BM’yi bekleyen gündem: Bağımsızlık referandumu

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 72. toplantısını bu ay içinde gerçekleştirecek. 12 Eylül’de başlayacak olan BM Genel Kurul çalışmaları, 19 Eylül’de 193 üye devletin liderlerinin, Genel Kurul’da bir hafta boyunca yapacağı konuşmalarla devam edecek.

 

Genel Kurul çalışmalarına, 2015 sonbaharında New York’ta gerçekleşen 70. birleşimde ilk kez “gözlemci” statüsünde üyeliğe kabul edilerek BM binasına törenle bayrakları asılan Vatikan ve Filistin temsilcileri de “gözlemci üye” olarak toplantılara katılacak.

 

BM Genel Kurulu’ndaki konuşmalar ve müzakereler 25 Eylül’de, yani Ortadoğu’da tarihi günlerden birine tanıklık edecek olan bir tarihte sona erecek. BM’yi; Suriye iç savaşı, Kuzey Kore’nin kimyasal silah denemeleri başta olmak üzere ağır konular bekliyor.

 

Kuşkusuz, BM Genel Kurulu toplantılarının en sıcak gündemlerinden birisi de Kürdistan Bölgesi’nin bağımsızlık referandumu olacak. Kürdistan Bölgesi yetkilileri referandum konusunda oldukça emin ve kararlı mesajlar veriyor. Bu mesajlar bütün dünyada çok dikkatli bir şekilde takip ediliyor.

 

Kürtlerin referandum öncesi hala Bağdat’la iyi ilişkiler kurma konusundaki çabaları kimi kesimler tarafından farklı yorumlansa da Kürdistan Bölgesi yönetiminin uluslararası kamuoyuna vermek istediği “Bağdat’la iyi bir komşu olmak istiyoruz” mesajı, muhatapları tarafından not edilmiş durumda.

 

BM Genel Kurulu öncesinde Kürtlerin gerilim politikası yürütmeden Bağdat ve diğer komşu devletlerle diyaloğunu sürdürmesinin hem Genel Kurul sürecinde hem de referandum sonrası uluslararası kamuoyunda yapılacak tartışmalarda Kürtlerin lehine işleyeceği aşikâr.

 

25 Eylül’den sonraki süreç nasıl işleyecek, şimdiden net bir şey söylemek zor ancak Irak Kürdistanı’nın BM için izleyeceği sürecin, Vatikan ve Filistin için izlenen süreçten çok farklı olacağını söylemek mümkün.

 

Peki BM yeni bir üyeye hazır mı?

 

Bu sorunun yanıtı da tamamen BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinin vereceği karara bağlı. Kürtler şimdiye kadar dünya ile iyi ilişkiler kurdu ve dünya kamuoyuna doğru mesajlar vermeyi bildi. Bundan sonrası daimi üyelerin kendi arasındaki çelişkilere ve çıkar çatışmalarına göre şekillenecek. Kürtler de doğal olarak ortaya çıkan tabloyu fırsata çevirmeye çalışacak.

 

Bölge ülkelerinin rolüne gelince…

 

Komşu devletlerin referandum sonrası “farklı arayışlara” girme ihtimali olsa da çıkacak en ufak bir kriz bütün bölgeyi sarsacağı için, yeni krizlere karşı BM Güvenlik Konseyi’ne büyük görevler düşecek.

 

İstikrarsız bir Ortadoğu’nun dünyanın başına ne tür belalar açacağını gördük. Kürtlerin desteği alınmadan Ortadoğu istikrarının sağlanamayacağı da ortada…

 

BM’de kilit konumda olan Güvenlik Konseyi üyeleri muhakkak ki “soğukkanlı hareket etmesi” yönünde Kürtlere de birtakım mesajlar verecektir ancak İŞİD savaşında ödenen bedeller ve IŞİD’e karşı sahada hala en büyük mücadeleyi Kürtlerin veriyor olması, referandum sonrası için Kürtlerin elini güçlendiriyor.

 

Kim bilir, belki de bu sayede önümüzdeki yıllarda, dünyada “en üst düzey uluslararası platformu” olan BM Genel Kurul kapıları diğer milletlere olduğu gibi Kürtlere de açılmış olur.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)