle, Ortadoğu’da yürüttüğü devlet politikasına bağlıdır.

 

Washington’ın Sadr gibi bir örgüte karşı tutumunu görmek için de savaştan önceki döneme bakılması gerekiyor.

 

Washington 2003 yılında, Irak’ı demokrasi, güvenlik ve istikrar esası üzerine kurmak amacıyla devletleşme sürecini başlattı. Bu amaç uğruna 2005 yılında acil bir seçim kararı verdi. Fakat gelin görün ki Sünniler’i bu sürece katmadı. Sonuç olarak Sünni - Şii uyuşmazlığı başladı.

 

Washington’ın amacı 2006’ya kadar Irak’ta güvenliği, meşru demokratik yollarla sağlamaktı. Ancak çark istediği gibi dönmedi ve durum tamamiyle değişti. Bu sefer de Washington anti- demokratik yollar denemeye başladı.

 

Nuri Maliki hükümetinin Sünniler’e kötü davranmasına izin vererek, bu mezhebin mensuplarının 2011 yılından itibaren hükümete karşı tavır almasına neden oldu. Sünni aşiretler silahlanma yolunu seçti.

 

Mukteda es-Sadr ise son zamanlarda hükümet idaresinde etkin ve söz sahibi olmak için, Sünni - Şii tartışmalarının içinde olmadığını, yönetimdeki yolsuzluklara karşı savaştığını göstermeye çalışıyor.

 

Şiiler’in dini lideri Ayetullah Sistani ise 2015’te başlayan gösterilerin dışında olduğunu ve kendini hayır işlerine adadığını duyurmuştu.

 

Washington ne yapacak?

 

Washington Irak’ın dağılmasına istemiyor.

 

Şu açık ki, ABD, Suriye savaşı ve IŞİD bitinceye kadar Ortadoğu’da köklü bir değişime izin vermeyecek.

 

Bunların yanısıra Washington kendi yönetimi altında Sadr’ın “büyük ağabey” olmasına da izin veriyor.

 

Böylece Irak ABD’ye bağımlı kalıyor.

 

Ayrıca, Iraklı güçlerin Sadr gibi bir gruptan korkmasına da neden olunuyor.

 

Aslında Suudi Arabistan ve Türkiye gibi Sünni ülkelere karşı da denge siyaseti bu süreçte uygulanıyor diyebiliriz.

 

Kürtler’in ise bu sürecin başından beri reform adı altında Irak’ın parçalanması süreci olduğunun farkında olması gerekiyor.

 

Ancak Kürtler bir olmadıktan sonra Bağdat’ın yıkılmasıyla pek birşey değişmeyecektir.