TANAP Avrupa Bağlantısı Açılış Töreni düzenlendi

Haber Merkezi - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Edirne'nin İpsala ilçesinde Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) MS4 Ölçüm İstasyonu'ndaki TANAP Avrupa Bağlantısı Açılış Töreni'nde konuştu.

Her aşaması sabırla, dirayetle Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan'ın ortak gayretiyle 7,5 senelik uzun ve meşakkatli bir sürecin başarıyla taçlandırıldığını ifade eden Erdoğan, "Her şeyden önce TANAP, Azerbaycan, Gürcistan, Türkiye güzergâhından Avrupa'ya TAP (Trans Adriyatik Doğal Gaz Boru Hattı) hattına bağlanıyor, devamıyla da Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Arnavutluk, Sırbistan, Bosna Hersek güzergâhındaki ülkeler de buradan istifade ediyor. Bütün bu adımları atarken, bunun bir bölgesel proje olduğunu, bir barış projesi olduğunu da özellikle vurgulamam lazım" diye konuştu.

Erdoğan, Gürcistan üzerinden Anadolu'ya giriş yapılırken Gürcistan'ın gayretlerinin inkar edilemeyeceğine işaret ederek, şunları söyledi:

"Bu, bir dayanışma ve bu dayanışmanın adı da barış. Bu proje her şeyden önce ülkelerimiz arasındaki köklü dostluğun sembolüdür. TANAP bu aşamaya Türkiye ve Azerbaycan'ın karşılıklı güvene dayalı ilişkileri sayesinde gelebilmiştir. Projenin başarısında ayrıca üretici, transit ve tüketici ülkeler ile projede pay sahibi olan şirketler arasındaki uyum da kilit rol oynamıştır." 

TANAP'la ilgili ilk adımın Haziran 2012'de hükümetler arası ve ev sahibi hükümet anlaşmalarının İstanbul'da imzalanmasıyla atıldığını hatırlatan Erdoğan, şu bilgileri verdi:

"Şahdeniz 2 nihai yatırım kararı anlaşmasını ise 2013'ün Aralık ayında Bakü'de düzenlenen bir törenle neticelendirdik. Ardından 17 Mart 2015 tarihinde Kars'ta Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan Cumhurbaşkanları olarak TANAP'ın temel atma töreni gerçekleştirildi. Bu tarihten 3 yıl sonra ise 12 Haziran 2018'de dost ve kardeş ülkelerin de katılımıyla Eskişehir'de TANAP'ın açılış törenini yaptık. Haziran 2012'den bu yana geçen sürede TANAP projesinin hayata geçmesi için gerçekten büyük çaba sarf ettik. İçeride ve dışarıda özellikle atlattığımız onca badireye, bölgesel gerilime hatta sıcak çatışmalara varan istikrarsızlıklara rağmen TANAP'ı planlandığı şekilde ilerlettik."

Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in şahsi ilgisi, gerek Gürcistan makamlarının iş birlikleri gerekse projeye emek verenlerin gayretleriyle bugünkü aşamaya ulaşıldığını vurgulayarak, "Hep beraber verilen emeklerin boşa gitmediğini görüyoruz. 'Enerjinin İpek Yolu' olarak görülen bu muhteşem projenin belirlenen takvime, hedeflerimize ve taahhütlerimize uygun şekilde ülkelerimizle ilgili kısmını bugün itibarıyla tamamlamış oluyoruz. Bu projeyle sahip olduğumuz zenginlikleri kendi vatandaşlarımızın, onlarla birlikte tüm bölge halklarının, tüm insanlığın hizmetine sunma irademizi teyit ettik. Biz TANAP'la ülkemizin enerji ihtiyacını garanti altına almanın yanı sıra Avrupa'nın enerji arz güvenliğine de katkı yapmayı hedefledik" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TANAP'ın, Azerbaycan'dan Avrupa'ya uzanan 3 bin 500 kilometrelik enerji koridorunun en önemli parçası olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

 

"Bugün itibarıyla Azerbaycan'dan doğal gaz ülkemiz üzerinden 20 il, 67 ilçe ve 600 köyden geçerek artık Avrupa'nın kapısına, yani buraya ulaştı. TANAP'la 16 milyar metreküplük Azerbaycan doğal gazının Türkiye ve Avrupa'nın istifadesine sunulması hayalden çıkıp gerçeğe dönüşmüştür. 16 milyar metreküplük bu gaz miktarının 6 milyarını biz, 10 milyarını ise Avrupa ülkeleri kullanacak. Nitekim 18 Kasım 2019 itibarıyla TANAP üzerinden Türkiye'ye taşınan gaz miktarı 3,23 milyar metreküpe ulaştı. İlerleyen yıllarda TANAP'ın taşıma kapasitesini önce 24 milyar metreküp ardından 31 milyar metreküpe çıkarmayı planlıyoruz. Bundan sonra asıl sorumluluk sınırın öte tarafındaki komşularımıza düşüyor. Avrupa'ya gaz sevkinin başlaması için TAP'ın bir an önce tamamlanması gerekiyor. İnşallah TAP'ın da 2020 yılı içinde tamamlanmasını bekliyoruz."

"Gemilerimiz görevlerini yapıyorlar ve yapmaya da devam edecekler"

Özellikle içinde bulunulan bu coğrafyanın enerji kaynakları üzerine yaşanan yıkıcı rekabete bizzat sahne olduğunu vurgulayan Erdoğan, Orta Doğu'nun on yıllardır istikrarsızlıkla boğuşmasının arka planında bu mücadele olduğunu, bir damla petrolü insan kanından, insan hayatından daha değerli gören zihniyetin dünyaya barış ve huzur getiremediğini anlattı.

Yaşanan onca acıya, ölüme, yıkıma rağmen ne yazık ki bu anlayışın belli güçler tarafından devam ettirildiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Özellikle Doğu Akdeniz'de bulunan hidrokarbon kaynaklarının paylaşımı konusunda birileri hakça paylaşım yerine gerilimi körüklemeye çalışıyor. Adaletli paylaşım imkanı varken tehdit diline ve şantaj politikalarına başvuruluyor. Oysa hiç bir ülke uluslararası hukuktan üstün değildir. Emrivakilerle netice alınamayacağı artık idrak edilmelidir. 'Ben yaptım oldu.' mantığıyla kimse bir yere varamaz. Aba altından sopa göstererek hiçbir ülke bir başkasına haklarından sarfınazar ettiremez. Bilhassa Türkiye böyle bir zillete asla boyun eğemez. Ülkemiz ne kendi hukukunu ne de Kıbrıs Türkü'nün çıkarlarının çiğnenmesine izin verir. Doğu Akdeniz'de ne uzun deniz sınırlarına sahip bir ülkeyi dışlamak, ona rağmen projeler gerçekleştirmeye çalışmak zaten mümkün değildir. Şu an son teknolojiye sahip 2 sondaj gemimiz Fatih ve Yavuz ile 2 sismik araştırma gemimiz bölgede çalışmalarını sürdürüyor. Biz bunların bağırmalarıyla, çağırmalarıyla oradan bu gemilerimizi çekmeyiz. Orada görevlerini yapıyorlar ve yapmaya da devam edecekler."

Gemilerin ve mürettebatın güvenliğinin ise Deniz Kuvvetleri tarafından en üst düzeyde sağlandığını belirten Erdoğan, bu gemilerin yürüttüğü faaliyetlerin kısa sürede meyve vereceğine inandığını söyledi.

Erdoğan, Libya'ya bu konuda yapılan anlaşmanın parlamentoya geleceğini ve buradan geçmek suretiyle bu işin çok daha farklı bir konuma taşınacağını dile getirerek, "Şimdi Libya'yı tehdit etmeye başladılar. Bu anlaşma yapıldı. Bu anlaşmanın diğer ayakları da aynen uygulamaya girecek. Bizim sondajlarımızdan çatışma ve kan değil, barış ve refah fışkıracaktır. Bu inançla Doğu Akdeniz'deki tüm taraflara samimi bir çağrıda bulunmak istiyorum. Gelin enerjiyi bir çatışma aracı yerine iş birliği zeminine dönüştürelim. Diplomasinin imkanlarını kullanmak varken, bölgeye yeni bedeller ödetecek yollara tevessül etmeyin." diye konuştu.

 

 

 

"Türkiye enerji üreten ve tüketen ülkelerin tam kavşağında"

Recep Tayyip Erdoğan, artan nüfus ve büyüyen küresel ekonomi neticesinde enerjinin çok ciddi bir küresel mesele olarak ortaya çıktığını anlattı.

Dünya enerji haritasının değiştiğini, bu alanda yeni aktörlerin, projelerin ve iş birliği modellerinin ortaya çıktığını aktaran Erdoğan, enerji güvenliğinin sağlanmasında üretici transit ve tüketici ülkeler arasındaki etkin iş birliğinin önemli olduğuna inandığını ifade etti.

Türkiye'nin stratejik konumuyla enerji üreten ve tüketen ülkelerin tam kavşağında yer aldığına dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bugün yer kürede yer alan doğal gaz rezervlerinin yüzde 70'i, petrol rezervlerinin ise yüzde 60'ı komşularımızın topraklarında bulunuyor. Ayrıca ülkemiz Avrupa'nın 4'üncü, dünyanın 18'inci en büyük doğal gaz piyasası konumundadır. 2002 yılında 5 ilimizde doğal gaz varken, bugün 81 ilimizin tamamına doğal gaz arzı sağladık. 2019 yılı Ağustos sonu rakamlarıyla 144 bin kilometreyi aşan bir doğal gaz dağıtım şebekesine çıktık. Ülke nüfusumuzun yüzde 81'ine yani 66,5 milyon insanımıza doğal gazı ulaştırdık. 2018 yılı doğal gaz talebimiz ise 49,3 milyar metreküpü buldu. Doğal gaz depolama kapasitemizi 4 milyar metreküpten 11 milyar metreküpe çıkarmayı planlıyoruz. 2 yüzer gaz depolama ve gazlaştırma gemisini hizmete sunduk. İnşallah bunlara bir yenisini daha ekleyeceğiz. Toplamda 5,4 milyar metreküplük kapasiteye sahip Tuz Gölü Doğalgaz Depolama Tesisi'nin son bölümünün temelini bu sene attık. Bu kısmın 2023'te devreye girmesiyle tuz yapılarında dünyanın en büyük depolama tesisine sahip olacağız."

Erdoğan, bütün bu rakamların, istatistiklerin Türkiye'ye sağladığı imkanların yanı sıra çok ciddi bir sorumluluk da yüklediğine işaret ederek, "Nitekim bugüne kadar bu mesuliyetimizin bilinciyle hareket ettik. Karşılaştığımız birçok çifte standarda rağmen diyalogdan, diplomasiden, uluslararası hukuktan asla taviz vermedik. Rekabet yerine iş birliğinin, gerilim yerine müzakerenin, kavga yerine meselelerimizi konuşarak çözmenin peşinde olduk. Bize bir adım atana, biz koşarak gittik. Bugün de yarın da aynı hüsnüniyetle hareket etmeye devam edeceğiz. Ne haklarımızdan vazgeçeceğiz ne Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hakkını yedireceğiz ne de hakkımız olmayana el uzatacağız. Adalet, istikrar ve bölgesel iş birliği için gayret göstermeyi sürdüreceğiz." diye konuştu.

"TANAP ülkemizin barışçıl vizyonunun en somut nişanesidir." diyen Erdoğan, dünya gündeminin ticaret savaşlarıyla, terörle, sokak olaylarıyla, istikrarsızlıkla meşgul olduğu bir dönemde Avrupa ile Asya'yı TANAP'la bir kez daha birbirine bağladıklarını, buradan bölgeleriyle beraber tüm dünyaya iş birliği ve ortaklık mesajları verdiklerini, Türkiye'yi üç kıtanın enerji ve ticaret merkezine dönüştürme yolunda yeni bir adım daha attıklarını söyledi.

 

Erdoğan, TANAP'ın Avrupa bağlantısında emeği geçenlere ve katılımcılara teşekkür etti.

İlham Aliyev'in sergilediği liderliği unutmayacağını dile getiren Erdoğan, projeye hayat veren Gürcistan'a minnettarlığını ifade etti.

İleride kazan-kazan temelinde yeni projelere imza atacaklarına inandığını vurgulayan Erdoğan, sözlerini, "Yaşasın Azerbaycan-Türkiye kardeşliği" diyerek tamamladı.