Barzani yurtdışına neden gitti?

Uluslararası hukuk uzmanları, bir ülkenin parçalanmasında genellikle iki farklı görüşe sahiptir: Birincisi; görüş ülkenin toprak bütünlüğünün korunmasından yana, ikinci görüş ise; milletlerin kendi kaderini tayin etme hakkıdır.

 

Uluslararası hukuk sisteminde tek taraflı ayrılma veya ayrılmaya destek olma konusunda olumlu veya olumsuz yasalar yer almamaktadır.

 

Son 20 yılda yapılan referandumlar, ikinci yolun, yani kendi kaderini tayin etme hakkının, evrensel insan haklarıyla sıkı bir ilişki içinde olduğu gösteriyor. Bu yüzden ayrılmak yavaş yavaş uluslararası kriterlere göre meşruiyet kazanmaya başladı.

 

2008 yılında Kosova’nın bağımsızlığının tanınması ile 2015’te İskoçya’nın bağımsızlığı için yapılan referandum canlı örnekler... Uluslararası ilişkilere göre, diğer devletler de ayrılmak isteyen parçanın, yani halkın talebi üzerine yapılan referandumlara saygı göstermeli.

 

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 25 Eylül 1991’de aldığı 713 nolu karar, bu konuda şiddet, baskı veya silahla yapılan her türlü teşebbüsü yasaklamıştır. Avrupa İnsan Hakları mahkemesi de (AİHM) bunun bir adım ötesine geçerek, 2001 yılında aldığı bir kararla, bağımsızlık isteyen parti veya taraflara demokratik temeller çerçevesinde eylam yapma hakkını tanıdı.

 

Kürdistan’ın dört parçasındaki sorunların şimdilik ülke içinde çözülmesi gerektiği bir gerçek. Ancak, diğer parçalardaki Kürtler’i de sahip olduğu milli duygu ve hissiyatla güçlü bir potansiyel olarak ele almalı. Bence bağımsızlık konusunda dar düşüncelerin dışına çıkmalıyız.

 

Kürtler’e verilen manevi destek özellikle ekonomik olarak Güney Kürdistan’da bağımsızlık noktasında belirleyeci noktalara ulaşabilir. Bu sözün ispatı için yurtdışında yaşayan Kürt nüfusuna bir gözatalım. Eldeki verilere göre, her birinin geliri 20 bin dolar civarında ve yaklaşık 4 milyon Kürt, Kürdistan Bölgesi (Güney Kürdistan) dışında yaşıyor. Buna göre aylık gelir 80 milyar dolara tekabül ediyor. Genel olarak Kürdistan Bölgesi’nin yıllık geliri ise 15 milyar dolalr civarındadır.

 

Örneğin; Karadağ 2006 yılında yüzde 55.4’lük oy çoğunluğuyla Sırbistan’dan ayrıldı. 2005’in başında gayriresmi olarak Güney Kürdistan’da yapılan referandumda halkın yüzde 98’i bağımsızlığa evet demişti. Bu açıdan Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani kamuoyunun kararından endişe duymuyor.

               

Öte yandan, Başkan Barzani, geniş tabanlı hükümetin kurulmasından bu yana sürekli siyasi taraflarla diyalog içinde. Meselenin boyutlarını çok iyi bilen Barzani, yeniden bağımsızlık meselesini gündeme getirdi.

 

Rakipleri, Barzani’nin meseleyi siyasi bir malzeme olarak kullandığını iddia edemez artık. Çünkü Barzani’nin bu konuda attığı adımlar zekicedir. Barzani, bağımsızlık meselesine engel olanları tarihin adaletine bırakacaktır.

 

Kürdistan İslami Birlik Partisi (Yekgırtu), Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) oyuncağı haline gelirken, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile Değişim Hareketi (Goran)  ise “kendi kaderini tayin etme” sloganının taşıyıcısı olan KDP’yi eleştirip duruyor.

 

IŞİD’le savaş, petrol fiyatlarının düşmesi, bütçenin kesilmesi, içteki siyasi kirizlerle birlikte ekonomik altyapının zayıflaması ve Merkezi Irak Hükümeti’nin Kürdistan Bölgesi’ne uyguladığı siyasete rağmen Barzani bağımsızlıktan vazgeçmeyecektir.

 

Dünya ülkelerinin bağımsızlığa karşı tavrı gerek bölgesel olarak, gerek uluslararası düzeyde farklı. Daha önce Kürdistan’ın bağımsızlığı için yeşil ışık yakmayan birçok ülke, en azından şimdi kırmızı ışık yakmıyor.

 

Kürdistan Bölgesi Başkanı’nın referandumu dile getirmesi ve başkanlık döneminde altyapı hazırlığı yapması akıllıca adımlardır. Barzani yurtdışına kahve içmeye gitmedi herhalde. Birleşmiş Milletler’in (BM) 2015’teki girişimlerine karşı çıkmaması ve karşıt bir tutum sergilememesi yukarıda söylediklerimin ispatıdır.

 

Mesud Barzani, Kürdistan Bölgesi’ndeki sorunların farkında ve bağımsızlığa karşı çıkanların siyasi müntehir olacaklarını gayet iyi biiyor.

 

Özetle Başkan Mesud Barzani’nin şimdiye kadar dengeyi iyi koruyabildiğini ve iyi gittiğini söyleyebiliriz.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)