Durum hiç de iyiye gitmiyor

08-02-2016
Dr. Hiwa Haci
Etiketler Hiwa Haci Kürdistan Değişim
A+ A-

“Değişim” ve “düzelme”, çoğu zaman sistemin doğallığı içinde gerçekleşirken, bazen de uluslararası aktörlerin müdahalesi sonucu meydana geliyor.

 

Değişimin gerektiği yerlerde, siyasi sistemlerin bir kısmı ılımlı ve demokratiktir. Örneğin; eğer işsizlik, yoksulluk ve intihar vakaları yükseldiğinde, ülkenin siyasi mercileri de bi araya gelerek, uygun plan ve programlarla çözüm bulmaya çalışır.

 

Ilımlı sistemlerde, hükümet, muhalefet ve STK’lar sağduyulu davranarak çözüm için birlikte hareket ederler.

 

Sözkonusu sistemlerde siyasi, ekonomik ve toplumsal reformlar doğal bir süreç içinde olur. Bu durum Batılı demokratik ülkelerin büyük bir bölümünde görülüyor...

 

Fakat, bazen siyasi sistemler “diktatörlük” olmasalar da, demokratik değiller. Sözkonusu ülkelerde mahalefet ve sivil toplum engellenerek değişime ket vuruluyor.

 

Özellikle Latin Amerika ülkelerinin bir bölümünde, Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde reform yerine, “devrim” ya da ayaklanmadan sözedilir.

 

Bazı alanlarda ise ne reform yapmak mümkündür ne de ayaklanma.

 

Bu duruma en yakın örnek, Libya’daki Muammer Kaddafi rejimi ile Irak’taki Baas rejiminin yıkılmasıdır. Çünkü her iki rejim de yabancı müdahaleyle yıkıldı.

 

Sözkonusu iki ülkede iç faktörlerle değişime müsaade edilmedi. Sonuç olarak dış müdahaleler ortaya çıktı. Ayrıca dış müdahalelerin her zaman silahla olmadığı çoğu zaman “ekonomik” olduğu bir kez daha ortaya çıktı. 

 

Kürdistan Bölgesi’nde değişimi gerçekleştirmenin ne denli önemli bir konu olduğunu anlamamız gerekiyor!

 

Reform

 

Kürdistan Bölgesi’nde reform yapılması konusunda baskı yapacak aktörler gerekli ölçüde güçlü değiller. Uzun vadede parlamentonun, muhalefetin ve STK’ların zayıflığı sorun teşkil eden konulardan.

 

Sağlıklı bir “güçler ayrılığı” ve bağımsız yargının olmayışı da tartışılması gereken önemli konulardan. 

 

Kürdistan’da farklı nedenlerden dolayı “güç” KYB ve KDP’nin bünyesinde toplanıyor. Tabii bu iki partinin gücü seçimlerde elde ettikleri başarılara da bağlanabilir.

 

Ancak bu durum partiler arasında diyaloğun zayıflaması, parti - hükümet ayrımının zedelenmesi, yolsuzlukların kontrol altına alınmaması, sonuçta ekonomik krize neden oldu.

 

 Ayaklanma

 

Peki, halk neden ayaklanmıyor? Bu kadar gerekçe neden halkın, yönetime karşı ayaklanmasına neden olmuyor?

 

Çünkü, halk yaşananlardan memnun olmamasına rağmen, şu andaki hükümetin sorunları çözeceğini umut ediyor.

 

Bana kalırsa, halkın ayaklanmamasındaki nedenlerden biri, şimdiye kadar halkı etrafına toplamayı başaramayan “karizmatik” bir halk liderinin olmamasıdır. İkincisi ise, her ayaklanma girişiminde halk, muhtemel sonuçları her zaman hesaplamıştır.

 

Dış baskılar

 

Çeyrek yüzyıldır Kürdistan Bölgesi uluslararası güçler tarafından, farklı gerekçelerle korunuyor. Sözkonusu güçler farklı nedenlerle insan haklarına, demokrasiye ve sosyal adalete fazla önem vermedi.

 

Ancak “Batılı ülkeler” özellikle 2009 yılından beridir, Kürdistan Bölgesi’nde daha iyi bir yönetimi sürekli dillendirip baskı uygulamaya çalışıyor.

 

Tanınmış Kürt siyasetçilerinden biri, birkaç gün önce, “Batılı ülkeler Kürdistan’ın içinde bulunduğu durumdan çok üzüntü duyuyor” diye ifade etmişti.

 

Her ne olursa olsun, sözkonusu baskılar uzlaşı noktasına henüz ulaşmadı.

 

Şunu anlamamız gerekiyor, öncelikle STK’lar olmak üzere sözkonusu aktörlerin hiçbiri “reform”yapacak kadar güçlü değil.

 

Kürdistan’da nerelere varabileceği belli olmayan tehlikeli bir ayaklanma gerçekleştirilmeye çalışılıyor.

 

“Dış faktörler” de umut oluşturacak boyutta değil.

 

Sonuçta bana göre durum hiç de iyiye gitmiyor.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli