Cinsiyet ve gerileme (Regresyon)

08-03-2023
Etiketler Nezend Begîxanî Cinsiyet ve gerileme (Regresyon)
A+ A-

Nezend Begîxanî

Çatışma ve erkek karşıtlığı için değil, haklarda eşitlik için çalıştık.

Paris’teki Jean Jaurès Enstitüsü de dahil bazı uluslararası raporlara ve ayrıca Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in bu yıl 6 Mart'ta yaptığı açıklamalara göre, dünya genelinde kadın haklarında son zamanlarda gerileme yaşandı. Bu gerileme sadece Kürdistan’ı ve Müslüman ülkeleri değil, Batılı ülkeleri de kapsıyor.

Raporlara göre bu düşüşün pek çok nedeni var. Batı ülkelerine özgü olanlar, ırkçı sağcı ve aşırı dinci ideolojilerin büyümesine ve bazılarının iktidara yükselişine ışık tutuyor. Bu gerilemenin kökeni, Donald Trump'ın 2017'de iktidara gelmesi ve aşırılıkçı politikasıyla dünya çapında daha da gelişen ve kökleri yüzyıllara uzanan erkek egemenliğine dayanıyor.

Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde ise eril zihniyetin hakimiyeti, cinsiyet bilincinin yetersizliği ve siyasal İslam'ın büyümesi ile siyasi gücün bu diriliş karşısında kendini koruması gerilemenin başlıca nedenleridir. Bunların hiçbiri modern teknoloji, çevre kirliliği, yeryüzünün ısınması, deprem, sel ve fırtına gibi doğal afetler olan çağın büyük krizlerinden ayırt edilmemektedir.

Bu raporlar ışığında, uluslararası uzmanlar ve bizler, hükümetleri, BM'yi ve Avrupa Birliği'ni eşitlik ve kadın hakları konusunu siyasi ve diplomatik bir mesele olarak ele almaya ve İslami, Katolik, ırkçı ve erkek egemenlikli çarpıtmalarına karşı sessiz kalmamaya çağırıyoruz. Tüm ülkelerdeki siyasi liderlik, bilgiye dayalı söylem bağlamında, her toplumun tarihi ve kültürel özelliklerini dikkate alarak, sorunu gündeme getirmek ve çözmek için uygun bir strateji geliştirmek için söz sahibi olmalıdır.

Bu eğilim, Kürdistan gibi savaş görmüş ve terör güçleriyle karşı karşıya kalmış ülkelerde açıkça görülmektedir. Kürdistan'da onlarca yıldır uygun bir toplumsal cinsiyet eşitliği politikasının uygulanmasından sonra durum son zamanlarda karmaşık ve tehlikeli hale gelmiştir.

Sosyal politika ve toplumsal cinsiyet eşitliği, Erbil ve Süleymani'deki iki yönetiminin 2005 yılında birleşmesi ve birleşik Kürdistan Bölgesi Hükümeti'nin kurulmasının ardından, Kürt tarihi ve kültürel özelliklerini dikkate alan bir dizi yasal ve stratejik ulusal reform, kurumsallaşma, toplumsal cinsiyet eğitimi, üniversitelerde akademik ve bilimsel araştırmaların geliştirilmesini içeriyordu.

Uygulama açısından birçok eksiklikler ve zorluklar yaşanmış olsa da, siyasi irade aktif hale getirilmiş, akademisyenler ve kitle örgütlerinin işbirliği ile ardı ardına gelen kabinelerin gündemine alınması için ciddi çalışmalar yapılmıştır. Bu günümüzde de devam etmektedir ancak ne yazık ki toplumsal cinsiyet konusunun hem bir kavram olarak hem de sorunların temel nedenlerinin yorumlanması, derinlemesine anlaşılması için bir araç olarak yanlış anlaşılması ve yanlış temsil edilmesi nedeniyle çabalar tehlikeye girmiştir. Bölgenin jeopolitiğinin yanı sıra, IŞİD'in yükselişi ve terörle mücadele, iç siyasi sorunlar, taraflar arasındaki birlik eksikliği ve bunların yönetim sistemi üzerindeki olumsuz etkileri de, toplum içinde şiddetin yayılmasının önünü açmıştır.

 

Kamusal alanda ve sosyal medyada toplumsal cinsiyet konularının yanlış anlaşılması ve yanlış yönlendirilmesi çoğu insanın dikkatini çekmiş, öyle ki bu basite indirgenen alanda asıl meseleler ve sorunların kökleri ihmal edilmiştir. Bu ihmalkar ve aldatıcı hareketin sahibi, din ve gelenek adına, eşitlik ve ilerlemenin tüm çabalarına ve politikalarına bakan muhafazakar bir güçtür. Buna karşılık, toplumsal cinsiyet kavramları, otokrasi, kendi kaderini tayin hakkı ve gruplaşma hakkında geniş tabanlı bilgi eksikliği, birliği yok etti ve bu geri çekilmenin bir başka önemli nedeni haline geldi. Buna sadece siyasi ve aşırılıkçı İslami güçler değil, aynı zamanda cinsiyet bilgisin yetmezliği ve birbirlerini karalamaya yönelik inkar politikaları, geçmişteki girişimler, çatışmalara ve anlaşmazlıklara yol açan bazı sözde örgütler ve partiler de dahildir. Bu kısır durum kamu zararından başka hiçbir şey doğurmaz.

Dünyanın dört bir yanındaki uzmanlar ve biz de kendi konumumuzdan siyasi liderliğe çeşitli tavsiyelerde bulunduk ve güncel bir ihtiyaç olarak bu konuda yeni çalışma çağrısında bulunduk. Bu tavsiyelerin ana fikri, yetkililerin ve siyasi liderliğin bu tehlikeli durumun yükü altına girmemesi ve tüm taraflarla diyaloğu sürdürmesi, kadın haklarını ve eşitliğini insan hakları olarak dikkate alan ilerici bir sosyal politika geliştirmesidir. Bu bağlamda, hükümet ve siyasi liderlik, kadın haklarını siyasi gündeme taşımalı ve bu konuyu diplomatik olarak teşvik etmeli ayrıca kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği savunucularını desteklemeli ve bu konunun kamu yararına doğru ve bilişsel olarak ele alınması, aynı şekilde toplum ve ailede barış ve güvenlik kaynağı olması için gerekli kaynakları sağlamalıdır.

Feminizm, erkekleri yorumlayıp onlara karşı çıkmak değil, baskıya karşı savaşmak ve eşit haklar sağlamak için çalışmaktır. Bu amaca yönelik olarak çeşitli taraflarla iş birliği içinde çalıştık ve toplumsal cinsiyet kavramını bir anlama ve yorumlama aracı olarak kullandık. Şimdi de çok geç değil. Siyasi liderler, sivil toplum, din alimleri ve farklı sınıflar da dahil olmak üzere tüm taraflar doğru bir sosyal eğitim için çaba sarf etmeli, Kürt toplumunun tarihsel ve kültürel özelliklerini dikkate alarak toplumsal cinsiyeti doğru bir şekilde yeniden tanımlamalı ve kimsenin zarar görmediği yeni bir toplumsal bilinç oluşturmak için birlikte çalışmalıdır.

Temel amaç, her zaman olduğu gibi, birey ve genel olarak toplum için hakların, sosyal adaletin, barış ve huzurun sağlanmasıdır. Haklar ve kültür aynı madalyonun iki yüzüdür, bunlar sürekli hareket halindedir ve uzlaştırılmalıdır. Bunların her biri adına çatışma, insani değerlerimizin ihlal edilmesi anlamına gelmektedir.

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli