Akil İnsanlar heyeti üyesi Tarık Çelenk: Bu süreç, önceki çözüm süreçlerinden farklı ilerliyor

31-01-2025
Etiketler Tarık Çelenk İmralı Görüşmesi PKK DEM Parti
A+ A-

Erbil (Rûdaw) – Çözüm sürecinde Akil İnsanlar heyetinde yer alan Ekopolitik Düşünce Merkezi Genel Koordinatörü Tarık Çelenk, İmralı'da Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeler ile başlayan sürecin bir öncekinden farklı olduğunu belirterek "Bu süreç, önceki çözüm süreçlerinden farklı ilerliyor" dedi.

2013'teki çözüm sürecinde oluşturulan 63 kişilik Akil İnsanlar heyetinde yer alan Ekopolitik Düşünce Merkezi Genel Koordinatörü Tarık Çelenk, Abdullah Öcalan ile DEM Parti heyeti arasındaki son görüşmeleri Rûdaw TV’den Hêvidar Zana’ya değerlendirdi.

Çelenk, "Öcalan ve sanırım Suriye'deki ya da Kandil'deki unsurlarla yürütülen bir arka kapı diplomasisi şeklinde ilerliyor. Bu sürecin bilinmeyenleri, bilinenlerden daha fazla" dedi.

"Bu sürecin bilinmeyenleri bilinenlerden daha fazla"

Çelenk, 2010, 2011 ve 2013'teki açılım süreçlerinden farklı olarak, bugünkü sürecin daha çok bürokratik bir zeminde ilerlediğini söyledi:

"O süreçlerin bir sivil yönü, topluma yönelik bir yönü vardı. Şimdi bu süreç ise daha çok bürokratik devletin güvenlik bürokrasisiyle Öcalan ve sanırım Suriye'deki ya da Kandil'deki unsurlarla yürütülen bir arka kapı diplomasisi şeklinde ilerliyor. Bu sürecin bilinmeyenleri, bilinenlerden daha fazla. Bunları ancak devlet yetkilileri, Öcalan ya da ilgili muhataplar, belki Suriye'deki muhataplar veya Kürdistan Bölgesi'nden Sayın Barzani gibi isimler biliyor."

"Süreç provokasyona uğramaması için kapalı yürütülüyor"

Sürecin bilinmezliğinin, bir güvenlik politikası olarak tercih edildiğini belirten Çelenk, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bu sürecin bürokratik yönlü olması ve bir güvenlik süreci olarak ilerlemesi, belki de sürecin sağlıklılığı açısından ve provokasyona uğramaması için tercih edilen bir durum. Sırrı Süreyya Önder ve Yüksekdağ da aynı şekilde düşünüyor. Sanıyorum bu süreç 15 Şubat’ta netleşir. Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesinin yıl dönümünde, sürecin ne olduğunu daha rahat anlayabileceğiz diye düşünüyorum."

"Türkiye’nin haritasının değişmesi değil, etki alanının genişlemesi kastediliyor"

Ekopolitik Düşünce Merkezi Genel Koordinatörü, sürecin Türkiye'nin etki alanını genişletmeye yönelik bir adım olarak görüldüğünü belirterek  "Bu sürecin, Türkiye’nin haritasının değişmesi değil, etki alanı olarak büyümesi şeklinde ifade edildiği görülüyor. Avrupa Birliği’nin etki alanının genişlemesi gibi bir durum kastediliyor" değerlendirmesinde bulundu. 

Ayrıca Kürt seçmenin siyasi tercihleri konusunda şu vurguyu yaptı:

"Bir yandan kayyum politikaları açısından çok üzücü bir tablo var ama diğer yandan Erdoğan’ın partisinin, belki DEM Partisi’nden daha fazla Kürt seçmenin oyunu aldığı gerçeğini de görmek lazım. Ayrıca, diğer Kürt partisinin Cumhur İttifakı’nın ortağı olduğunu ve Bahçeli ile birlikte hareket ettiğini de göz önüne almak gerekiyor."

"Bu süreç, Ortadoğu’daki gelişmelerden bağımsız değil"

Sürecin, 7 Ekim’deki Hamas saldırısı ve Ortadoğu’daki gelişmelerle bağlantılı olduğunu savunan Tarık Çelenk, şu ifadeleri kullandı:

"Siyaset çok karmaşık ama bu sürecin 7 Ekim’deki Hamas saldırısından ve Ortadoğu’daki gelişmelerden bağımsız olmadığını düşünüyorum. 7 Ekim Hamas saldırısıyla birlikte Ortadoğu'da Hizbullah’ın tasfiye olduğu, Hamas’ın silahlı kanadının büyük ölçüde kırıldığı söylenebilir. Aynı şekilde, PKK’nın silahlı yönünün de tasfiye edilmesi, Hamas ve Hizbullah süreçlerine benzer bir parça olarak değerlendirilebilir. Burada görünen, örgütün tamamen silah bırakması ve Suriye’de ya da Kürdistan Bölgesi içinde aktif bir siyasi aktör olarak sivil alanda faaliyetlerini sürdürmesi yönünde bir plan olduğu."

"Bu süreci devlet bürokrasisi yürütüyor"

Çelenk, süreci yöneten aktörler açısından önceki dönemlerden farklı bir tablo olduğunu belirterek, devletin bürokratik mekanizmalarının süreci yönlendirdiğini söyledi:

"Şimdi burada birçok şey konuşulabilir ama şunu söylemek lazım: Devlet Bahçeli, devletin ya da güvenlik kanadının bir temsilcisi gibi, Erdoğan ise daha çok sivil alanın ve bir siyasi partinin lideri gibi duruyor. Bu bir devlet bürokrasisi süreci olduğu için Bahçeli’nin açıklamalarının mantığı var. Erdoğan’ın ise çözüm süreciyle birlikte daha önce oy kaybettiğini hatırlarsak, böyle bir tedirginliği olabilir."

Çelenk, sürece en çok karşı çıkan yapının şu anda devletle iç içe geçmiş bir yapı olduğuna dikkat çekerek, bunun sürecin gerçekleşmesi açısından olumlu bir faktör olabileceğini söyledi.

"İfade özgürlüğü daralsa da süreç daha net ilerliyor"

Önceki süreçle kıyaslandığında, günümüzde sürecin daha net ilerlediğini ifade eden Çelenk, şunları söyledi:

"Önceki süreçlerde Türkiye’de güvenlik kaygıları bugünkü kadar yüksek değildi, daha fazla ifade özgürlüğü ve kuvvetler ayrılığı vardı. Süreci yönetmek daha çok sivil topluma bırakılmıştı. Ama en büyük sorun, sürecin sonunda ortaya çıkacak fotoğrafın belirsizliğiydi. Örgüt, siyasi Kürt hareketi ve devlet bürokrasisi sürecin sonucunu farklı yorumluyordu. Kimileri tamamen silah bırakma sürecini anlıyordu ama süreç iyi yönetilemedi ve çok fazla provoke edildi."

"Öcalan, devlet ve muhataplarının pozisyonları net"

Bugünkü sürecin daha net bir çerçevede yürütüldüğünü ifade eden Çelenk, bu durumun avantaj sağlayabileceğini dile getirdi:

"Bu kez süreç sivil alandan bağımsız ilerliyor. Muhtemelen pazarlık süreçleri daha net yürütülüyor. O dönemde herkes süreci farklı algılıyordu ve bu kafa karışıklığı en büyük sorundu. Şimdi ise en azından devlet bürokrasisi ve ilgili muhatapların, başta Öcalan olmak üzere, pozisyonlarının daha net olduğunu düşünüyorum. Bu netlik, sürecin çözümü açısından avantaj sağlayabilir. İfade özgürlüğü konusunda bazı sıkıntılar olsa da en azından bu netlik, bürokratik aktörler ve muhataplar açısından sürece bir avantaj getirebilir."

"PKK terör listesinden çıkmak istiyor"

PKK’nin, uluslararası terör örgütleri listesinden çıkmak istediğini belirten Çelenk, sürecin silah bırakma yönünde ilerleyebileceğini ifade etti:

"PKK kendisini siyasi bir hedefi olan bir yapı olarak ifade ediyor ve terörü bu doğrultuda kullanıyor. PKK’nın üst yönetimi, dünyadaki terör örgütleri listesinden çıkmak istiyor. Örneğin HTS gibi, kendilerini bu listeden çıkarmaya çalışıyorlar. Dünyadaki terör örgütleri listesinden çıkmak isteyen bir yapı, Rojava bölgesinde de siyasal bir örgütlenme iddiasında bulunuyor. Silah bırakması bu bağlamda doğal bir süreç olacaktır."

Sürecin üçüncü taraf garantörler aracılığıyla ilerleyebileceğini söyleyen Çelenk, sürecin hem Türkiye hem de bölge için olumlu bir adım olabileceğini dile getirerek sözlerini şöyle tamamladı:

"Eğer bir örgüt, siyasal yapıya geçmek ve uluslararası terör örgütleri listesinden çıkmak istiyorsa, siyasi bir hedef seçmiş demektir. Bu durumda silah bırakması beklenir. Bu, hem Türkiye hem de bölge için hayırlı bir gelişme olacaktır diye düşünüyorum."

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli