Kürdistan ve Jeopolitik

Rahmetli dedemin yaşıtları arasındaki lakabı Balyoz Kemal’di. Önceleri bunun dedemin gücünden, kuvvetinden geldiğini sanırdım. Neticede tüm köyde çalışkanlığıyla namlı biriydi dedem. Lakabının iki balyoz eriten ve bütün bir yaz süren bir emekten geldiğini daha sonra öğrenecektim.

Jeopolitik kelimesi jeo ve politika kelimelerinin bir araya gelmesinden oluşur. Jeo dünya demektir, politika ise siyaset. Siyasetse devlete-dair-işler demektir.

Devletse, tüm diğer fonksiyonlarını içinde barındırmak üzere, işin nihai tahlilinde, insanları bir arada tutan siyasi birliğe verilen isimdir.

Poli-tika Yunanca orijinli bir kelime ve şehirler-arası-ilişkiler demek. Antik Yunan’da her şehrin bir devlet olduğunu aklınızda tutun. Politika, kelime kökeni itibariyle, devletler arası ilişkiler demektir.

O günün şehir devletleri neyi temsil ediyordu peki?

Soru şudur: toplumlar neden örgütlenirler?

Şöyle de sorulabilir: insanlar neden birbirleriyle tanımlanabilir ilişkiler içerisinde olurlar?

Veya şöyle: toplum neden uzman gruplara ayrılır ve toplumda işbölümü olur?

Amerikalı antropoloji profesörü Elman Service Devlet ve Medeniyetin Kökenleri (Origins of State and Civilization) isimli, bizde bilinmeyen ama mutlaka bilinmesi gereken kitabında devlete giden yolda toplumsal – siyasal örgütlenmeleri dörde ayırır. Buna göre en küçük birim yirmi ila birkaç yüz kişiden oluşan topluluk (band), sonrasında başında bir liderin olduğu ama herhangi bir toplumsal uzmanlaşma veya kurumlaşmadan bahsedilemeyecek aşiret, derken bizdeki Mirliğe denk gelen toplumsal uzmanlaşmanın görüldüğü (asker, vergi memuru, vb) derebeylik, ve en nihayetinde kurumsal yapısıyla devlet. Herhangi bir bilimsel verinin desteklemediği devlete dair Marksist tezlerden bunalmış Kürdlere bu kitabı temin edip okumalarını şiddetle tavsiye ederim.

Sayısı en fazla yüzleri bulan küçük insan topluluklarının aralarında işbölümü yapmasına gerek yoktur. İhtiyaç yoktur. Ne üzerinde yaşadıkları coğrafyanın büyüklüğü ne de topluluğun üyesi herhangi bir ailenin varlıkları toplamı işbölümü gerektirmez. Dayanışma vardır ama, misalen, biri demirci, diğeri asker, bir diğeri tarımcı diyeceğimiz uzmanlaşma yoktur. Beraber yaşarlar, beraber hareket ederler ama topluluğun üyeleri arasında bir hiyerarşi yoktur. Eşitlerin toplumudur.

Aşiretler topluluğun bir adım ilerisidir. Sayı dört beş bini bulabilir ama halen eşitlerin toplumudur. Bu kadar insan ister istemez bir lideri gerektirir ama lider eşitlerin önde gelenidir. Hanedan diyeceğimiz bir liderlik devri söz konusu değildir. Eğer hayvancılıkla uğraşan bir aşiretten bahsediyorsak, aşiret lideri kendisi de çobandır.

Mirlik ise toplumsal uzlaşmanın ilk defa görüldüğü siyasi birliktir. Dolayısıyla eşitler toplumu yerine uzmanlığı ve uzmanlığın gerektirdiği toplumsal hiyerarşiyi gözlemleriz. Mirliklerde liderlik (derebeylerinde vs) çoğunlukla bir ailededir. Mirden beklenen sahip olunan coğrafyada güvenliği sağlaması, üretim fazlasını kıt zamanlar için stoklaması vb’dir. Dolayısıyla topluluk ve aşirette gözlenmeyen toplumsal örgütlenme gözlenir. Mirlikte başka mesleği olmayan, yani geçimini sağlamak için başka işlerle uğraşmayan uzmanlar vardır. Bunlar salt Mirliğin kendisinden beklenen görevleri yerine getirerek kendisini ve ailesini geçindirebilirler. Askerler, vergi toplayanlar, medrese misali eğitim kurumları ve işi eğitim vermek olan öğretmenler vb Mirlik öncesinde önce mümkün değildir. Uzmanlaşmış bireylerin gözlendiği tanımlanabilir hiyerarşisi olan ileri bir siyasi örgütlenmedir Mirlik.

Devlet ise tarihe gitmeye gerek duymadan vatandaşı olduğumuz siyasi yapılara verilen addır. Üniter, federal, konfederal olabilir; demokrasi, monarşi vb ile yönetilebilir ama nihayetinde tanımlanabilir coğrafyada insanların en büyük siyasal örgütlenmesine verilen addır. Güvenlik, yargı, eğitim, maliye, altyapı yatırımları; diğer devletlerle diplomasi, ittifaklar, savaşlar derken modern devlet içinde yaşadığımız dönemin toplumsal siyasi birliklerine verdiğimiz isimdir.

Jeopolitik, devletin egemen olduğu coğrafyanın diğer devletlerle ilişkilerini nasıl etkilediği tartışmasına verilen isimdir.

Dedem köyün zengin bir ailesinden değilmiş. Gözü kendisine miras gelen topraktan fazlasını işlemeyi kesiyormuş ama gözünü diktiği toprak köyün dışına denk geliyormuş. Evini oraya kurmasına engelse ortada duran ve ulaşımı (lojistik!) engelleyen koca bir kaya.

Almış eline balyoz ve vurmaya başlamış. Askerden henüz dönmüş genç bir insandan bahsediyoruz. Önce dalga geçmişler. Köydeki aile adlarının “dinon” yani deliler olması da yardımcı olmamış. Dedem güneşin doğmasıyla uyanıp güneş batana kadar canı çıkarcasına vurdukça vurmuş kayaya. İnsanların vazgeçirme çabaları sonuç vermemiş. İlk balyoz erimiş. İkinciyi almış. Sonbahar geldiğinde ikinci balyoz da erimiş, kaya da. Afşin Kaşanlı Köyü’nün Poş Molon diye geçen mahallesinin oluşması hikayesi böyle.

Kağıt oyunlarından örnek verirsek, biz Kürdler dedeminkine benzer kötü bir ele sahibiz. Coğrafyamız bize yardımcı olmuyor.

Avrupalıların Afrika’nın Ümit Burnu’nu aşması sonrası İpek Yolu ticaretinin çökmesiyle kazanç kapılarını yitiren Kürd Mirliklerinin zamanla çeşitli faktörlerin bir araya gelmesiyle tarihten çekilmeleri acı tarihimiz. Mirlikler sonrası Kürdler bir ileri aşama olan devlete değil de geri bir aşama olan aşirete dönmüşüz.

Mirlikler öncesi Kürd devletlerinin sürekli olamayışları da tarihi gerçeğimiz. Şeddadiler, Revvadiler, Mervaniler, vd’nin sürekli olamayışlarının sebebi de coğrafyamız. Dağlık coğrafyamız. Yine geliriz lojistiğe.

Geniş düzlükler geniş siyasi birliklere imkan verir. Fransa öyle bir geniş coğrafyadır. İspanya ve Almanya’yla Fransa’yı ayıran dağlar Fransa’ya doğal bir koruma sağlar. Fransa Almanca konuşan nüfusa sahip olmasına rağmen Alsace ve Loraine bölgelerini sınırlarına katana kadar rahat etmemiştir.

Rusya hakeza oldukça geniş bir coğrafyada oldukça geniş bir devlettir ve gözü hep Polonya tarafından kendisine yönelecek tehdide odaklıdır. Napolyon’a zafer vermeyen Rus Çarı Aleksandr ve ataları bunu çok iyi biliyorlardı. Putin de bu tehdidi hissettiğinden Ukrayna’ya saldırıyor.

İngiltere’nin coğrafya üzerinde siyasi birlik (devlet) kurmasında bir ada olması avantajı var. Tüm ada tek devlet kontrolüne geçene kadar İngilizler, İskoçlar ve Galler birbirleriyle savaştılar.

Amerika Birleşik Devletleri hikayesi okunduğunda on bir koloni devletinin bir araya gelmesiyle kurulan siyasi birliğin (devlet), devletin güvenliği ve sürekliliğini sağlayacak coğrafyanın tamamını kontrol edilene kadar diplomasi ve savaş tarihi olduğu görülür.

Devlet ve coğrafya, dolayısıyla, iç içedir. Modern çağa gelene kadar dağlık Kürdistan coğrafyası ulaşılmazlığıyla işgalcilere müsaade etmemiş ama aynı aşılmazlığından Kürdler arası siyasi birliğe de müsaade etmemiş. Osmanlılar (Türkler) ve Kajarlar (Farslar) tarihin modern dönemecinde milli devlete dönüşürlerken biz Kürdler Mirliklerimizi devlete dönüştürememişiz. Babanlar, Erdelanlar derken yirminci yüzyıla girerken elimizde olanlardan da olmuşuz.

Bugün bilim ve endüstrinin gücüyle Kürdistan gibi zor coğrafyalar artık birlik olabilmenin önünde engel değil. Hewler’de ise diplomatik tanınırlığı olan bir de devletimiz var. Antik Yunan’daki kelime köküne vurguyla anlarsak kelimeyi, politika yapmak için gerekli iki malzemeye sahibiz demektir.

Bundan sonra Rûdaw’da yazacağım yazılarda Kürdistan ve Kürdistan’ı çevreleyen coğrafyanın siyasetimizi belirleyen jeopolitiğini ve dünyanın önemli siyasi gelişmelerine dair görüşlerimi paylaşacağım. İlginize şimdiden teşekkür ederim.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)