ALAN KURDİ’YE: Uyan Alan! Uyan ve yüzlerine tükür! Ben de zülüflerimi pazarlarda satayım…

Uyan uykudan Alan! Konuş benimle... Bisiklet mi istiyorsun, uçak mı?

 

Ya da bir bilgisayar oyunu mu?

 

Allahaşkına uyan ve beni bu acıdan kurtar!

 

Seni tanıyamadım ve acımı anlatabileceğim kimse yok!

 

Alan, çekip gittin haberim olmadan…

 

Dön, ne olursun Alan! Gelip seninle oyun oynayacağım, kucağımda taşıyacağım seni…

 

Senin için denizi tersyüz edeceğim!

 

Zülüflerimi pazarlarda satıp sana süt getireceğim…

 

Ama dön n’olursun! Seni nasıl tanıyamadım?!

 

Alan, uykudan uyan ve insanlığın düşüşünü duyur! Düşen bir köy, kent ya da ülke değil; insanlık!

 

Sen o minik bedeninle insanlığın en büyük maskesini düşürdün!

 

Zirveler... Uluslar... Ümmetler...

 

Hiçbiri bilmiyor;

 

Ufacık ayakkabıların tüm o yolları nasıl geçti?

 

Peki soruyorlar mı?

 

Alan, Kalk ayağa ve tokatla onları..! Onlardan çok daha büyük olan küçücük ayakkabılarınla…

 

Kalk ve uzun sakallılarla siyah sarıklıların yüzlerine tükür!

 

Allah’ın onlardan uzak olduğunu söyle…

 

Sizi yordular... Sizi boğdular... Sizi yok ettiler...

 

Hiç unutulabilir mi?

 

Alan, uykudan uyan ve tertemiz ayakkabılarınla yüzlerine vur!

 

Onlara de ki, bizi ateşe verdiniz… Sonra kapıyı kapattınız ve birkaç parça elbiseyle biraz ilaç gönderdiniz…

 

Alan, hepimiz boğulduk... Onlar göğsümüzde tepiniyor…

 

Cesetlerimizin etrafında dans ediyorlar…

 

Ateşe verip kapıyı üzerimize kapattılar…

 

Uykudan uyan ve tertemiz ayakkabılarınla yüzlerine vur!