Andımız’da konu Kürtler!

01-11-2018 1 Yorumlar
Selahattin Çelik
Etiketler Türk Kürt Andımız
A+ A-

Danıştay’ın kendisinden beklenmeyen bir çıkışla “Öğrenci Andı”nı yürürlükten kaldıran hükümet hükmünü iptal etmesi, anlamlı olabilecek bir tartışmaya yol açtı. Kavganın partileri, “Türklük”, “ilericilik-gericilik” bağlamında sorunu tartışıyorlarsa da, aslında konu Kürtler.

 

1933’de yazılan Türk öğrenci Andı, “Türküm, doğruyum, çalışkanım” ile başlar, “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” ile biter. 1972 ve 1997’de değişiklikler yapılmış, Mustafa Kemal’e bağlılık ve “Ne Mutlu Türküm” eklenmiş.

 

1930’lar, otoriter rejimler, faşist diktatörlükler dönemdir. Kemalist hareket içinde faşizm hayranlığı belirgindir, eski komünistlerin “Kadro” dergisi gibi. Küçük bir çaba ile “Kadro”yu kimin finanse ettiğine, Kadrocu Şevket Süreyya Aydemir, Vedat Nedim Tör ve diğerlerine bakabilirsiniz. Öyle bir faşizm hayranlığı gelişir ve öyle bir bağ kurulur ki, Cumhuriyet gazetesi de Nazi parasından otlanacaktır.

 

Türk ırkçılığı içindeki ayrılık, 1930’larda tohum atacaktır. Resmi ırkçılık evrilerek çok renkte bugüne ulaşacaktır, ki CHP de bir taşıyıcısı olacaktır. Daha çok göçmen Türkçü ideologların saçtığı diğeri, evrilerek MHP’de somutlaşacaktır.

 

Kemalist egemenliğin ürünü ve uygulaması olan Ant, Raşit Galip’in kaleminden çıkma. Övenleri çok, ama Galip bir kafatasçı olarak tarihe geçmiştir.

 

Çıldırmış milliyetçiliğin belgesi

 

Bir ırkın diğerine üstünlüğünü savunmak, ırkçılıktır. Kelimeler, baştan çıkarıcıdır, programdır, uygulamadır, birkaç kelime büyük felaketlerin nedeni. Gelin, “Türküm, doğruyum, çalışkanım”dan başlayayım. İnsan çılgın bir şövenist değilse, bu her türlü mantıktan yoksun saçmalıkları dizer mi hiç?

 

Peki neden, “Varlığım, Türk varlığına armağan olsun”ki? Türk olmak, neden mutluluk olsun ki? Gazeteler tecavüz, talan, insan yaşamını hiçe sayan haberleriyle dolu. Türk, Türke yapıyor. İnsanı bırakın, hayvanlar da işkence tecavüzden muaf değil. Bu Türk’e mi varlık kurban edilecek?

 

Aydınlar, öğretim görevlileri, farklı görüşte olanlar, meslekten atılıyorlar. Onlar ve onlara bunu yapanlar, aynı ırktan olabilirler mi? Üniversiteden atılan aydınlara sorun, bunu kabul ederler mi? Mehmet Ağar, Korkut Eken, Abdullah Çatlı, Devlet Bahçeli, Alaattin Çakıcı ve daha yüzlercesinin kurbanlarına sorun, onlarla, iktidarın sembol isimleriyle aynı ırktan olmayı kabul ederler mi?

 

“Türklük üst kimlik” midir?

 

Siz Türkler ırkçı yeminle mutlusunuz diyelim, peki Kürtten ne istiyorsunuz? 85 yıldır Kürtten katiliyle övünmesini, varlığını ona feda etmesini istiyorsunuz. Bundan büyük ahlaksızlık olabilir mi? Resmi ideoloji-politika, zehir, beyine sinmiş. İddia şu: “Türklük üst kimliktir”. Yalan şu duygusal kelimelerle sokaktaki insana yediriliyor: “Hepimiz kardeşiz. Etle tırnak gibiyiz. Çok dillilik, devleti yer”, vb.

 

Bir an için, olsun diyelim. Türkiye denen coğrafyada birçok ırk ve kültür yaşıyor. Gelin hepsini bir tencerede eritelim. Peki neden sadece Türkçe? Orta Asya nereden çıktı? Neden sadece Türk ırkı? Neden sadece ata denen Türk ileri gelenleri? Irkçılık kör etmiş, herif söylediğini yargılama gücünü yitirmiş.

 

Kürdün dili yok mudur? Tarihi, kültürü, ataları yok mudur? Neden bu inkar? Korku mu? Korku değilse neden Kürdü çağrıştırılan her türküyü, eseri yasaklıyor, mezar dahil her anıtı tahrip ediyorsun? Sözlerim belgeli, hem de Türk akademisyenlerden. İtirazı olan varsa, İsmail Beşikçi’nin en küçük kitabına bakması yeter.

 

Tartışma suçluyu ele veriyor

 

Danıştay kararına sarılanların bir nedeni, AKP iktidarına tepkileri. Halbuki AKP yapmadan siz yapmalıydınız. Mustafa Kemal’in heykelleri de öyle. O kadar heykel mi olur? Ölçüsü kaçırılmış çamur değerinde binlerce heykel.

 

Tabii ki; iktidarın amacı ırkçı metni kaldırmak değil, kendisi ırkçı uygulamaların alasını yapıyor. Devlet, yayılma stratejisine denk düşmeyen yemini değiştirmek istiyor. Olay şu vurguya vesile; yaşam çoktandır Kemalizmi aşmış.

 

Irkçılık laiklikle maskelenmiş. Bugün Kemalizmi farklı istemler, programlarla savunan çeşitli gruplar var. MHP’lisi var, ulusalcı diye bilineni var, CHP’lisi var. Bazıları, iktidarın işbirlikçisi, iktidarın militarist-milliyetçi Kemalizmi daha iyi temsil ettiğine inanıyorlar. Bunu yaparken seküler değerler umurlarında değil. Gerçek laikler ise, kendi değerlerini savunurken ırkçı tuzağa düşüyorlar.

 

Örneğin; İş Bankası’ndaki CHP payı bilinen, Türk dili ve tarihini geliştirmeye tahsis edilen büyük meblağ. Konunun şu yönü önemli. Türk Dil ve Tarih Kurumları’nın ne yaptıklarını düşündünüz mü hiç? Kürt dili, kültürü ve tarihini ortadan kaldırmak için milyonlar sarfediyorlar.

 

Gerçeği görmek için küçük bir çaba. Bülent Ecevit’i, Can Dündar’ı biliyorsunuz. Rahşan Ecevit, eşinin arşivini Dündar’a açtı. O da, belgeleri kitaplaştırıldı (Rıdvan Akar/Can Dündar, Ecevit ve Gizli Arşivi). Milli Birlik Komitesi (MBK) kararıyla, Kürt türküsü, oyunu, şiiri nasıl Türkçeleştiriliyor? Bakın da Keşanlı Ali Destanı’nın ibret verici hikayesini öğreniniz.

 

Hasankeyf’in yüzyüze bırakıldığı felaket biliniyor. Tarih vahşice yıkıldı. Hangisi kaydırılarak kurtarıldı? İşgalci iki Türk haydutun kavgasında ölenin sözde türbesi.

 

Sadece Türkler olsa... Kürtlerin varlığı Saddam Hüseyin’e de feda ediliyordu. İran’da Şii-Fars egemenliğine feda olmak dayatılıyor Şii ve Fars olmayan Kürtlere. Kendim yaşadım. 1985 sonbaharıydı. Doğu Kürdistan’da Şino’da Güney’lilerin perişan mülteci kampı vardı. Halk hep Kürt. Camiden, karakoldan ve okuldan, üçü birden hopörlerle son ses, “Anan sana kurban Huseyn” ağıtları, hem de sabah, öğlen ve akşam. Şaşırdık! Hangisine varlığımızı feda edelim?

 

İçgüdüselliğin isabetliliği

 

Küçüklüğümde en güldüğümüz gün, 10 Kasımdı. Batman’da ortaokulda sert ırkçı bir müdürümüz vardı. Site Sinemasına tıkardı bizi. Rahat iri koltuklarda batardık. Sahne, konuşmalar ve de saygı duruşu.

 

Saygı duruşu diyorum ama kahkaha seansıydı. Zincirleme giderdi. Bir de çarpan koltuk gürültüsü. Gel de tut kendini. Müdürün ajan öğrencileri vardı. Bazılarımızı dayağa seçerlerdi. Ağır dayak, gülme krizine doping etkisi yapardı.

 

Mustafa Kemal heykelleri, “Atam sen kalk yerine ben yatam, cebine leblebi atam...” diye giden dizelere konuydu. Okul bahçelerindeki beton büstü, çocukların futbol maçını yöneten hakemin keyif kürsüsüydü. Gözaltı ve dayağa neden olsa da, yapılan en doğrusuydu; abartıya, saçmalığa, ırkçılığa en anlamlı içgüdesel tepki.

 

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli
 
  • 02-11-2018
    Xxxxxxxxx
    Hocam CHP yerine HÜDA-PAR ittifak yapsa daha iyi olmaz mı neden chpeyle ittifak için bukadar isral ediyoruz chpeyle kazacagimiz bir şey yok CHP'nin derdi millet in kültür ü örf adetler diniyle uğraşmak chpeyle ittifak eride HDP ye büyük zararı olur