Afganistan laboratuarında Amerikan mühendisliği

Türkiye’de çok ciddi bir kesim “Kahrolsun ABD Emperyalizmi” heyecanına  uygun bir şekilde, Afganistan’daki son gelişmeleri Amerika’nın yenilgisi olarak yorumladı. Aynı çevreler Amerika’nın kısa sürede Irak, Suriye ve Kürdistan Bölgesinden de çekilmek durumunda kalacağını hararetle savundu.

Ama konunun en az konuşulan tarafı Amerika’nın aslında bir yenilgi sonucu değil bir uzlaşı ve yeni bir sürecin başlangıcı ile ilişkili politikası gereği Afganistan’dan çekildiği gerçeğiydi.  Zira Taliban son yıllarda Afganistan’da Amerika ile ciddi bir çatışmaya girmemişti. Esasen Amerika’nın doğrudan kaybettiği bir cephe savaşı da yoktu.

Peki meselenin özü neydi? Amerika yenilmediyse, Taliban da bir askeri başarı elde etmesiydi bütün bu yaşananları nasıl değerlendirmek gerekir? Bu soruların cevabını bulmak için 2019 yılında Katar’ın başkenti Doha’da yapılan görüşmelere gitmek gerekiyor. Ama öncesinde 2017 yılından itibaren Amerika’da Afganistan ve diğer yerlerde süregelen “radikal İslamcı-cihadçı terör örgütleri ile mücadele konseptine” ilişkin Amerika’da ortaya çıkan tartışmalara bakmak lazım.

Amerika’nın genel olarak radikal İslamcı–cihadçı terör örgütleri ile  mücadelesini iki ana dönem olarak değerlendirmek mümkün . Amerika  2000’li yılların başında söz konusu örgütlere karşı ciddi bir silahlı mücadele başlattı. Bu süreçte 1 trilyon dolara yakın bir kaynak harcandı, keza çok ciddi asker kayıpları da yaşandı. 2017 yılı Amerika için   bu mücadele tarzının değişmesine dair ciddi tartışmaların yapıldığı bir yıl oldu. Nihayetinde Amerika bu radikal İslamcı-cihadçı terör örgütleri ile silahlı mücade etmek yerine, onları kendi ajandasının bir parçası yapma-ehlileştirme ve daha kullanışlı bir aparat haline getirme  yolunu seçti.

Bu süreçte en önemli görevi de  kendisi de Afganistanlı olan ABD'nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad’a verildi. 2019 yılı hem Amerika hem Taliban için Afganistan meselesinde  bir milat olarak kabul edilebilir. Amerika Doha’daki  toplantıların ardından net bir şekilde Taliban’la uzlaşabileceği, Taliban’ı kendi ajandasına dahil edebileceğini kanaati oluştu  hatta “yüksek yararlılık gösteren” yeni bir “de facto” müttefik olabileceği fikri benimsendi. Amerika bu projeyi hayata geçirirken şüphesiz  küresel rekabette olduğu Çin ve İran dosyasını öncelemişti.  

Amerika Taliban’la savaşmak yerine onu “düz ova” siyaseti ile kendisi için daha kullanışlı bir partner yapmayı hedefledi. Yılladır iktidar özlemi çeken Taliban için de bu bulunmaz bir fırsattı. Özetle “alan memnun, satan memnun” hesabı ile Amerika Taliban’a yeni görevini teslim etti. Afganistan ordusunun savaşmadan Kabil başta olmak üzere bütün Afganistan’ı Taliban’a teslim etmesi de, Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani’nin elini kolunu sallaya sallaya ülkeyi terk etmesi de ve buna benzer bütün gelişmeler; Amerika’nın bilgisi dahilinde ve bu planın bir parçası olarak gerçekleşti. Amerika, Taliban’ın makul ve meşru bir aktör haline getirilmesi  sürecini başlattı ve bu süreçte başta Türkiye olmak üzere, bazı bölge ülkelerine roller verdi. Amerika’nın Afganistan’da yenildiği tezi de Taliban’nın Amerika’yı yendiği  efsanesi de işin sosu olarak servis edildi.

Taliban yeni dönemin aparatı olacak 

Bunun bir benzeri yine 2015 yılında Suriye için denenmişti. O dönemin aktörleri de yine Türkiye ve Katardı. Suriye’de  “ılımlı muhalifler” ordusu kurmak isteyen Amerika “Eğit–Donat” programı  ile bazı grupları Kırşehir’de askeri eğitime tabi tutmuştu. Silahları Amerika , eğitimi Türk Subaylar verecek destek de Katar’dan gelecekti. Ama “Ilımlı Muhalifler” Suriye’ye geri dönünce silahlarını sattı – En azından bu yönde çok ciddi  iddialar paylaşıldı. Suriye için tutmayan plan Afganistan’da deneniyor ve tutma ihtimali çok yüksek. Neden tutar? Çünkü Taliban ve benzeri din motifli örgütlerin takiye yapma kabiliyeti çok yüksek. Yıllardır dağdan başka bir seçeneği olmayan Taliban’ın bir efsaneye ihtiyacı var.  Ayrıca Taliban yıllardır beklediği fırsatı yakalamışken,  kendi ilkelerinden taviz de verebilir, Amerika’nın şartlarını da  kabul edebilir. 

Özetle Amerika kendi yeni stratejisini Afganistan laboratuarında test etme şansı bulacak  buna karşılık Taliban da Afganistan’a hükmedecek. Ayrıca Taliban artık Amerika için “anlamsız” bir savaş yürüttüğü bir terör örgütü  olmak yerine, kullanışlı ve yarar sağlayan yeni bir aktöre dönmüş olacak. Taliban’ın “koltuk sevdası” da bunu kolaylaştıracak. Dünyanın her yerinde bir ordu veya örgüt bir yere girdiğinde servis ettiği ilk görüntülerde çoğunlukla çocuklara su ve bisküvi dağıttıklarını  veya yaşlıları tedavi ettiklerini görürüz.

Ama Taliban’ı yeni sürece hazırlayan aklın paylaştığı ilk görüntülerde, Taliban militanları Afgan saraylarının gösterişli koltuklarında oturuyordu hatta masalarda bulunan meyvelerden yiyorlardı, bu görüntü ile Taliban’ın koltuk sevdası üzerinden ehlileşebileceği mesajı da verilmiş oluyordu. Bütün dünyaya “korkmayın! Taliban kontrol altında” mesajı verilmiş oldu.

Bu yeni Amerikan stratejisinin ilk uygulama alanı Afganistan, fakat amiyane bir tabirle bu tutarsa devamı da gelecektir. Amerika bunu Boko Haram için de başka örgütleri için de deneyebilir.

Bu gelenler kim ?

Türkiye açısından meseleyi yakıcı hale getiren başka bir  durum göçmenler. Türkiye’de en çok sorulan soru şu; bu gelen Afganların içinde neden kadın ve çocuk yok? Neden hepsi 20- 30 yaş aralığında ve erkeklerden oluşuyor? Bununla ilgili kamuoyunda daha önce gündeme gelmeyen bir iddiayı da paylaşmak istiyorum. Bilindiği gibi Amerika Afganistan’a girdikten sonra Afganlardan oluşan yeni bir ordu kurma sürecine girdi. Afganistan Milli Ordusu olarak adlandırılan bu yapı için,  her yıl 18- 25 yaş arası,   bekar  yüz binlerce  Afgan vatandaşı  isim yazdırdı.  Amerika orduya alınlara hem eğitim hem maaş verecekti. 2017 yılına kadar bu gençlerin büyük bir kısmı “Afganistan Milli Ordusu”na dahil etti.

Fakat 2017 yılından sonra bu proje aksamaya başladı, çünkü Amerika artık daha fazla Afgan askeri yerine Taliban’la uzlaşma yollarını arayama başlamıştı. Hal böyle olunca başvuru yapan Afgan gençlerin çoğu orduya alınmadı, daha ciddi iddia ise bu  gençlerin isim listelerinin  bazı Afgan istihbarat görevlileri tarafından Taliban’a sızdırıldığıydı. Bizdeki Köy Koruculuğunu andıran bu uygulama, ilk etapta bir çok Afgan genci için umut olurken sonrada isimlerinin Taliban’a sızdırıldığını düşünen bu genç Afganlar çareyi kaçmakta buldu.

Amerika’nın ordusunun yenildiğini ve kaçtığını söyleyen bazı yorumcular askeri bir terminolojiyi de buna dayanak olarak gösteriyor “askeri teamüllere göre” Ordunuz bir örgütle savaşıyorsa ve savaştan çekilip bölgeyi söz konusu örgüte bırakıyorsa yenilmiş sayılır. Kulağa bilimsel bir ifade gibi geliyor ama çelişki şu ki aynı çevrelere Türk Silahlı Kuvvetleri de Afganistan’dan çekildiğine göre TSK da yenilmiş mi sayılıyor? Soru sorulunca işin rengi değişiyor. Ama  Biz yenilmedik  Almanlar yenilince, biz de yenik sayıldık.