Kürdistan Hollywood’un film seti olabilir mi?
Kürdistan coğrafyasının önemli film sektörlerinden olan Hollywood ve Avrupa stüdyonlarına ev sahipliği yapması için uzun bir süre önce Kürdistan’da “Film Üretim Komisyon Ofisi’nin” açılmasını önermiştim.
Kürdistan, Ortadoğu’daki diğer halklara göre gönlü geniş ve dostane tavrının yanı sıra dikkat çeken tarihi, özgür ortamı ve sahip olduğu güvenliğiyle sinema sektörüne hizmet edecek bir konuma gelebilir.
Kurulacak komisyonla Kürdistan’ın film sektörünü güçlendirerek, daha aktif hale getirebiliriz. Bunu da üretken lokal sinema ustaları ya da Hollywood sektöründe çalışanlarla yapılacak anlaşmalarla yapabiliriz.
Profesyonellerle hayata geçirilecek çalışmalar, bu alanda yıllarca alınan akademik eğitime tekabül edebileceği söylemekle de abartmamış olacağız.
Film Komisyonunun kurulması Kürdistan’ın film sektöründeki kapasitesini de artıracaktır. Çünkü bu amaç doğrultusunda yapılacak çalışmalar Kürdistan Bölgesi Hükümeti ve diğer ülkelerle film sektöründe yeni anlaşmaların yapılmasına zemin hazırlamış olacaktır.
Bununla birlikte anlaşma olmaksızın Hollywood ve Avrupa stüdyoları üretimlerini Kürdistan’a getiremeyecektir.
Lokal aktörlerin bölgede film çekmesinin yanı sıra IŞİD’i konu alan çok sayıda film, Irak ve Suriye’de çekiliyor. Çekilen filmlerde uluslararası koalisyon ve Kürdistan’ın da katkıları oluyor.
“İyi, Kötü ve Çirkin” filmi Hollywood’ın klasikleşmiş filmlerinden biri olarak biliniyor. Bu filmin çekimleri 25 ila 200 milyon dolara mal oldu. Bu tür filmler başarılarıyla beraber oldukça kazançta kendileriyle getiriyor. Dolayısıyla yapılacak yapıtlarda Kürdistan’da çekilecek filmlerin maddi kazancı da azımsanmayacak boyutta olduğunu gözardı edemeyiz.
Kürdistan, sektörün lojistik gereksinimlerini doğrudan karşılayacak imkanlara sahip. Örneğin; peşmerge ve göçmenlerin katılımıyla kamplarda ve IŞİD’in yağmaladığı kent ve kasabaları film seti olarak kullanabilecek eşsiz bir kaynak. Dünyanın birçok yerinden Kürdistan’a doğrudan uçak seferleri bulunuyor. Kürdistan’da bulunan konaklama yerleri de Batı standarlarında olmakla birlikte Kürtlerin çok kültürlü yanı da Amerika ve diğer Batı’lı ülkeleri sıcak bir şekilde karşılamasını sağlıyor. Ancak Kürdistan’da çekilecek filmlerin Hollywood yapımlarını savaş ve IŞİD’i konu alan senaryolarla sınırlandırmaması gerekiyor.
Kürt yapımcılar uzun süredir, Kürt halkının trajedi ve yaşadığı felaketleri kameraya çekselerde artık kameralarını, atalarından onlara miras kalan kültür ve folklorik özelliklerine de çevirmelerinin zamanı geldiği inancındayım. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de yer alan destan ve folklorik aşk hikayelerine sahip olduğumuzu unutmayalım!
Kürdistan’ın dünyadaki en köklü yerleşim alanlarında biri olduğu biliniyor. Çok sayıda tarihi kalıntıyı da içinde barındırıyor. Bunlardan bazıları Neolitik Çağ’a dayanan 40 bin yıllık geçmişe sahip olan tarihi mekanlardır.
Kürdistan’ın doğal güzelikleri ise tarif edilemeyecek kadar eşsiz olduğu aşikardır. Özellikle bahar ayında dağların doruklarında biriken kar, sıra dağ ve tepelerin arasında akan şelale sularının göl ve nehirlerin sularına karışması, farklı renklerde onlarca çiçek ve bitki çeşidinin sarmaldığı müthiş bir doğal güzelliğin hakim olduğu bir bölgedeyiz.
Kürdistan’ın “altın güneşi” geçmişten günümüze kadar Kürdistan’da vücut bulmuş her şeyden tutun da, Kürdistan’ın ulusal bayrağından Ezidilerin kutsal tağınağına kadar yansımıştır.
Rus yönetmen Sergey Bodrov, Hollywood’dan bir ekiple Kürdistan’ı ziyareti sırasında, “-Kürdistan-filmler için birer hazinedir” sözleriyle dile getirmiştir.
2001’de film çekmeye başladığımda,film çekiminde özellikle ışıklandırma araçların temin etmekte sıkıntı yaşıyorduk. Bu nedenle de filmlerimde gün ışığından yararlanıyordum. Bu durumda yapıtlarımda altın vuruşu yaparak oldukça sıcak ve doğal bir katkı sunmuş oluyordu.
Kürdistan’ın sahip olduğu doğal güzellik filmlerin burada çekilmesini daha çok perçinleştiriyor. Çünkü kamerayı hangi yöne çevirirseniz, yeni ve farklı bir görüntü elde etmiş oluşuyordum.
Rûdaw’da daha önce Kürt sineması üzerine kaleme aldığım makalemde de öngördüğüm gibi video oyunu prodüktörleri yakın zamanda Kürt kadınların oyunculuğundan yararlanacağını belirtmiştim. Ve Enfante Word şirketinin “Call to Duty” (Göreve Çağrı) video filminde tam da bunu hayata geçirmiştir.
Enfante Word bünyesinde yönetmenlik yapan Jakob Mekinof, Washington Posta verdiği demeçte, filmde Suriye ve Irak’ta savaşan kadın savaşçıları Kadın Savunma Birliği’nden (YPJ) esinlendiğini dile getirmekle birlikte Kürtleri de dilllendirmemiştir.
Oyundaki hikaye “Urizikistan” adlı hayali bir ülkede geçiyor ve farklı İslami ülkelerden esinlenen bir isim olduğu da görülüyor. Rûdaw’ın köşe yazarlarından Deyvid Romano’nun bu konuda kaleme aldığı makalesinde de oyundaki karekterin ismi de Arapça kullanarak “Fereh Kerim” adını kullandı.
Enfante Word ile çalışan bir Kürt danışman olsaydı emin olun filmdeki birçok yanlış bilgi ortaya çıkmamış olacaktı. Kürt Film Ofisi olsaydı Kürtler de varlıklarını bu arenada göstermiş olacaktı.
Yapılacak çalışmalarla tarih, kültür ve siyasette uzman Kürtler, film setlerinde danışmanlık yapmaları sağlanabilir. Böyle bir durumda emin olun Kürtlerin terörle mücadelede sahip olacağı etkin rol ve değeri de azımsanmayacaktır.
Kürt Film Komisyonu Ofisi’nin kurulması demek, Kürdistan’ın doğrudan tüm olayların yaşandığı, katlimanların hikayelerini, film seti haline getirecektir. Yıkım ve öykülerden tutunda özgürlük ve tarihteki destanları konu alan eşsiz filmlere imza atarak Hollywood ve dünya sinemasında varlığını gözle görülür bir şekilde ispatlayacaktır. Hepsinden de önemlisi, kurulacak olan “Kürdistan Film Ofisi” Kürdistan’ın her karışını A’dan Z’ye güzelliğini gözler önüne serecektir.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)