TÜRKİYE BASIN ÖZETİ – 30 Ağustos Çarşamba

Yeni Şafak: 6 vermediler 50 geldi

FETÖ'den temizlenen Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda oluşan F-16 eğitmeni pilot ihtiyacına KHK ile çare bulundu. ABD ve Pakistan’dan pilot desteği gelmeyince görevden ayrılmış pilotlara geri dönüş zorunluluğu getirildi. 50 eğitmen pilot göreve dönüyor.

FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin öncü kuvvetini oluşturan Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda (HKK) ihraçlarla birlikte başgösteren F-16 eğitmeni pilot ihtiyacına çare bulundu. HKK’da, darbe girişimi sonrası yaşanan ihraçlarla pilot sıkıntısı baş gösterdi. Bunun üzerine gönüllü dönüş için Kanun Hükmünde Kararname (KHK) hazırlandı ve temel eğitim pilotu ihtiyacı gönüllü dönen pilotlarla karşılandı. Son bir yıl içinde gönüllü dönen pilotların üçü de F-16 pilotuydu. Gönüllü dönen eğitmen pilotlarla Hava gücünün temel eğitimleri büyük ölçüde tamamlandı.

15 Temmuz sonrası Harp Akademileri ve askeri okullar kapatılarak öğrenciler karşılığı sivil okullara yerleştirilince, Çiğli’de uçuş okulundaki öğrencilerin eğitimleri de hızlandırıldı. 180 genç pilot adayı gönüllü dönen pilotlarca eğitime alındı. Bu eğitimlerin ardından da bu öğrencilerin F-16 uyum eğitimlerine başlamaları gerekiyordu. Ancak bu kez F-16 intibak eğitimleri için ihtiyaç baş gösterdi.

Star: Merkel’in derdi başka

'Almanya’nın Erdoğan’ı hedef alan açıklamalarının arka planında Türkiye’yi Avrupa’nın enerji devi haline getirecek projelerden duyulan rahatsızlık olduğu ortaya çıktı. Almanya'nın Kuzey Akım 2 projesi ve onun finansörleri Avusturya ve Hollanda'nın eş zamanlı düşmanlığının da arkasında Türkiye'nin alternatif projeleri olduğu ortaya çıktı.'

Almanya liderliğindeki Fransa, Avusturya ve Hollanda’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye düşmanlığının gerçek nedenleri belli olmaya başladı. Alman Dışişleri Bakanlığı’nın Kasım 2016 tarihli raporu Berlin’in Türkiye nefretinin nedenini gözler önüne serdi: Avrupa’ya gelen enerji üzerinde kontrol ile onun getireceği ekonomik ve siyasi güç!..

Türkiye’nin Erdoğan liderliğinde 15 yılda hızla bölgesel gücün ötesine geçmeye başlaması, 3’üncü Havaalanı’nın Alman ekonomisine olumsuz etkisi, Çin’in trilyon dolarlık  ‘Kuşak ve Yol Projesi’nin Türkiye’yi Avrupa’nın lider ülkelerinden biri haline getirecek olması, Berlin’de alarm zillerini çaldırdı. 

Alman Dışişleri’nin 2016 raporuna göre, Türkiye, Ukrayna, Polonya’yı bypass ederek Baltık Denizi’nin altından  doğrudan Rusya’dan Almanya’ya uzanan Kuzey Akım 2 Projesi’nin hayata geçirilmesi halinde Berlin’i tüm Avrupa’nın doğalgaz merkezi haline getirecek.  Alman Kuzey Akımı 2’nin önündeki en büyük engelinse başta Türk Akımı doğalgaz boru hattı olmak üzere Azerbeycan, Türkmenistan, İran, İsrail, Katar ve Irak ile yürüttüğü projelerle Türkiye’nin oluşturduğu kaydediliyor. Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi ve Enerji Ekonomisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu Berlin’in Alman Dışişleri raporundan sonra Türkiye’ye karşı harekete geçtiğini belirterek şunları söyledi: “Rapordan hemen sonra Alman Ekonomi ve Enerji Bakanı’nın görev yeri değiştirilerek Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturdu. Bu değişimle birlikte, Almanya’nın dış politikasında enerji odaklı dönem ağırlık kazandı.” Araştırmanın ardından Almanya cephesinde “Ya biz ya da Türkiye Avrupa’nın doğalgaz arz güvenliğinde merkez ülke olacak” anlayışının hızla yayıldığına vurgu yapan Prof. Kumbaroğlu, şöyle devam etti: “Bu durum, çıkar çatışmasını da beraberinde getirdi. Türkiye coğrafi konumu dolayısıyla Almanya’dan çok daha üstün konumda çünkü kaynak çeşitliliği sağlıyor. Türk Akımı Projesi üzerinden Avrupa’ya gidecek gaz İkinci Kuzey Akım Projesi üzerinden gidecek gazın hacim olarak üçte birinden daha az. Türkiye, aradaki farkı başta Hazar ve Doğu Akdeniz olmak üzere Avrupa’ya satılacak Azerbaycan ve İsrail gazı sayesinde kapatarak kaynak çeşitliliği sağlıyor. Kaynak çeşitliliği hem rekabetçi bir piyasa oluşumunda hem de arz güvenliğinde AB lehine önemli bir farklılık yaratıyor ve bu durum Türkiye’yi Almanya’ya karşı avantajlı pozisyona getiriyor. Bu durumda da Türkiye’nin coğrafi avantajı Almanya’nın İkinci Kuzey Akım Projesi için büyük tehdit oluşturuyor. Türkiye-Almanya gerginliğinde bu durumun önemli bir rolü var.”

Akşam: Adaleti ararken kendilerini şaşırdılar!

Kılıçdaroğlu önce FETÖ-HDP ittifakıyla kol kola İstanbul’a yürüdü sonra da Çanakkale’de skandallar zincirine imza atarak kurultay düzenledi.

Sözde adalet için yollara düşen CHP’lilerin son durağı Çanakkale’deki adalet kurultayı oldu. Tutuklu vekilleri Enis Berberoğlu için yollara düşen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, FETÖ ve HDP ile kirli ittifak yaptı. Skandalların birbirini izlediği bu güzergahta son nokta sözde kurultay için Gelibolu oldu. Önce içki skandalı, ardından FETÖ’cü Adil Öksüz üzerinden hükümete atılan iftiralar, CHP’yi kendi başkanlarının bile adını yazamayan bir parti konumuna getirdi. İşte o adım adım skandallar zinciri:

Adalet Kurultayı adı altında onbinlerce şehidin kanıyla sulanan Çanakkale'de toplanan CHP'liler ilk günden büyük bir rezalete imza attı. CHP'liler şehitlerin yattığı mekanda sabaha kadar içki içip göbek attı. Şehitlikte alkol alan kişilerin dışarıdan algı operasyonu için sızdığını iddia eden CHP yönetimi ilk gün 'tiyatro' açıklaması yaptı. Ancak yapılan araştırmada alkol alıp göbek atanların CHP üyesi oldukları belirlenince bu kez de '3 kişi kamptan uzaklaştırıldı' açıklaması ile yetindiler.

Cumhuriyet: Kurtuluşa doğru

Bugün Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasını sağlayan Kurtuluş Savaşı’nı taçlandıran Büyük Taarruz’un 95. yıldönümü. 95 yıl önce bugün, 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar Meydan Savaşı’nda işgal ordularına son ve kesin darbe vuruldu. 26 Ağustos’ta başlayan Büyük Taarruz’u zafere ulaştıran bu savaşın hemen ardından Başkomutan Mustafa Kemal, tarihi emri verdi: Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!.

Havanın yağmurlu ve ortalığın sisle kaplı olduğu o gün, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa harekâtı idare etmek üzere önce 1. Ordu Karargâhı’na gitti. Yunan kuvvetlerinin özellikle Çal doğrultusunda son derece düzensiz ve tam bir panik içinde çekilmekte olduğu görülüyordu. Sabah 06.30’da 23. Tümen Kumandanı’nın 1. Kolordu Kumandanı’na yazdığı raporda düşman askerlerinin yapılan seri taarruz sonucunda ovaya dağıldıkları belirtilerek “atlı subayların kaçması ve otomobillerin karmakarışık olması, velhasıl bozgun manzarasının sizin temaşa buyurmamanızdan müteessirim” denilmekteydi.

General Trikopis’in son umudu, dağınık halde çekilen birliklerinin toparlanmasında idi. Bu amaçla 30 Ağustos gece yarısı 01.00’de Çalköy’e geldi. Buradaki birliklerinin bozgundan arta kalan askerlerden ibaret kaldığını gördü. Bu durumda Dumlupınar’a gidemeyeceğini anlayan Trikopis, Çalköy hattını bir müddet tutarak Banaz’a çekilme kararı aldı. Banaz’da General Franko’nun birlikleriyle buluşabileceğini umuyordu. Eldeki mevziler akşama kadar tutulabilirse gece çekilmeye başlanabilirdi. Nitekim Yunan birliklerinin akşama doğru bütün ağırlıklarını ortada tutan dört taraf savunma düzenini almışlardı. Ancak akşam olduğunda Türk taarruzu daha da şiddetlenmeye başlamıştı.

Birgün: Akademide ‘partili rektörlük’ dönem

Partili Cumhurbaşkanlığı’ndan sonra akademi de ‘partili rektör’ dönemine geçti. Rektörler içinde AKP seçimlerine müdahale eden de var, yakasına AKP rozeti takan da

Rektörlük seçimlerini geçen yıl ortadan kaldırmak isteyen, ancak muhalefetin tepkisi sonucunda önergeyi geri çeken AKP, üniversiteleri liyakatten yoksun yandaş isimlere teslim ediyor. Birçok üniversitenin rektörü, aleni bir şekilde AKP propagandası yapıyor. YÖK Kanuna göre, öğretim üyelerinin siyasi partilere üye olmasının önünde bir engel bulunmuyor. Ancak siyasi partilere üye olan öğretim üyeleri üniversitelerin yetkili kurullarında yer alamıyor. Bu sebeple AKP’li rektörler, YÖK Kanunu’nun açıkça ihlal ediyor. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından atanan ‘AKP’li rektörler’i derledik.

‘Partili rektör’lerin son örneği sosyal medyada önceki gün yapılan bir tartışmada kendini gösterdi. Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bir dönem ‘stratejik danışmanlığı’nı üstlenen yazar Atılgan Bayar ile Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin arasında ‘Konya’ tartışması yaşandı. Sosyal medyada yürütülen tartışma, Bayar’ın “AK Parti Konya’yı kaybediyor. Pelikan kına yaksın” paylaşımıyla başladı. Söz konusu paylaşımı alıntılayan Rektör Şahin, “Abartmayın, Konya bir yere gitmez” dedi. Bunun üzerine Bayar’ın “Garanti mi veriyorsunuz?” diye sordu. Rektör Şahin ise şu yanıtı verdi: “Konya durduğu yerde durur, Reisine ve ideallerine her zaman bağlıdır. Gerisi tamamen boş laflardır.”