Orta sınıfın sessizliği ayaklanmaya neden olabilir

Dört dönemdir gerçekleşen Irak Parlamento Seçimleri’ne en az katılım oranı 12 Mayıs’ta gerçekleşen seçimlerde gerçekleşti. 2005 yılında gerçekleşen ilk dönem parlamento seçimlerine % 79.6, 2010’da gerçekleşen ikinci dönem parlamento seçimlerine % 62.4, 2014’te gerçekleşen üçüncü dönem parlamento seçimlerine %60 ve bu yıl gerçekleşen dördüncü dönem parlamento seçimlerine ise % 44.52 katılım olmuştu.

 

12 Mayıs’ta gerçekleşen dördüncü dönem parlamento seçimlerinde halkın %55.48’i katılım sağlamadı. Katılım oranının az olması Irak ve Irak’ın bir parçası olan Kürdistan Bölgesi’ndeki yöneticiler için bir mesaj içeriyor. Seçmen sayısı 2014 yılına göre 4 milyon artmasına rağmen, Kürdistan Bölgesi’ndeki partilerin üçüncü ve dördüncü dönem parlamento seçimlerindeki oy oranlarında ciddi bir düşüş yaşandı.

 

2013 yılında çıkarılan 45 nolu Irak Parlamento Seçim Yasası’nda seçimlere katılım oranına ilişkin bir oran belirtilmemiş. Ama mantıksal olarak seçimlere yüksek katılım oranı iktidara meşrutiyet ve güç veriyor. Boykot ve katılım oranının az olması da iktidarın meşrutiyetini zayıflatarak soru işaretlerine neden olabilir. Seçmenler siyasi sürece katılım sağlayarak doğrudan veya dolaylı olarak kendilerini hükümette temsil edecek yasal  temsilcilerini seçme konusunda etkiliyor. Ayrıca ülkenin siyasetini etkilemek amacıyla siyasi sürece katılımla, hükümete baskı uygulaması sonucu da halkın taleplerine karşılık verilmesini sağlıyor. Seçimler, halkın siyasi sürece katılımını ölçen ana etkendir. Seçimler siyasi sürece katılmanın en kolay ve genel yoludur.

 

Her toplumdaki siyasi sürece katılım, ülkedeki genel siyasi durum, ekonomik, toplumsal ve o toplumun bilinçlenmesi gibi farklı konularla bağlantılı olarak, siyasete aktif ve sınırlı bir katılımı barındırabilir.

 

Siyasi sürece katılımın düşük olması halk ile yönetim arasında büyük bir boşluk olduğunun göstergesidir. Bu durum sonuçta yönetim, siyasi istikrar ve ülke toplumunda büyük sorunlara neden olabilir. Ayrıca siyasi gelişmeler, ekonomik ve toplumsal boyutta krizlerin yaşanmasına neden olabilir.

 

Kırılgan seçmenlere dikkat edilmediği takdirde, bu oylar dağınık toplumsal bir ayaklanmanın merkezi olabilir. İlgili taraflar, mevcut durumda kırılgan seçmenleri dikkate almaz ise yarın çok geç olabilir. İran Şahı 1979 yılındaki devrimde çok geç davranarak, “İran halkının devrim sesini duydum” demişti ancak bu çok geç olmuştu. Sonuçta bu geç farketme, İran şahının padişahlık rejiminin yıkılmasına neden olmuştu.

 

Aksi durumda siyasi sürece katılımın yüksek olması toplumda bir denge ve eşitlik unsuru olabilir. Halk ülke genelinde seçim sürecine katılım sağladığında yasalar kapsamında isteklerini yerine getirebilir. Böylelikle bir tarafın etkisi altında kalmayan siyasi sisteme katılım da sağlanabilir. Toplum içindeki rekabet ve sorunlar azalır. Toplumdaki sosyal sınıflar arasındaki uyumluluk artar ve ortak bir siyasi yaşam inşa edilebilir. Bu da toplumsal güven ve istikrarı arttırır. Bu şekilde siyasi gelişme, ekonomik ve toplumsal büyüme gerçekleşebilir.

 

Irak ve Kürdistan Bölgesi’ndeki kentlerin seçim merkezindeki katılım oranı, resmi sonuçlardan daha düşüktü. Şehirleşme ve toplumdaki orta sınıf teorilerine göre modernleşme yüksek siyasi katılımda önemli bir faktördür. Ancak bu tanımlar Irak ve Kürdistan Bölgesi’nde ters işliyor. Çıkan sonuçlarda da anlaşılacağı üzere bu ülkedeki orta sınıfın siyasi süreç ve partilere yönelik umut taşımıyor. Toplumdaki siyasi gelişmelerin omurgası olan orta sınıfın ekonomik ve toplumsal gelişmelerden uzak kalması ülkede bir ayaklanmaya neden olabilir.

 

Genel olarak siyasi-toplumsal olmak üzere iki faktör halkın siyasi sürece katılması üzerinde etkili olabilir. Halkın; sekiz nedenden dolayı seçimlere katılım sağlamadığı görüşündeyim. Bunlar; “Siyasi partilerin verdiği büyük sözlerin pratiğe geçilememesi. Halkın ekonomik sorunlarının çözülmediği gibi yolsuzlukların yaşanması. Güven ve istikrarın olmaması. İşsizlik ve yoksulluk oranının artması. Hükümetin ülkedeki egemenliği kaybetmesi ve bölgedeki büyük güçlerin Irak ve Kürdistan’daki siyasi sürece müdahil olması. Siyasi sürecin şaibeli ve halkın süreçten umutsuz olması. Halkın isteklerinin dikkate alınmaması veTemel altyapı hizmetlerinin olmaması.”

 

Yukarıda sıraladığımız sebepler halkın sadece seçimlere değil, siyasi süreçten de uzak durmasına neden oldu. Kırılgan seçmenler tehlike işareti olan zili çaldı. Bunu duyabilecek birilerinin olduğunu görmek için bekleyeceğiz.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)