Yeni hükümet kabinesi anayasayı uygulayacak mı?

01-11-2018
Newzad Hêtotî
Etiketler Irak anayasa Adil Abdulmehdi
A+ A-

Irak’ta Caferi döneminden itibaren kurulan her hükümette Kürt siyasi taraflarında Başbakanın Kürt dostu olduğu heyecanı doğuyor. Başbakanın uyumlu biri olduğu ve Kürtlerle iyi bir diyaloga sahip olduğu, anayasaya uyacağı ve Kürtlerin anayasal haklarına saygı duyduğu konuşuluyor. Ancak çok sürmeden bu heyecan tersine dönüyor. Iraklı yetkililer iktidar olduktan sonra her türlü bahane ile Kürtleri kendilerinden uzaklaştırıyor. Petrol, gaz ve peşmerge gibi dosyaların çözülmesi, uzlaşı, demokrasi ve federal sistemin gereklerini yerine getirmekten kaçınıyorlar. Hatta Abadi gibi kimseler işi Kürdistan’ın siyasi statüsünü ortadan kaldırmaya kadar götürdüler.

 

Burada önemli olan soru Bağdatlı yetkililerin neden anayasaya karşı hassas olduklarıdır? Neden anayasaya uymuyor ve Irak’ta gerçek ortaklık ve uzlaşı istemiyorlar? Neden Irak’ta federal sistem ve demokrasinin gerçek anlamda yerleşmesini istemiyorlar? Neden Kürt dostları iktidar olduktan sonra Kürtlere yöneliyorlar? Şiiler neden Kürtlerle anlaşarak yazıp onayladıkları anayasaya şimdi sırtını dönüyor? Acaba Adil Abdulmehdi bu kez anayasaya uyarak Kürtlerin haklarına saygı duyacak mı?

 

Bu soruların cevabını bulmak için yeni Irak’ın kurulduğu ve anayasanın yazıldığı döneme gitmemiz lazım. O dönemde siyasi denklemler Şii yetkililerin menfaatine değildi. İktidar ve güçleri zayıftı. Bundan dolayı 2005 yılında iktidarın paylaştırılması ve merkezde toplanmaması taraftarıydılar. Gerçekten o dönem İran ve Şiilerin ABD’nin Bağdat’ta önceki dönem gibi bir hükümet kuracağı endişeleri vardı. Bunun kendi menfaatleri ve gelecekleri üzerinde bir tehdit olacağı endişesini yaşıyorlardı. 2003 yılından sonra ABD özellikle güçlü, seküler, demokratik ve etnik ayrımcılık yapmayan bir hükümet kurma çabası gösterdi. ABD daha çok Bağdat’ı İran karşıtı bir merkez haline getirmek için Bağdat’ta güçlü bir iktidar kurmak istedi.

 

ABD’nin bu siyaseti özellikle İran’a yakın büyük Şii partilerinde iktidarlarını kaybedeceklerine dair büyük bir endişeye neden oldu. ABD’nin Arap nasyonalist ve demokratları da kapsayan güçlü ve seküler hükümet kurma siyaseti başarılı olsaydı, İslami Şii partiler için büyük bir yenilgi olacaktı. Bunun için İran ve Şiiler mezhepsel bir oyun ile ABD’nin projesini akamete uğratmaya çalıştılar. İran o dönem 3 şeyden endişe ediyordu: Bağdat’ta ABD’ye yakın güçlü bir hükümetin kurulması, kurulacak hükümette milliyetçilik ve laikliğin baskın olması, Irak’ın İran’a karşı bir merkez olması.

 

Şii Araplar o dönem İran’ın desteğiyle zayıf bir hükümetin kurulmasını ve merkezin yetkilerinin sınırlı olmasını amaçladılar. Bu da Kürtlerin talepleriyle uyuşan ortak isteklerdi. Kürt ve Şii Araplar anayasayı yazarak yetkilerin çoğunu bölgelere dağıttılar. Irak sadece isim olarak kaldı. O dönem İran ve Yüksek İslam Meclisi’nin desteğiyle Şii bir bölgenin oluşturulması gündemdeydi. En azından İran gibi bir yönetimi Irak’ın güney ve orta kesiminde kurmak istediler.

 

Ancak, Şiiler bir çok oyun ve mezhepçilik kartı ile siyasi süreçteki güçlerini arttırarak askeri ve yasal iktidarlarını güçlendirdikten sonra ABD’nin siyasetini boşa çıkardılar. Bundan sonra Anayasa ve bütün siyasi sürece olan bakışları değişti ve anayasayı eleştirmeye başladılar. Anayasanın uygun olmayan koşullarda yazıldığı ve günün koşullarına göre yenilenmesi gerektiğini belirtiyorlar. Bu süreç 2008 yılından sonra daha çok Nuri Maliki döneminde başladı. Şii Araplar o dönemden sonra anayasayı çiğnemeye ve karşı gelmeye başladılar. Siyasi süreci ele geçirmeye ve Kürt ve Sünnilerle yeni Irak’ın kurulmasının temeli olan ortaklık, denge ve uzlaşıya sırt dönmeye başladılar.

 

Şiiler şu anda Irak’a İran’ın direkt desteği ile mezhepsel çıkarları çerçevesinde bakıyor. Aynı şekilde anayasa ve siyasi süreçte de aynı çerçevede Kürtlerle diyalog kuruyorlar. Şiiler şimdi siyasi, yasal ve ekonomik olarak sınırsız bir güce sahip. Bu güçlerini Kürt ve Sünni Araplarla paylaşmaya hazır değiller. Kendi güçlerini zayıflatacak bir anayasaya uymak istemiyorlar. Bu Başbakanın kişiliğiyle ilgili bir şey değil. Adil Abdulmehdi’nin Kürt dostu ve uyumlu olmasından dolayı dünyanın Şam’ı Şerif olacağı hissine kapılmamak gerekir. Evet bazı konularda iyi işler yaparak Erbil ile Bağdat arasındaki ilişkileri normalleştirebilir. Ancak Adil Abdulmehdi’nin stratejik konularda Şiilerin menfaat dairesinden sapması çok zor. Anayasaya da ancak bağlı olduğu bileşenin yüksek hizmetleri ölçüsünde bağlı kalacaktır. Burada da anayasanın uygulanması ya da uygulanmaması Adil Abdulmehdi’nin yapacağı ilk işlerden olmayabilir. Bu konu çok boyutlu bölgesel ve iç siyasi bir ajandaya sahip. Başbakan da bu çerçevede rolünü oynayacak ve siyaset yapacak. Özetle İran’a bağlı Şii gruplar güçlü ve iktidar sahibi olduğu sürece hiçbir şekilde anayasanın tam anlamıyla uygulanmasını beklemeyin. Ancak yeni bir siyasi denklem ortaya çıkarsa Şiiler iktidarlarını kaybetme endişesi dolayısıyla ile anayasaya uyarlar.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli