TÜRKİYE BASIN ÖZETİ – 31 Mart Cuma
Sabah: ELEBAŞINI İADE EDİN YPG’DEN VAZGEÇİN
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edilen ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’a, Türkiye’nin iki talebi yeniden iletildi: FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen’i iade edin, YPG’den vazgeçin.
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edildi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yaklaşık 2 saat 10 dakika süren görüşmede FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen'in iadesini isteyen Erdoğan, ayrıca terör örgütü mensuplarının ABD'deki faaliyetlerinin önlenmesini istedi. Erdoğan, Suriye'de terör örgütü YPG ile hareket etmekten vazgeçilmesi gerektiği mesajını da verdi.
Cumhuriyet: AYM İHLALE ORTAK
‘Basın suçundan ceza, basın özgürlüğüne aykırı’ kararı veren yüksek mahkeme, tutuklu gazetecileri görmezden geliyor.
Anayasa Mahkemesi (AYM) uzun bir aradan sonra basın ve ifade özgürlüğüne dair bir kararını yayımladı. AYM internet sitesine koyduğu Orhan Pala kararında, başvurucunun ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verdi. Başvurucu gazeteci Pala, yaptığı bir haberden ötürü hakaret suçundan mahkûm olmuş, aldığı ceza, yeni bir suç işlememesi karşılığında 5 yıllığına hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamında ertelenmişti.
AYM kararında, “Bir basın suçundan dolayı hapis cezası verilmesinin gazetecinin ifade ve basın özgürlüğüyle bağdaşmayacağı açıktır. Böyle bir ceza ancak istisnai hallerde kabul edilebilir” denildi. Bu karar AYM, içerde ve dışarda kaybettiği itibarını Pala kararı gibi siyasal iktidar karşısında ‘etliye sütlüye’ karışmayan kararlarla yeniden kazanacağını hesap ettiği yorumlarına neden oldu. AYM, KHK’lerin anayasaya uygunluğunun denetlenemeyeceği kararıyla ülkeyi bir anda anayasasız bırakmıştı. Böylece hak ve özgürlükleri tamamen askıya alan düzenlemelerin yanı sıra kış lastikleri düzenlemesinin bile KHK’yle yapılabilmesinin önünü açtı. AYM, bu kararla birlikte, iktidarın asla denetlenemediği bir karanlığa sürüklenmesinde de en büyük paylardan birinin sahibi oldu.
Yeni Şafak: ALMANYA ÇILDIRMIŞ
Almanya Türkiye’ye savaş açtı. Diyanet’e bağlı imamlara 'casusluk' iftirasıyla soruşturmalar açan Berlin yönetimi, camilere el koyup FETÖ’ye teslim etmeyi planlıyor. Pensilvanya pazarlıklar için Hayrettin Özkul, Abdullah Aymaz ve Hilmi Baykan’ı görevlendirdi.
Almanya'da Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'ne (DİTİB) bağlı camilerine yönelik sürdürülen iftira ve karalama kampanyasının amacı belli oldu. Alman devleti, Diyanet'e bağlı bu camileri Fetullahçı Terör Örgütü'ne teslim etmeye hazırlanıyor. Bu camilerde görevli imamlara 'casusluk' iftirası atıp onların evlerini basan Alman istihbaratı BND, bir yandan da FETÖ yöneticileri ile pazarlık yapıyor. MİT'in bir süre önce BND'ye sunduğu dosyada FETÖ elebaşları olarak nitelenen Hayrettin Özkul, Abdullah Aymaz ve Hilmi Baykan, camilerin yönetimine ilişkin Alman hükümeti ile masaya oturdu.
Hürriyet: EL BAB KAHRAMANLARI
Fırat Kalkanı’nda askerler mayınlarla, tuzaklarla, bombalı araçlarla, canlı bombalarla, roketlerle karşılaşacaklardı. Ölüm tarlalarına gireceklerdi... Buna hazırlıklıydılar. Mayınlı sahalarda geçit açmaya yarayan roketi mayın tarlasına fırlattılar. Ama patlamadı... Roketi orada öylece bırakamazlardı. İmha edilmeliydi. Yeniden atış için zaman yoktu. Üç kahraman asker birden mayın tarlasına daldılar. Burası, sınırın ilk geçildiği yerdi...
Fırat Kalkanı, Özel Kuvvetler’den bir yarbayın, patlayıcı imha keşif timinden (Pimkici) bir başçavuşun ve onun uzmanının, IŞİD’in el yapımı patlayıcılarla (EYP) beslediği bir mayın tarlasına girmesiyle başladı.
Şamil Yarbay, 21-22-23 Ağustos günlerini hummalı bir hazırlıkla geçirmişti. O, bu harekâtı başlatacak öncü birliklerinin komutanıydı. Şamil Yarbay Şah-Fırat operasyonunda tank ve zırhlı muharebe araçlarla (ZMA) yaşadığı sıkıntıları unutmamıştı. Sırf bu nedenle Fırat Kalkanı’na katılacak bütün zırhlı unsurların muharip imkân ve kabiliyetleri istediği seviyeye çıkartmak için üç gün üç gece boyunca uyumadan, dinlenmeden uğraşıp durdu. Yanında da artık alaylı diye tarif edilen iki uzman çavuş vardı. Hasan ve Feyzullah uzmanlar. Son teknik bakımlar, ikmaller, silah atışları, sıfırlamalar, ayarlar, günler geceler boyu sürdü.
BİRGÜN: CEVAP ARANIYOR
Başkan, parti lideri olacağı için partisinin vekil listesini kendisi belirleyecek. Peki, bu vekiller Başkan ve ekibini denetleyecek güven ve cesareti nereden alacaklar?
Başkanlık sistemini içeren Anayasa değişikliği referandumuna sayılı günler kaldı. Ancak ülkenin siyasal rejimini altüst edecek bu değişikliğin doğuracağı sonuçların tam olarak kestirilememesi ve AKP iktidarının, sisteme ilişkin yöneltilen sorulara teorik düzlemde de olsa tatmin edici yanıtlar verememesi ortaya muğlak bir tablo çıkarıyor. Özellikle iktidar cephesinin 18 maddelik değişikliği bir ‘denge sistemi’ olarak lanse etmekte zorlandığı göze çarpıyor.
AKP iktidarı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, sunulan sistemde Başkan’ın Meclis tarafından denetleneceğini, gerekirse görevden alınabileceğini ve yargılanabileceğini söylüyor. Ancak önerilen sistem, Başkanlık yetkileri verilen Cumhurbaşkanı’nın partili olmasına olanak tanıdığından ve Meclis seçimleri ile Başkanlık seçimlerinin aynı gün yapılmasında bir sakınca görmediğinden; parlamentonun bağımsız gücünü ve dolayısıyla da denetleme yetkisini zedeliyor.