Kurtuluş hareketlerinde aydınların rolü

04-05-2024
Necat Zanyar
Etiketler Necat Zanyar İntellectus Tom Bottomore Teodor Herzl
A+ A-

Entelektüel, Latince akıl, idrak, beyin, kudret ve uyanıklık gibi anlamlara gelen İntellectus’tan gelir. Fiziki güçle çalışan Manuel’in zıddıdır. Biri kafa emekçisi, diğeri kol emekçisidir.

Bu kavramdan yola çıkarak 19. yüzyıldan itibaren Rusya'da bağımsız aydınlar sınıfını tanımlamak için entelijensiya kavramı kullanıldı.

Devlet ve din adamları sınıfından olmayan, derin anlama ve kavrama yeteneğine sahip, yüksek eğitimli, yeni önderlik odağını oluşturan aydınlar, modern dönemde farklı bir kategori olarak öne çıktı.

Entelektüelin tarih sahnesine çıkışı ise çok daha eskilere dayanmaktaydı. M.Ö 5. yüzyılda Antik Yunan'da ortaya çıkan Sofistler ve felsefi gelenek, entelektüel sınıfın ilk örnekleri kabul edilebilir.

Bunlar eleştirel düşünen, disiplinler arası bağlantı kuran, düşüncelerini kavrama döken, edebiyat, sanat ve akademide aktif rol oynayan kişilerdi.

Bilgi taşıyıcılarını entelektüelle karıştırmamak gerek. Ortaçağ'dan kalma literati (okuryazar) memur nitelikli, bilgiyi koruyan kişileri anlatmaktaydı. Sartre daha sonraları bu kategoriye bilgi teknisyeni adını verecekti.

Entelektüelin sorgulayıcı, muhalif, eleştirel düşünce yapısı bu sınıfta yoktu. Bunlar yerleşik inanç ve düzene bağlı bilgi emekçileriydi.

Entelektüel ise herkese mavi boncuk dağıtan, nabza göre şerbet veren, hayran kurban iş gören, herkesi memnun eden biri değildir. Aksine rahatsız eder, keyif kaçırır. Bilgi taşıyıcısı, politikacı, tüccar ve cambazdan onu ayıran budur.

Modern dönemin olanaklarıyla her yazı yazan, destek ve siparişle kitap basan, lobi yaparak şakşakçılarını arttıran, konuşulmak için köyün çeşmesine pisleyen, aydın değildir.

Aynı şekilde yazı ve yayınla içli dışlı olması, gazeteci ve muhabiri aydın yapmaz. Aydın, güncel haberleri derleyip fikir olarak topluma sunan kişi değildir.

Günübirlik gündemler değil, köklü düşünceler ve kökü derinlerde olan gelişmeler, sebep-sonuç ilişkileri ve analitik düşünce aydının odağını oluşturur.

Aydınlanma çağı aynı zamanda entelektüelin altın çağıdır. Bu çağda entelektüel sadece sorgulamakla kalmadı, eyleyen kişiliğiyle de tanındı.

Aydın’a kafa yoran Sartre, Foucault ve Bourdieu gibi felsefeciler aydının her konuda bilirkişi olmadığını, belli alanlarda uzmanlığının bulunması gerektiğini söyledi. Bu ölçüt, entelektüelin ona öykünen ukaladan ayırt edilebilmesini kolaylaştırdı.

Foucault’a göre kitleler hakikati bilmez, entelektüel bilir ve hakikatle ilişkisini siyasi mücadele alanına taşır. Tom Bottomore’ a göre aydınlar, karşı elitler sınıfını oluşturarak muhalif özellikleri ile görünürleşir. Aydını kuramsal açıdan tartışan ilk kişilerden olan Gramsci, aydının eylemci sıfatlarını öne çeker.

Bu anlamda aydın, sadece anlayan, soran, itiraz eden, kavram ve kurama döken kimse değildir. Düşüncesinin odağını özgürlük oluşturduğundan, ideolojik liderlikle milliyetçi, bağımsızlıkçı ve demokrasi arayıcısı hareketlerin başını çeker.

Bu hareketlerin gereklilik, amaç ve ideallerini kitlelere anlatır, uluslararası alanda diplomatik girişimlerde bulunur, harekete katılan lider ve aktivistlerin eğitimini örgütler. Kültür ve sanat üretimiyle özgürlük, ulusal kimlik ve bağımsızlık düşüncesinin kitleselleşmesini sağlar.

Demokrasinin işlemesi aydınların misyonuyla mümkündür. Demokrasinin temel unsuru olan muhalefetin sivil toplum ve toplumsal hareketlerden oluşması, aydınların da bu hareketlerdeki rol ve sorumluluğunu zorunlu kılar.

Bu anlamda Fransız devriminin düşünce boyutunu Jean-Jacques Rousseau, Diderot, Montesquieu gibi entelektüeller oluşturmuştur.

Kimilerine göre modern dönemde aydınların liderlik ettiği ilk hareket Fransız devrimidir. Aydınlar öncelikle devrim düşüncesini kuramlaştırmış, ardından devrime liderlik ederek başarıya ulaştırmışlardır.

Toplumsal hareketlerde öncü rol oynayan aydınlar, kurtuluş hareketlerinin kaçınılmaz öncüleridir.

Özellikle sömürge ülkelerde aydınlar lider pozisyonundadır. Hindistan’ın İngiliz sömürgeciliğine karşı bağımsızlık mücadelesine hukukçu bir aydın olan, pasif direniş ve sivil itaatsizlik düşüncesini eylemselleştiren Gandi öncülük etmiştir.

Endonezya’yı Hollanda sömürgesi olmaktan çıkaran aydınların mücadelesidir.

Latin Amerika ülkelerinde aydınlar topluma liderlik yapmışlardır.

Dünyanın birçok ülkesinde rejim değişiklikleri aydınların öncülüğünde gerçekleşmiştir. Çin’in komünizmden demokrasiye geçişini sağlayan 1978’deki Çin Protesto Hareketi bunun örneklerindendir.

Doğu Almanya ve Batı Almanya’nın birleşmesini sağlayan muhalefet eylemlerini aydınlar başlatmış ve sonuca ulaştırmışlardır.

Küba Devrimi aydınların liderliğinde gerçekleşmiştir.

Çek entelektüel ve tiyatro yazarı Václav Havel 1989’da sosyalist rejime karşı gelişen Kadife Devrimi’nde öncü rol oynamış ve Çek Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı olmuştur.

Osmanlı sömürgeciliğine karşı Yunan ulusal kurtuluş hareketinde, Yunan dilinin gelişimine büyük katkılar sağlamış Korais, “Yeni Politik Yönetim” adlı eseriyle Yunanlılar arasında bağımsızlık düşüncesini yayan Rigas Feraios ve Yunan milli marşının yazarı Solomos gibi aydınlar büyük rol oynamışlardır.

Modern İsrail’in kuruluş sürecinde “Yahudi Devleti” yazarı Teodor Herzl, kimyager Chaim Weizmann, David Ben-Gurion gibi çok sayıda entelektüel öncülük etmiştir.

Müslüman dünyada Pakistan’ın özgürleşmesinde Muhammed İkbal, Fas’ta Mehdi Ben Barka, Somali bağımsızlık mücadelesinde Abdullah İsa Mahmud gibi aydınlar öncülük yapmışlardır.

Aydınların toplumsal hareketlerdeki rolüne örnek olarak Jean-Paul Sartre ve 1968 Fransa Öğrenci Hareketleri, Angela Davis ve 1970’lerde ABD sivil haklar ve feminizm hareketi, psikiyatrist ve filozof Frantz Fanon ve Cezayir Bağımsızlık Hareketi, Noam Chomsky ve Vietnam Savaşı döneminde savaş karşıtı ve medya eleştirisi hareketleri, Fransız filozof Simone de Beauvoir ve Amerikalı yazar Betty Friedan ve ikinci dalga feminizm hareketi sayılabilir.

Tüm bunlar entelektüelin siyaset, toplumsal hareketler ve kurtuluş hareketlerinin esas öznesi olduğunu göstermektedir.

Aydınların fitilini ateşlediği kurtuluş hareketlerini zamanla ele geçiren ayaktakımı, dikta rejimler kurarak özgürlük ve aydınlanma düşüncesini aşağılar, itaati yüceltir.

Aydının sessiz devrimler yapan kavram orduları, yerini düşünme yetisi kısırlaştırılmış kurşun askerlere bırakır. Kalem ve kavrayış değil, kan ve kurallar belirleyici olur. Aydın ve entelektüellerin yeşerttiği bahar, böylelikle hazana döner. Akılsız başın cezasını ayaklar çeker.

Dünyada, aydın ve toplumsal hareketler tablosu öz itibariyle böyle. Sonraki yazıda Kürt ulusal kurtuluş hareketinde aydınların rolünü konuşacağız.

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli