Bağdat’ta Kürt yok!

Kürtler, Bağdat’ta önceki yıllara göre pek temsil edilmiyor. Kaldı ki Kürtler Bağdat’ta hiçbir zaman etkin ve kalıcı bir role sahip değildi.

 

Irak’taki en büyük unsurların başında gelen Kürtler’in varlığı da yokluğu da Bağdat için aynı.

 

Oysaki Kürtler, Bağdat’ın çatısı altında hiçbir kâr elde etmediği gibi gönül rahatlığıyla amaçlarını da yerine getiremiyor.

 

Kürtleri’in Bağdat yönetiminde belli görevlere gelmesi de garanti altına alındıkları anlamına gelmiyor. Belki olumsuz bazı teşebbüslere engel olabilirler ancak anlaşma gereği bize verilen Irak Cumhurbaşkanlığı gibi bir görevle kendimizi avutmaya da gerek yok.

 

Cumhurbaşkanının bu kadar yetkisiz olması da ayrı bir sorun.

 

Irak’ın elçiliklerle konsoloslukların çoğu Kürtler’e verilmese de Irak Dışişleri Bakanlığı koltuğuna 10 yıl bir Kürt oturdu.

 

Eski Maliye Bakanlığı Müsteşarı, şimdiki Haydar Abadi kabinesinde de görevde. Ayrıca Maliye Bakanlığı’na bir Kürt’ün getirilmesi bizim için memnun edici ancak, bilindiği gibi başbakanlığın onayı olmadan Erbil’in bütçesini göndermek gibi bir yetkisi yok.

 

Demem o ki Erbil’e düşen bütçenin zamanında verilmemesi ya da kesilmesi bizim için tam bir hayal kırıklığına neden oldu.

 

Babekir Zebari ise 11 yıl Irak Genelkurmay Başkanlığı görevini sürdürdü. Ancak kontenjanlar dışında Genelkurmay Başkanlığı kadrolarına bir Kürt’ü tayin ettiremiyordu.

 

Hiçbir Kürt yetkilisi bu gerçekleri dillendirmiyor.

 

Kültür Bakanlığı, Kadın Bakanlığı, Göç ve Göçzedeler Bakanlığı da Kürtler’in elinde ancak, inanın hepsinde durum aynı.

 

Irak’taki siyasi oluşumlar birbirlerine karşı dürüst ve iyi niyetli olmadıkça Kürtler’in Bağdat’ta üst düzey konumlarda olması birşeyi değiştirmiyor.

 

Bağdat’taki Kürt temsilcileri ile bakanların tek ses ve birlik içinde hareket ettikleri iddia ediliyor. Ancak bunun doğru olduğuna inanmıyorum. Bazı parlamento üyelerini milli duygulardan yoksun. Arap şovenistlerini anımsatan demeçleri bu duruma en iyi örnek.

 

Irak Parlamentosu’ndaki Kürt üyelerin varlığı ise, medyaya yansıdıkları ölçüdedir. Etkin bir role sahip değiller.

 

Örneğin; sadece Bağdat – Erbil arasındaki bütçe gibi sorunlar için özel toplantılarda biraraya geliniyor. Bunun da amacı zorluk içindeki Kürt halkına çabaladıklarını göstermek.

 

Müzakerelere katılanların arasında ise öyle üyeler var ki günlük demeçlerde bulunuyorlar. Ya da kendileri medya mensuplarına görüşmek için haber yolluyor.

 

Kürtler, Bağdat’ta kendi arzularına göre hareket ediyor. Aktif olsun ya da olmasınlar, hiçbir şey onlara sorulmuyor. Vicdanlarıyla başbaşa bırakılmış durumdalar.

 

Kürtler’i, Bağdat’ta denetleyecek bir gözlemci ne yazık ki yok. Bundan 3 yıl önce Erbil’de, Bağdat’daki Kürt temsilcilerini siyasi ve yasal olarak denetleyecek bir komisyon kurulmak istendi. Ancak bu girişim ne yazık ki başlamadan bitti.

 

Artık şunu bilmemiz gerekiyor. Bağdat’ın Kürtler’e hayrı yok. Şimdi başta Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) olmak üzere Kürt üyelerin görev ve yetkilerini kısıtlamaya çalışıyor. Kürtler ise kâr – zarar hesabı yapmaktan bayağı uzak!

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)