100 yılın ardından Kürtler’e kulak verin!

Amerika Birleşik Develetleri (ABD) Başkanı Barack Obama, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’da yaptığı konuşmada, “Barış ve istikrarın güç kullanarak sağlanması gerektiği” düşünenleri eleştirdi. “Yönetime ‘daha kötüsü gelebilir’ endişesinden dolayı, zulmeden ve suçsuz çocuklara bomba yağdıran Beşar Esad’a destek verilmesi gerektiğini” söyleyenler, Başkan Obama’nın hedefi oldu.

 

Obama yönetimi Suriye’deki tek sorunun Beşar Esad olduğu düşünerek, bu noktaya odaklanmış durumda. Başkan Obama, BM’de yaptığı konuşmada, uzun uzun Esad’dan bahsederek, şunlari söyledi:

 

“Bunun nasıl başladığını hatırlayalım. Esad baskı kullanrak ve öldürerek halkın barışçıl eleştirilerine cevap verdi. Bunun sonucunda şimdi yaşanan krize ortam hazırlandı. Demek ki Esad ve müttefikleri kimyasal silahlı saldırılar ve bombardımanlara maruz kalan bir milletin çoğunluğunu kolaylıkla gözardı edemez. Evet ortaya çıkan durum (gerçeklik) savaşı bırakarak uzlaşmaya varılmasının yanısra savaşın ve IŞİD’ın ortadan kaldırılmasını gerektiriyor. kaldı ki Suriye’de geçici dönemin Esad’sız bir şekilde yürütülerek yeni bir başkan ve geniş tabanlı bir hükümet kurulması gerek. Bu gerginlik artık son bulmalı. Suriye halkı da ülkesini yeninden inşa etmeye başlamalı...”

 

Belki Beşar Esad’dan önce Hafız Esad sorun olmuş olabilir... Ondan önceki sorun da baba Esad tarafından yönetimden indirilen Salih Cedid olabilir? Cedid’den önce de Emin Hafız veya daha önceki ülkenin yöneticilerinin sorun olma ihtimali var.

 

Peki neden Irak’ta Saddam Hüseyin’in gitmesiyle sorunlar tümüyle ortadan kalkmadı? Acaba Amerika’nın tekçi ve baskıcı olmasına rağmen desteklediği Nuri Maliki de bir sorun olmuş olabilir mi?

 

Belki birçok okuyucu, “Hayır, sorun sözkonusu ülkelerde tekçilik ve yönetim sistemidir!” diyebilir. Bunlar esas sorunlardır ancak bütün hikayeyi bununla özetleyemezsiniz. Fas, Suudi Arabistan, Mısır gibi devletler de tekçidir, Tunus da... Ama bu ülkelerin hiçbiri içsavaşa sürüklenmedi. Adı geçen bu ülkelerin hiçbirinde Irak, Suriye, Yemen ve Libya’da olanlar yaşanmadı.

 

Bölgede farklı ülkelerin farklı yönlere doğru yol  aldığını daha iyi anlamak için Obama’nın konuşmasının başka bir bölümüne odaklanalım:

 

“Askeri yetki gerekli olduğu halde Suriye’deki sorunların ortadan kaldırılması için başka çözümler de olmalı. Suriye’de halkın birlikte barış içince yaşamaya karar verdiğinde ülkede kalıcı güvenlik sağlanabilir.”

 

Aslında her devletin kendine has bazı disiplin kuralları olmalı. Ancak içindeki insanları birbirine bağlayan herhangi bir sosyal olgu ya da anlaşma bulunmayan ülkelerde, sözkonusu disiplin hızlı bir şekilde vahşi bir boyut alacaktır. Fas, Suudi ve Mısır, benzer kümelerden oluşan toplumlardır. Bu yüzden  sosyal bir ağın kurulması çok zor değil. Aksine, Araplar ve Berberiler, Sünniler ve Şiiler, Müslümanlar ve Kıptiler, bu tür devletlerde birbirini kesken ciddi bir ırkçılık çaprazı çizmişler.

 

Ne var ki ırkçı Berberiler, Şiiler ve Kıptiler, siyasi olarak kaale alınacak kadar büyük nüfusa sahip değiller ve iktidar için mücadele edemezler.

 

Suriye, Irak ve Yemen’de din, ırk ve aşiretler, tehlikeli bir denklem oluşturuyor.

 

Suriye’de Aleviler (Nasturi), Sünni Araplar, Kürtler, Dürziler ve Hristiyanlar hep birlikte zülüm altında bir sistem içinde yaşıyorlar çünkü, diktatörler genelde bu oluşumlardan birinin içinden ortaya çıkarak (genelde Aleviler veya Sünniler) kendilerini ve ait oldukları topluluğu yukarılara taşıyor.

 

“Arap nasyonalizmi”  gerçekleri başka bir şekilde göstermeye çalışsa da, Irak’ta da Kürtler ve Sünni Araplar için aynısı geçerlidir.

 

Yemen ve Libya’da aşiretler arasındaki farklılık (ülkede Sünniler ve Şiiler arasındaki açılan uçurum gibi) benzer gelişmelerle sonuçlandı. Bütün oluşumlar medeni ve yurtsever olduğunu iddia ediyor,  ancak imtihana maruz kaldıklarında bir aşiret, dini grup veya bir ırkın silahlı gücü kendilerine karşı çıkan herkesi hedef alarak kolaylıkla kurşunlayabiliyor.

 

Suriye ve benzeri ülkelerde en büyük sorun, devletin hiçbir zaman tüm kesimleri temsil etmemesidir. Son aylarda yaşanan şiddet olayları devletleşme çabalarına karşı gösterilen en büyük tepki oldu. Bu arada farklı oluşumlar da birbirlerine karşı olan güvenlerini tamamen yitirdi.

 

Böyle ülkelerde doğal çözüm yolu, her toplumun küçük devletler kurmasından geçer.

 

Suriye’nın yanısıra Irak, Yemen ve Libya’da daha az merkezi yönetim ve federalizm ya da konfederalizm uygun bir çözüm yolu olabilir. Bu tür yönetim sistemleri toplulukları arasında sözleşme yapılmasını sağlıyor.

 

Bu çözüm modeli, Kürt siyasi güçlerinin, 1914 yılında başlayan 1. Dünya Savaş’ından bugüne dek istediği şey. Şimdi onları dinleyecek birileri olmalı!

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)