Sünniler mi iyi yoksa Şiiler mi?
Geçen 100 yılda Irak’ta Kürtler’e yapılan katliamlar hep Sünniler’in hükümranlığında gerçekleşti.Şii Araplar’ın yönetimde olduğu son 10 yılda, doğrudan katliam maruz bırakılmadık; sadece aç bırakıldık, hakkımızda oyunlar çevrildi, aldatıldık ve verilen sözler tutulmadı.
Şii Nuri Maliki’nin bir başbakan olarak yaptığı yanlışlar sonucu IŞİD, Arap bir “halife”nin öncülüğünde bizi katletti, kızlarımızı “cariye” yaptı. Gelecekte de Sünni Araplar’la arayı iyi tutmamız gerekirken, Şii Araplar’a karşı bu kadar temkinli davranmak zorunda değiliz.
“Irak artık gitti ve geri gelmez” sözünün yeni olmadığını biliyorum. Bugün önümüze çıkan tablo bu gerçeği haykırıyorsa, artık bugün veya yarın Irak’ın bütün oluşumları gerçek seçeneğe yönelerek, ayrılmayı seçmeli. Böylece, bir yıldır emrivaki olarak ortaya çıkan bin kilometreyi aşkın sınırı, Sünni Arap yeni komşumuzla resmi bir şekilde paylaşmış olacağız.
Ürdün ve Suudi Arabistan’la sınırlarını paylaşan yeni Sünni devlet, stratejik derinliğe sahip olacaktır. Sınırımızı paylaştığımız Türkiye ise Sünni dünyasının liderliği rekabetinde bu devlete ihtiyacı olacak ve yardım edecek.
Yeni durumda Erbil yeni kurtarılmış bölgelere yerleşen Şiiler’in haklarına kolaylıkla riayet edebilir. Bunu da bir yıldır defacto Kürdistan Bölgesi yönetimi altında fiili olarak görmüş olduk. Bundan dolayı Kürdistan post-Irak döneminde ortaya çıkan Şii devletiyle ciddi bir sorun yaşamayacaktır. En önemlisi, bütçe kesme ve petrol satma sorunları kalmayacak. Sonunda da İran’ın Kürdistan üzerindeki etkisi azalacak, aynı zamanda Kürdistan Devleti, Doğu Kürdistan’da daha etkili olacak.
IŞİD’in erime dönemi olarak tanımlayabileceğimiz yeni dönemde, Kürtler’in Kürdistan Bölgesi sınırlarına geri kazandırdığı bölgelerde Sünniler’le görmesi gereken bazı hesapları olacaktır. Bu hesapların en önemlisi ise toprak meselesidir. Örneğin; Güney Kürdistan toprağı olan Havice, artık elden gitmiştir ve müzakereyle Sünni devletinden koparılarak geri alınamaz. Bunu kabul etmeliyiz.
Ayrıca sınırlarımızın güvenliğini, bin kilometre boyunca çok iyi korumamız lazım. Yeni durumda Türkiye’nin bölgede hakimiyeti sürüyor olacak. Ancak sevindirici olan, Ankara’nın Kürdistan Devleti projesine karşı olmamasıdır. Buna rağmen, Ürdün ve Suudi Arabistan ikna edilmeden Kürdistan Devleti yeni Sünni komşusuyla savaşsız bir geleceği garanti altına alamaz.
Bundan dolayı gelecek dönemde karşımıza çıkacak olan en büyük sorunlardan biri de Sünni Araplar’ın kanlı tarihini unutarak iyi bir komşu olabilmemizdir. Acaba Kürdistan Bölgesi’nde barındırılan bir milyona aşkın Sünni Arap yeni dönemde iki devlet arasında uzlaşmada mı faktör olacak yoksa Erbil’in başını ağrıtacak bir problem mi? Bu sorunun cevabı da geleceğin nasıl olacağı konusunda hayli önem taşıyor.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)