Almanya gezi notları (1)

İnsanların arasına karışacağım, onları gözlemleyeceğim, hikayelerine şahitlik yapacağım. Benim asıl işim başkalarının hikayelerine şahitlik yaparken kendi hikayeme bakmak, kendi özümü ortaya çıkarmak. Hep bunun için yola çıktım. Bu defa farklı, sıra dışı bir çıkış yaptım.

İlk tespitim, buralarda anneler, babalar çocuk sahibi olabiliyorlar ama asla aile olamıyorlar. Avrupa, aile kavramından yoksun ebeveynlerden meydana geliyor. Kant ne vaat etmişti, ortaya ne çıkmış! Nietzsche’nin torunları ziyadesiyle akıllı ve çalışkanlar ama duygudan yoksunlar.

Neden?

Anne ve babalar asla bireysel özgürlük ve özgünlüklerden asla taviz vermeye yanaşmıyorlar. Hayatlarını kendilerine göre yaşamak, zamanlarını zevklerine göre istiyorlar; çocuklarının da bunun önünde engel olmasını istemiyorlar.

*

Erzincanlı Havva ile konuştum. 1967’de Almanya’ya gelmiş, daha 19 yaşında. Şimdi göğüs kanseri tedavisi görüyor. “Pişmanım” diyor, “keşke hiç buralara gelmeseydim. Pasaportumu çıkardılar, hiçbir şey anlamadım. Beni Almanya’daki gurbetçi bir akrabamla evlendiriyorlardı ve Almanya hakkında hiçbir fikrim yoktu.”

*

Dersimli filozof Cemal’i unutmayacağım mesela. Bana hayatın felsefesini yaptı ve insanın gerçeğini anlattı. Sonra konu siyasete geldi.

Bana şunları söyledi:

“Ulus-devletleri var eden diktatörlerdir, diktatörler ancak ulus-devletlerde varlıklarını devam ettirebilirler; bu açıdan birbirini besliyorlar. Bu da bizi kurtarıcı fikrine getiriyor. Her ulusun kurtarıcısı olmalıdır ama bu kurtarıcıları diktatörlere çeviren koşullar üzerinde durulmalıdır. 19. yüzyılda Almanya’nın ulus birliğini sağlayan Otto von Bismarck’a diktatör denmez ama 20. yüzyılda Almanya’yı birinci dünya savaşının yıkımından kurtarmak vaadiyle ortaya çıkan (kurtarıcı) Hitler, katıksız diktatördür.”

*

Burada ekonomik refah yüksek ama insanlar genel itibariyle çok mutsuz. Toplum yaşama sevincini kaybetmiş. İnsanlar önlerini göremiyorlar. İnsanlar yaratıcıyı hayatlarından çıkarmışlar.

Yaratıcının olmadığı bir dünyayı, bir hayatı düşünemiyorum ama burada tam da insanlar böyle yaşıyorlar: Yaratıcısız. Yaratıcı sonsuzluk kadar uzak ve imkansız. Her şey bir çırpıda olup bitiyor burada.

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)