Basra’nın petrolü ve Ammar Hekim’in şikayetleri

Bağdat, Erbil‘le mevcut sorunları arasında petrol ve bütçeyi tek konu olarak ele alıyor. Hükümete katılan güçlü Şii partisinin lideri ve Kürt dostu, Irak İslam Yüksek Konseyi Başkanı Ammar Hekim’in Süleymaniye ve Erbil’de yaptığı görüşmeler sırasında petrol ve bütçenin masaya yatırıldığı ifade ediliyor.

 

Kürt siyasi partilerinin yetkilileriyle gerçekleştirdiği görüşmelerde, Ammar Hekim, Güney Irak halkının, “Basra petrolünün parasının Kürtler’le paylaşıldığını ancak Kürtler’in, sattıkları petrolün parasını kimseyle paylaşmadığını ifade ettiklerini” belirtmiş.

 

Hekim’e cevap veren Kürt siyasetçisi, “Irak’ın kuruluşundan beri Kürtler’e Kerkük petrolünden kuruş verilmedi. Basra petrolü 1970’lerde beri satılmaya başlandı. Bu durum gözönüne alındığında, sorun yapılmaması gerektiğini düşünüyorum” demiş.

 

Kürt siyasetçisi, “Kerkük’ün tartışmalı bölgelerden olduğunu, henüz Kürdistan’a bağlanıp, bağlanmayacağı konusunun netleşmediğini” dile getiren Hekim’e, “ Kerkük’ün Kürdistan’a ait olduğu, Kürtler nezdinde çoktan netleşmiştir” yanıtını vermiş.

 

Bu cevaplar, kötü yönetimden dolayı açlık ve yolsuzluğun giderek arttığı Irak’ta, Irak halkı adına eleştiride bulunan Ammar Hekim’e verilen haklı ve Kürtlüğe uygun cevaplardır.

 

Irak Başbakanı Haydar Abadi, geçen hafta Süleymaniye’de bazı siyasetçileri ziyaret ettiğinde, bırakın Kürdistan Bölgesi memurlarına, Bağdat’taki memurlara maaş ödeyecek paraları olmadığını söylemişti. Bu durumda Iraklılar Bağdat’a şunu sormalı; “ 9 aydı Kürdistan’ın bütçesini kesmenize, Amerika’daki Irak petrol hesabında fazla para çekmenize rağmen, elinizde neden para yok?”

 

Irak’ın kuruluşundan beri petrol, ülkenin en önemli sorunlarından biri olarak yerini koruyor. Ülkedeki petrol hem iç, hem de dış sorunların sebebidir. Kerkük petrolü 1927’den beri Bağdat’ta yönetimi elinde tutan Araplar tarafında çıkarılıyor. Bu petrolden elde edilen gelirden Kürtler’e düşen pay, öldürülmek ve Kürdistan’ı tahrip etmek olmuş.

 

1949’da çıkarılmaya başlanan Basra petrolü, gerçek anlamda 1970’ten sonra satılmaya başlandı. Eğer kimin petrolünün, kimin cebine girdiğini hesaplayacak olursak, Kürt halkının hakkının, Irak’ın diğer taraflarında yaşayanlardan daha fazla yendiği aşikar. Bundan dolayı Kürdistan’la bu pazarlığa girmek doğru değildir.

Kürdistan kendi petrolünü üretmeseydi, şimdi çok daha kötü bir durumda olurdu. En basiti, elektriğimiz olmazdı.

 

Ayrıca Kürdistan Bölgesi’nde uygulanan demokrasi, seçimlerin zamanında yapılması, milli gelirin artması, özgür bir medyanın olması da, biraz da buna bağlı. Kürdistan Bölgesi, böylece dünyada önemli bir konuma ulaştı.

 

Daha önce Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve diğer devletler tarafından, “ülkelerin iç sorunu” olarak görülen IŞİD örgütü, Kürdistan Bölgesi’nden dolayı uluslararası bir sorun olarak kabul edilmeye başlandı.  ABD Başkan Obama, bu gerçeği açık bir şekilde dile getirmişti.

 

Irak hükümetinin, bu iyilikleri hiçbir zaman hatırlamayacağı kesin. Bu nedenle önümüzdeki süreçte Irak – Kürdistan Bölgesi ilişkilerinin çok iyi olmasını beklemek, hayal olur. Yine de Kürtler’in, bu durumda bile Irak’ın siyasi meydanında aktif olması, rol alması yararlıdır. Çünkü, yeni Irak hükümetinde temsil edilen Kürdistan halkının, bundan ne kazandığını görmesi lazım.