Dersim’in feryadına giden Şeyh Abdurrahim ve 1937 Bismil Olayı-2

03-09-2023
Seîd Veroj
Etiketler Seîd Veroj Şeyh Abdurrahim Dersim Xoybûn Azadî Örgütü
A+ A-

1.      1928 affı ve Şeyh Said ailesinin Kuzey Kürdistan’a dönüşü

Şeyh Said ve arkadaşlarının yakalanmasından sonra kardeşi Diyadin, Selahattin ve Gıyasettin de Sipkan ve Hesenan aşiretleri bölgesinde bulunan Şeyh Said’in oğlu Ali Rıza ve beraberindekilerin yanına giderler. Ali Rıza, Şeyh Said Efendi ile hareketin diğer önde gelen kadroları arasında ilişkiyi sağlayan önemli bir elçi ve aynı zamanda belirtilen bölgenin siyasi-askeri sorumlusuydu. Bölgede buluna Azadî örgütü sorumluları ve taraftar aşiret reisleriyle yapılan değerlendirme toplantısı sonucunda İran’a geçiş kararı alınır. Şeyh Ali Rıza yaklaşık 140 kişilik bir gurupla beraber 4-5 günlük bir yürüyüşle İran’a iltica etmek üzere[1] Doğu Kürdistan’a geçerler ve burada geçici olarak sınır bölgesindeki bir ordugahta tutulurlar.

İran yetkilileri ve Kürd savaşçılar arasında, silahların İran’a teslim edilip edilmemesi üzerine çıkan tartışma arbedeye ve sonra da silahlı çatışmaya dönüşür. Kürdler İran askerleri tarafından yayılım ateşine tutulur, sonuçta Şeyh Diyadin ile birçok Kürd savaşçısı öldürülür, Şeyh Ali Rıza ve Şeyh Giyasettin de yaralanır. Burada yaklaşık altı ay cezaevinde tutulurlar ve ondan sonra serbest bırakılırlar. Serbest bırakıldıktan sonra, İran’a güvenmedikleri için kısa bir zaman içerisinde Güney Kürdistan’a geçerek Seyit Taha’nın yanına giderler.  

Şeyh Abdurrahim ve Şeyh Tahir ise beraberlerindeki savaşçılarla beraber Palu bölgesi ve Çiyayê Sipî mıntıkasına çekilerek 1926 yılının ortalarına kadar bölgede savunma pozisyonunda kalırlar. Şeyh Mehdi de birçok Kürd siyasetçisi, aydını ve aşiret lideri gibi Hat’ın alt tarafına yani Fransa’nın egemenliğinde olan Güney batı Kürdistan’a geçer. Oradan da Güney Kürdistan’a geçerler, o zaman Rewanduz’da kaymakam olan Seyit Taha’yla görüştükten sonra, 1926’nın ilk aylarında Musul’a giderek oraya yerleşirler.

“Şeyh Mehdî, Musul’da bulunan Kürdistan İstiklal Cemiyeti’nde yönetici konumunda yer almış ve aktif olarak çalışmış.”[2] Daha sonra Şeyh Ali Rıza ve beraberindekiler de İran’dan Güney Kürdistan’a geçerek onlara katılmışlar. Irak’a geçtiklerinde zamanın hükümet yetkilileri tarafından yaklaşık bir buçuk yıl Bağdat’ta mecburi iskana tabi tutulmuşlar. Bu süreçte savunma bakanı olan Nuri Said’in desteğiyle Selahattin’in askeri okulda okumak üzere kaydı yapılır.

Yukarıda da değinildiği gibi, 1925 hareketinde yaşanan yenilgi sonucunda, ilgili ilgisiz, devlete destek veren aşiret ve aileler de dahil olmak üzere büyük bir tutuklama ve sürgün furyası başlatıldı. Sağ kalan ve tutuklanmayan Azadî kadroları ve savaşçıların önemli bir kısmı Güney ve Güney Batı Kürdistan’a geçerken, bir kısım savaşçı guruplar da bulundukları bölgelerin kırsalına çekilerek savunma pozisyonunda kendilerini korumaya çalışıyorlardı. Sürgün edilenlerin de bir kısmı sürgün yerlerinden firar ederek Hat’ın dibine kaçıyordu.

Bu hengamede Fransa mandası altındaki Suriye’de toplanan Kürd siyasi kadroları, aydınları ve aşiret liderleri bir taraftan durum değerlendirmesi yaparken diğer taraftan da toparlanma ve yeniden örgütlenebilmenin çabası içerisindeydiler.

Bu arayış ve çalışmaların ürünü olarak, 5 Ekim 1927’de Lübnan’ın Behemdun kentinde Xoybûn adıyla yeni milli bir örgüt kurulur.  Xoybûn’un tüzüğünde örgütün amacı şöyle açıklanmış: “’Cemiyetin maksadı, Türkiye boyunduruğu altında bulunan Kürdistan ve Kürdlerin tahlisi (kurtuluşu) ve hududu tabiiye ve milliyesi dahilinde Kürdistan’ın bağımsızlığını sağlamaktır.”[3]

Toplantıya katılanlardan bir olan Ahmedê Abdurahman Ağa, Armanc’ta yayımlanan dizi röportajlarında, Kuruluş kongresine katılanların listesini şöyle sıralamaktadır: “1- Celadet Bedirhan Bey, 2- Şeyh Said’in oğlu Ali Rıza, 3- Vanlı Memduh Selim, 4- Doktor Şükrü Mehmed, 5- Fehmi Bey (Şeyh Said’in katibi), 6- Kamil Efendi (Irak’ta mülazım),  7- Kerim Efendi (Irak’ta mülazım), 8- Tevfik Efendi (Türkiye’de mülazım idi) 9- Haco Ağa (Hevêrkan aşireti reisi), 10- Eminê Ahmed ( Raman aşireti reisi), 11- Bedreddin (Hebizbin aşireti reisi), 12- Bozan Beg, 13- Mustafa Şahin (ikisi de Berazan aşireti reisi), 14- Ahmedê Abdurahman Ağa (Şahin Ağa’nın oğlu), 15- Abdullah Cizrevi.”[4]

Değişik kaynaklarda Xoybûn’un kurucu kadroları ve aktif üyeleriyle ilgili farklı görüşlerin de olduğunu belirtmemiz gerekir. Şeyh Ali Rıza’nın adı bu listede olmasına rağmen, kendisi fiilen kongreye katılmadığını, Şeyh Mehdi, Fehmi Bey ve diğer birkaç arkadaşı gönderdiğini ve program üzerinde anlaşmadıkları için Xoybûn’dan çekildiklerini belirtiyor.[5] 

Xoybûn kurulduktan kısa bir süre sonra, yaptığı hazırlıklar doğrultusunda birbirinden kopuk ve dağınık halde kırsalda bulunan ve zaman zaman Türk askerleriyle çatışmaya giren savaşçı gurupları uygun stratejik bir bölgede toparlayıp, örgüt tüzüğünde belirtilen amaç doğrultusunda yeniden mücadeleyi başlatmak istiyor. Bunun için belirtilen stratejik bölge Ağrı dağı ve savaşı örgütlemek üzere de Yüzbaşı İhsan Nuri görevlendirilir. İhsan Nuri anılarında diyor: “1927’de yirmi süvari Kürd ile Türkiye’ye girdim ve ta Erzurum’un yakınındaki Hınıs’a kadar giderek Türkiye güçleriyle çatışmaya girdim.”[6]

Kürtler cephesinden kısaca bahsettiğimiz ve etmediğimiz bütün bu gelişmeler yaşanırken, 1928 yılında Türkiye Cumhuriyeti, “Takriri Sükûn Kanunundan” kaynaklı ki bu 1925 Kürd Milli ayaklanmasına katılanlar da dahil bütün suçları kapsayan bir af çıkarmaya hazırlanıyordu. Söz konusu af kanunu, 23 Kasım 1927 Tarihine kadar Diyarbakır, Elazığ, Bitlis, Hakkari, Mardin, Urfa, Siirt, Doğu Beyazıt ve Malatya illeri ile Besni, Hınıs ve Kığı kazalarında ikamet eden şahısların eylemlerini kapsıyordu. “Hatta o vakit böyle bir af çıktı ki Şeyh Said hareketine iştirak edenlere mahsustu. Birçokları harekete katılmadığı halde iştirak etmiştik dedi.”[7] Hazırlanan af kanunu 9 Mayıs 1928’de ilan edildi.

Şüphesiz izlenen Kürd politikası çerçevesinde, yaşanan süreçte böyle bir affı çıkartmanın amacı az çok açıktı; genç Türkiye Cumhuriyeti bu af kanununu ilan etmekle üç temel amacı hedefliyordu: Bu konuda var olan uluslararası baskıları azaltmak, Hat’ın ötesinde ve Güney Kürdistan’da yeniden faaliyete geçen Kürd kadrolarını içeri çekerek kontrol altına almak ve de Ağrı’da yeniden boy veren Kürd ulusal hareketinin önünü kesmekti.

Kürdler de bir vesileyle geçici de olsa yerlerine ve yurtlarına dönmek, halkına ve sahipsiz kalan ailelerine kavuşmak istiyorlardı. Affın ilanından sonra, Selahattin hariç Şeyh Said ailesinin hemen hemen tamamı geri döndü, çünkü Selahattin o zaman orada askeri okulda okumaktaydı. “Af çıktıktan sonra, Şeyh Mehdi ve kardeşi Şeyh Abdurrahim de kuzey Kürdistan’a döndüler, Palu ve Piran mıntıkasına giderek orada yerleşirler. Şeyh Mehdi Wışkıla köyünde, Şeyh Abdurahim de koyê Sipî’ye yakın Sêrîn köyünde yerleşir.”[8] Şeyh Ali Rıza ve beraberindekiler ise Hınıs’a yerleşirler.

(Devam edecek)

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

 

[1] Dılşad Fırat & Dılhat Fırat, Şeyh Said Oğlu Şeyh Ali Rıza Hatıraları: Babam Şeyh Said, 40 Kitap Yayınları, s. 27

[2] Malmîsanij, Şêx Mehdî (Şêx Meydî), Vate, nr. 3 (23) Zimistan 2004, r. 51

[3] Rohat Alakom, Xoybûn Örgütü ve Ağrı Ayaklanması, Avesta Yayınları, İstanbul, 1998, s. 32

[4] Ehmedê Abdurehman Axa, Şoreşa Şêx Seîd, Çûna Me Ya Iraqê, Avakiri­na Xoybûnê, Armanc, no: 91, Sweden, 1989, r. 4

[5] Dılşad Fırat & Dılhat Fırat, Şeyh Said Oğlu Şeyh Ali Rıza Hatıraları: Babam Şeyh Said, 40 Kitap Yayınları, s. 57

[6] Rehim Şinoyi Mahmutzade, General İhsan Nuri Paşa, 2. Baskı, Sitav Yayınları, Van, 2016, s. 28

[7] Dılşad Fırat & Dılhat Fırat, Şeyh Said Oğlu Şeyh Ali Rıza Hatıraları: Babam Şeyh Said, 40 Kitap Yayınları, S. 82

[8] Malmîsanij, Şêx Mehdî (Şêx Meydî), Vate, nr. 3 (23) Zimistan 2004, r. 54

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli