Vaclav Havel ve Kürt Devleti

20'nci asrın sonunda birtakım yeni devletler ortaya çıktı. Eski sosyalist blokun dağılması, bu sürecin başlangıcıydı.

 

Balkanlar'da Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından kanlı bir savaş ve soykırım yaşandı.

 

Felaketten sonra “Balkanizasyon” dönemin en çirkin siyasi terimi olarak literatüre geçti.

 

Balkanizasyon artık jeopolitik bir terim olarak milletlerin kanlı ve düşmanca bir şekilde ayrılması için kullanılıyor.

 

Aynı dönemde eski Doğu Avrupa'nın 2 milleti, sosyalist Çekoslovakya Cumhuriyeti milletleri, kan dökmeden barış içinde evlerini ayırdılar ve Çek Cumhuriyeti ile Slovakya isimlerinde 2 yeni cumhuriyet kuruldu.

 

Peki bu iki milletin medenice davranmalarının arkasındaki sebepler nelerdi?

 

Bazı küçük sebeplerle birlikte en temel faktör Vaclav Havel isminde bir cumhurbaşkanın olmasıydı. Edebiyatçi Havel, uzun süre ülkede komünist sisteme karşı hareketin önderliğini yaptı. Bu nedenle yıllarını hapishanelerde geçirdi.

 

Sovyet Birliği’nin yıkılmasıyla Havel cumhurbaşkanı seçildi. Özgürlükçü Havel'in seçilmesiyle, Çekosolovakya'da çökmüş ve yolsuzluklara boğulmuş bir sistemden, liberal demokrat bir sisteme geçilmeye başlandı.

 

Vaclav Havel hem Çekler’in, hem de Slovaklar'ın saygı duyduğu bir liderdi. 

 

Görevini başında şu satırları kaleme aldı: “Acaba hayatım boyunca uğruna mücadele ettiğim ahlaki değerlere ihanet etmeden yönetebilecek miyim?”

 

Havel bir mühendis gibi özgürlük ve demokrasi dönemini kurmanın öncüsü oldu ve şu noktayı dile getirdi: “Eğer öncesinden etik bir devletin prensiplerini belirlemezsek, yeni bir devlet inşa edemeyiz.”

 

Bu noktadan itibaren ahlak, Vaclav Havel yönetiminde siyasetin temeli oldu.

 

Çekosolovakya'yi oluşturan milletlerden Slovaklar küçük kardeş konumundaydı. Slovaklar'ın Çekler'den ayrılmaları için verdikleri mücadele cumhuriyetin dağılması anlamına geliyordu. Bu en başta ülkenin lideri için büyük bir sorundu.

 

Oysa Vaclav Havel, ülkesini toprak bütünlüğünü ve egemenliğini korumak için yemin etmişti. Hayatı boyunca özgürlük için mücadele veren Havel bu hassas durumu nasıl ele almalıydı?

 

Vaclav Havel şöyle der:

 

“Çekler'in kibirli davrandığını biliyorum. Haklarınız çiğnendi, hakkettiğiniz konum size layık görülmedi. Buna rıza göstermemek hakkınız. Çiğnenen haklarınız için sesinizi yükseltmek de. Ancak bizim totaliter komünist döneminin öncesine dayanan daha eski bir ortak tarihimiz var. Bundan daha önemlisi birlikte daha parlak bir geleceğimiz olabilir. Gelin geçmişteki yanlışlarımızı düzeltmemiz için birbirimize yeni bir fırsat tanıyalım.

 

Birlikte büyük işler başarabiliriz. Omuz omuza iki kardeş gibi mutluca yaşayabilir, birbirimize güç katabiliriz. Ancak ayrılırsak belki tek başımıza büyük sorunlara karşı dayanamayabiliriz. Bu yüzden ayrılmamız durumunda belirsiz ve karanlık bir gelecek bizleri bekleyecektir.

 

Eğer ortak ve özgür bir ülke inşa etme şansı tanırsanız, cumhurbaşkanlığı koltuğundan kardeşlik ve adalet sözünü verebilirim.”

 

Vaclav Havel bu şiddetten uzak, yapıcı ve derin mesajı Slovaklar'ın kulağına fısıldadı. Mesajın sonunda ise şöyle dedi:

 

“Ben üzerime düşeni söyledim. Elimizdeki bunca imkanlara ve size anlattığım bunca şeye rağmen, yine de Çekler'le evinizi ayırmak isterseniz, ben Çekoslovakya Cumhurbaşkanı olarak bütün sorumluluklarımla bu karara saygı duyacak ilk kişi olacağım!”

 

Cumhurbaşkanı Havel, siyasi bir lider olmanın yanısıra toplumun ahlaki önderiydi. Bundan dolayı onun tavrı Çek halkının büyük bir bölümü tarafında örnek alındı. İki millet Yugoslavya'daki Sırplar'ın yaptığı yanlışı tekrarlamadan ayrıldılar.

 

Yeni cumhuriyetler iki demokrat komşu oldular.

 

Havel'in, “Bağımsız ulusal bir devlet bir salgın gibidir. Bütün milletlerin bir süre bu salgına yakalanmaya ihtiyacı var” sözleri çok yerinde.

 

Güney Kürdistan'da bağımsızlığın ilan edilmesinin gündemde olduğu bu dönemde, Irak Başbakanı Haydar Abadi'nin, Kürtler'in temsilcilerinin Bağdat'a giderek konuyu ele almasının talep etti. Abadi, Kürtler ile Araplar'ın Irak'ın iki ortağı olarak devam edip etmeyeceğinin masaya yatırılmasını istedi. Kürdistan'ın siyasi görüşü ortada. Abadi'nin bugüne kadarki fikri de belli.

 

Acaba Haydar Abadi, Kürtler'in Irak'la kalması veya ayrılması durumunda Vaclav Havel'i örnek alacak mı?


(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)