HDP’nin ‘kayyım atanan belediyelerde yolsuzluklara ilişkin önergesi’ reddedildi

Haber Merkezi – HDP’nin, kayyım atanan belediyelerde yaşanan tahribatlar, yolsuzluklar ve usulsüzlüklerden dolayı oluşan kamu zararının tespit edilmesi ve buna karşı önleyici tedbirlerin alınması amacıyla Meclis Araştırması talep eden önergesi Meclis’te reddedildi.

TBMM Genel Kurulunda gündem dışı konuşmaların ardından partilerin grup önerileri ele alındı.

İYİ Parti’nin "gıda enflasyonu ve tarımsal üretim" ve CHP’nin "Üniversitede öğretim üyelerine ödenen ücretler" ile ilgili araştırma önergelerinin bugün ele alınması önerileri kabul edilmedi.

HDP’nin önergesi görüşüldü

Oturumda, HDP Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç tarafından hazırlanan ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere kayyım atanan 48 belediyede yaşanan ve Sayıştay raporlarına yansıyan tahribatlar, yolsuzluklar ve usulsüzlüklerden dolayı oluşan kamu zararının tespit edilmesi ve bu tür durumları önleyici tedbirlerin alınması amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasını talep eden önerisi de görüşüldü.

HDP grubu adına söz hakkı alan Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer, konuşmasına AK Parti ve MHP tarafından Meclis’e sunulan seçim kanunu değişikliğiyle ilgili konuya değindi.

HDP'li Taşçıer: Belediyelere atanan kayyumlar eliyle demokrasiye ket vurulmaktadır”

Taşçıer, “Yeni seçim kanunu, Kürtlere, Kürtlerin seçtiği belediyelere hukuk dışı uygulamaları devam mı ettirecek yoksa adil, eşitlikçi, hukukun üstünlüğüne dayalı bir seçim kanunu mu gündeme gelecek ya da oluşturulacak?” diye sordu.

İmam Taçıer, şöyle devam etti:

“Çünkü Diyarbakır Bağlar ilçesinde 2019 seçimlerinde yüzde 71 oy alan Zeyyat Ceylan'a başkanlık sıfatı verilememiş, yüzde 20 civarı oy alan 2'nci sıradaki AKP'li şahsa başkanlık verilmiş -o kadar hukuksuzlukların olduğu bir seçimle idare ediliyoruz- aynı zamanda, Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi'nin ‘Türkiye'nin kayyum politikası demokrasiye aykırıdır.’ diyen raporuna iktidar, muhalefet ve ana muhalefet aleyhte oy vermiştir. HDP'li belediyelere atanan kayyumlar eliyle, halkın seçimlerde temsil için seçtiği kişiler yok sayılmakta ve sandık demokrasisine ket vurulmaktadır. 31 Mart seçimlerinden bir gün sonra yani 1 Nisanda, 2019'da seçilmiş belediyelerde daha yeni seçilmiş Selçuk Mızraklı burada vekilken, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği günün ikinci günü valiler tarafından İçişleri Bakanlığına yazılar yazılmış: ‘Mutlaka bunu görevden alın, yerine kayyum atayın.’ diye. Söz konusu belediyelerde, kayyum atanan belediyelerde tahribatlar, yolsuzluklar, usulsüzlükler... Ve her biri birer yıkım merkezi hâline dönüşmüştür.”

Yolsuzlukların ve usulsüzlüklerin yaşandığı belediyelerden birin de Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi olduğunu belirten Taşçıer, “19 Ağustos 2019'da Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine kayyum olarak atanan Hasan Basri Güzeloğlu şimdi merkeze çekilmiştir ve belediyenin bütün imkânlarını yandaşlara peşkeş çekmiştir. Hasan Basri Güzeloğlu 10 Haziranda Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle alındıktan sonra, onların uygulamaları zaman içinde kamuoyuna yansımıştır” dedi.

Taşçıer, “Kamu İhale Kanunu'nun deprem, sel gibi olağanüstü hâllerde mağduriyetlerin önlenmesi amacıyla öngörülen 21/b pazarlık usulü kullanılarak maliyeti 324 bin TL olan 12 dekoratif şehir aydınlatmasına 2 reklam şirketinin davet edildiği ihalede ihalenin 1 milyon 210 bin TL'ye verildiği sabittir. Yine, kayyum yönetimindeki Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi coronavirüs tedbirleri kapsamında sağlık kuruluşları dâhil sahte dezenfektan dağıtmıştır” diye ekledi.

Kayyumun Amedspor’la ilgili yaptırımlarına da değinen HDP’li vekil, “Kentin takımı olan Amedspor kadın futbolcularına tahsis edilen servis aracına da el koymuştur. Yine, Diyarbakır'da milyonlarca para harcanarak kavşaklara dikilen, iklim koşullarına uygun olmayan palmiye ağaçlarının da kuruduğunu görüyoruz” dedi.

“Kürtçe tabela ve eğitim de kaldırıldı”

İmam Taşçıer, belediyelerde yaşanan yolsuzlukları ise şu şekilde sıraladı:

“Yine, peyzaj çalışmalarında 4 milyon 412 bin TL'ye dikilen heykeller şehirde hem alay konusu olmuş hem de çok büyük tepki çekmiştir.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine atanan bürokratları belediyeden 2-3 maaş aldıkları, maaşlarının 12 bin lira ile 26 bin 500 lira arasında olduğu görülmüştür.

Yine, Diyarbakır kayyumu kentte işi yapacak onlarca şirket olmasına rağmen maliyeti 628 bin lira olan hizmet alımı işlerini Diyarbakır dışından, Bolu ve Kocaeli'den getirilen şirketlere vermiştir. Yine, kent dışında ihale vermeye devam edilmiş, 555 bin lira olan 2 ihale Konya ve Ankara merkezli şirketlere verilmiştir.

Karaloğlu, Diyarbakır surlarının tanıtım filmini Belediyenin öz kaynaklarıyla, sıfır maliyetle hazırlayabilecek durumdayken 400 bin TL'ye ihale etmiştir.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Kayapınar'da bulunan Sipan Caddesi'nin ismini AKP Milletvekili Abdülkadir Aksu'nun ismiyle değiştirmiştir.

2014 yılında faaliyete geçirilen ve çocuklara tüm eğitimleri Kürtçe ve lehçelerinde veren Bağlar ilçesindeki kreşin tabelası kayyum tarafından indirildi. Büyükşehir Belediyesi kayyumu ‘Zarokistan’ tabelasını "Bağcılar Kreş ve Gündüz Bakımevi" olarak değiştirdi, Kürtçe eğitimi de kaldırdı.

Yine, Kızıltepe'de Mehmet Sincar anısına yapılan parkın adını değiştirdi. Yine, Bismil'de Vedat Aydın adına yapılan parkın ismini ‘Millet Bahçesi’ olarak değiştirdi.”

İmam Taşçıer, “Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinde ve diğer kayyum atanan belediyelerde yaşanılan tahribatların, yolsuzlukların ve usulsüzlüklerin etkin bir şekilde araştırılması için Meclis araştırması açılmasını talep ediyoruz” diye belirtti.

CHP’li Bingöl: Kayyım anayasa, demokrasi ve insan haklarına aykırıdır

CHP grubu adına söz alan Ankara Milletvekili Tekin Bingöl de, belediyelere kayyım atanmasının anayasa, demokrasi ve insan haklarına aykırı olduğunu söyledi.

Tekin Bingöl, “Mardin’e bir kayyum atadılar, Mardin’deki kayyum da yine o kadar önemli işler yaptı ki belediyeyi 1 milyar 180 milyon lira zarara uğratarak görevden alındı. Hani bunlar sizin güvendiğiniz bürokratlardı? Hani bunlar namuslu işler yapacaklardı? Görevden alındı ama başka bir şey yapıldı, bu kadar usulsüzlüğe imza atan bir kayyum, mülkiye müfettişi olarak atandı. Ya, böyle bir şey olabilir mi? Yolsuzluğu, usulsüzlüğü kayıtlara geçen birisi müfettiş olarak atıyor. Ne yapacak müfettiş? Belediyeleri ve diğer kurumları o büyük anlayışıyla denetleyecek” dedi.

“Kayyum, Anayasa’ya aykırıdır, Belediye Kanunu’na aykırıdır, demokrasiye, insan haklarına aykırıdır, hepsinden de önemlisi vicdana aykırıdır” diyen Bingöl, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu iktidar sonlandığında 3 temel anlayışla anılacak: Birincisi, torba yasa iktidarı; ikincisi, kayyum iktidarı; üçüncüsü de kanun hükmünde kararname iktidarı. Anayasa’ya ve kanunlara aykırı olan kayyumu hayata geçirmek için 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle bütün bu yasalar baypas edildi ve belediyelere haksız bir şekilde, izansız bir şekilde kayyumlar atandı ama burada önemli olan başka bir şey var: Kayyum atanırken adaletsizce bir yaklaşım sergilendi. Cumhurbaşkanı daha seçimler öncesinde çıktı, çok rahat bir şekilde ‘Biz kayyumları tayin ederek yolumuza devam edeceğiz.’ dedi. Bu, demokrasiyi, insan haklarını ve “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” algısını, anlayışını tamamen reddeden, sadece kendi çıkarlarını düşünen bir anlayıştır ve Cumhurbaşkanı bunu çok net bir şekilde ifade etmiştir.

Kayyumlar atandı ama nasıl atandı? Atanan kayyumların hemen arkasından birçok yolsuzluk ve usulsüzlüklere dem vuran açıklamalar geldi. Bir bakalım, Diyarbakır Belediye Başkanı Doktor Selçuk ömrünü Diyarbakır’daki yurttaşlara şifa dağıtarak geçirdi. Terörist değildi, hiçbir şekilde böyle bir anlayışla yargılanmadı ama gelin görün ki Belediye Başkanı olduktan sonra birden bire terörist oldu. Terörist olduğu için değil, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesini 2’nci kez, 3’üncü kez, 4’üncü kez kaybettikleri için, onun nefreti ve öfkesiyle, Kürtlere duyulan o öfkeyle o belediyelere kayyum atandı. Fakat kayyumlar diğer atanmışlar gibi hemen gelir gelmez saltanata ve şatafata düşkünlüklerini ortaya koydular.”

CHP’li Bingöl, “Doktor Selçuk belediyeye gitti, makam odasını gördü, hayretler içerisinde kamuoyuyla paylaştı: ‘Sakın ha, bu belediye binası, bu makam odası benim elimle yapılmış değil; kayyumun yaptığı bir düzenleme ve saltanat ile şatafatın göstergesi.’ Ama o kayyum başka neler yaptı? Belediyeyi müthiş bir şekilde zarara uğrattı. Belediyenin 2018 yılındaki gelirinin yüzde 43’ünün karşılığı yok, kayıp” dedi.

AK Parti’li Şeker: Kayyımlar dağa değil, halka hizmet ediyor

AK Parti Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker de, HDP’nin vermiş olduğu araştırma önergesi üzerine AK Parti Grubu adına söz aldı.

HDP’nin araştırma önergesindeki yolsuzluk verilerinin “gerçek dışı ve karalamaya yönelik temelsiz iftiralardan oluştuğunu” savunan Şeker,  “ Başkan Vekilleri döneminde ve şu anda Diyarbakır Belediyesi’nde yapılan bütün ihaleler kamuoyu önünde belediyelerin ‘web’ sayfasında, diğer sosyal platformlarda canlı yayınlanarak yapılmaktadır. İhaleler elektronik ortamda tüm isteklilerin teklif vermesine uygun bir şekilde de yapılmaktadır. Diyarbakırlı firmalar, diğer şehirlere nasıl gidip ihalelere girip iş alabiliyorsa diğer şehirlerdeki müteahhitler de Diyarbakır'a gidip iş alabilirler. Benim kendi seçim bölgemde -hatırladığım kadarıyla- en az 4 tane Diyarbakırlı firma Büyükşehir Belediyemize ve diğer kurumlara iş yapmaktadır” dedi.

“Belediye bürokratlarının belediyeden 2-3 maaş aldıkları iddiası var, tamamıyla gerçek dışıdır” diyen Şeker, “Mevcut 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre böyle bir şey olması mümkün değildir ancak bütün büyükşehir belediyelerinde ve şirketi olan bütün belediyelerde üst düzey yöneticiler başkanla birlikte 7/24 saat esasına göre görev yaptığı için mevcut verilen maaşın yetersiz olması nedeniyle belediyelerin şirketlerinde yönetim kurulu üyesi olarak bulunurlar ve oradan da huzur hakkı alırlar. Bu geçmişte de öyleydi bugün de böyle, geçmişte HDP'li belediyede de aynı şekilde ödemeler yapılmıştı” ifadelerini kullandı.

İlyas Şeker sözlerini şöyle sürdürdü:

Değerli milletvekilleri, aslında bu araştırma önergesi başkan vekilleri yönetimindeki belediyelerin dağa değil şehre yani halka hizmet ettikleri için bir rahatsızlık neticesidir. Terör bertaraf edilince şehirlere yapılan hizmetler bütün görkemiyle gün yüzüne çıkıyor, huzur iklimi bölgenin üzerinde bir rahmet bulutu gibi bereket getiriyor.

Kadim şehrimiz Diyarbakır'da son dört yılda tarımdan sanayiye, ulaşımdan haberleşmeye, eğitimden sağlık ve sosyal hizmetlere ve diğer alanlarda toplam 79,4 milyar TL tutarında 2.450 proje gerçekleştirildi. 2017 yılında bütçeden 10,8 milyar TL yatırıma ayrılırken 2020 yılında 26,2 milyar TL ayrıldı. Gerçekleştirilen bazı projeleri anlatacak olursam, Lojistik Köy Projesi, kentin elli yıllık çöp sorununu çözecek olan entegre katı atık öğütümü, sosyal destek projeleri, altyapı-üstyapı projeleri, üniversiteye giden öğrencilere destek projeleri, spor okulları, bilgi evleri, akademi liseleri, millet kıraathaneleri, Güçlü Kadınlar Güçlü Yarınlar Aile Okulu, Anne-Baba Mektebi gibi birçok proje yapıldı. Başkan Vekili yönetimindeki Büyükşehir Belediyemiz hizmet etti ve etmeye de devam ediyor. Bu hizmetler neticesinde artık millet huzur içerisinde; gençler, çocuklar, kadınlar dağa kaçırılmıyor, eğitim görüyorlar; Diyarbakır'a ve Kocaeli'ye hizmet yapmaya devam ediyorlar.”

AK Partili vekil, “HDP'li belediye yönetimindeki 2015 yılı bütçesinde yatırımın sadece yüzde 25'i harcanırken başkan vekilleri döneminde, 2022'de bütçenin yüzde 52'si yatırımlara harcanıyor. Başkan vekilleri döneminde yıllara göre yatırımlar sürekli yukarı yönlü ivmeyle artmaktadır çünkü belediyenin bütçesi artık dağa değil, millete, halka, şehre hizmet olarak sunulmaktadır diyor, hizmet veren başkan vekillerinin de hepsini tebrik ediyor, Meclisi saygıyla selamlıyorum” dedi.

HDP’li Beştaş: Usulsüzlükleri İçişleri Bakanlığı söylüyor

Daha sonra söz alan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş da “Ne kadar büyük yolsuzluklar, hırsızlıklar yapıldığını, sadece Diyarbakır halkı olarak siz değil, mülkiye müfettişleri de belgeleriyle ortaya çıkardı” dedi.

Buna bri örnek veren Beştaş, “Müfettiş raporlarında 2017-2018 yılları arasında 5,5 milyon TL'lik usulsüzlük ve yolsuzluk ispatlıdır. Sadece biz demiyoruz, İçişleri Bakanlığı’nız söylüyor hem de sizin İçişleri Bakanlığı’nız. Şimdi, burada biz önergemizde tane tane yazmışız, kayyumun yolsuzluklarını, hırsızlıklarını yazmışız. Geldiniz, başka ildeki şirketlere verildiğine takıldınız. Bolu ve Kocaeli merkezli şirketlere ihale verilmiş. Başka nereye verilmiş? Konya ve Ankara merkezli şirketlere ihale verilmiş. Öyle bir düşmanlık ki... Diyarbakırlı iş insanlarına da düşmansınız, yeter ki Kürt olsun, yeter ki Diyarbakırlı olsun. Siz Vedat Aydın'ın ismini değiştirdiniz ya, Vedat Aydın'ın ismini değiştirerek düşmanlığınızı bir kere daha ispat ettiniz” ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından oylamaya sunulan teklif, çoğunluğun oyu ile kabul edlmedi.