Kani Torun: (Rojava’ya) Operasyon tamamen iç kamuoyuna yönelik
Ankara (Rûdaw) - Gelecek Partisi Genel Sekreteri Kani Torun, Suriye ile ilişkilerin geliştirilmesi konusunda Rusya’nın Türkiye’ye baskı uyguladığını belirterek, çok uzun olmayan bir vadede üst düzey bir görüşme beklediğini söyledi. Rojava’ya yönelik kara operasyonu açıklamalarının “tamamen iç kamuoyuna yönelik” olduğunu ifade eden Torun, “Suriye rejimi ile ilişkileri geliştirmenin bir amacı da rejimin Rojava’yı kontrol etmesini sağlamak” dedi.
Taksim İstiklal Caddesi’nde 13 Kasım Pazar günü gerçekleştirilen ve 6 kişinin hayatını kaybettiği, 81 kişinin de yaralandığı bombalı saldırıdan Halk Savunma Birlikleri’ni (YPG) sorumlu tutan Türkiye, 20 Kasım günü Rojava’ya yönelik havadan ve karadan bombardıman başlattı.
Daha sonra bir biri ardına Rojava’ya yönelik kara operasyonu yapılacağı yönünde açıklamalar geldi. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “en uygun vakitte” operasyon yapılacağını söyledi.
Öte yandan Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi arasında geçtiğimiz Temmuz ayında Tahran’da yapılan zirvenin ardından “Erdoğan ile Suriye devlet Başkanı Beşar Esad görüşebilir” şeklinde ortaya atılan iddialar daha somut açıklamalarla gündemdeki yerini koruyor.
Erdoğan, “siyasette küslük olmaz” diyerek diyerek Mısır’la olduğu gibi Suriye hükümeti ile de ilişkilerin normale dönebileceğinin sinyallerini verdi.
Gelecek Partisi Genel Sekreteri Kani Torun, Ankara-Şam hattında yaşananlar ve olası bir kara operasyonu hakkında Rûdaw Ankara Temsilcisi Şevket Herki’ye konuştu.
“Suriye ile ilişkilerin geliştirilmesi konusunda Rusya’nın baskısı var”
Torun, Şam yönetimi ile ilişkilerin yeniden düzeltilmesi konusunun seçim politikaları ile bağlantılı olduğuna dikkat çekerek “İktidarın seçimi kazanmak gibi bir mecburiyeti var. Biliyorsunuz kendilerini mecbur ettiler. Çünkü yaptıkları yüzünden seçimi seçimi kaybederlerse kendi açılarından durumun çok kötü olacağını düşünüyorlar. Ve seçimi kazanmak için de veremeyecekleri taviz yok. Son zamanlarda özellikle Körfez’deki gelişmeler, Suudi Arabistan’la olan ilişkilerdeki düzelme, İsrail ile ilişkilerde düzelme, Mısır’la ilişkiler, dolayısıyla hem dışarıdaki ilişkileri düzeltmek hem de bir miktar para girişimini arttırmak. Çünkü burada ekonomik olarak yanlış politikalar yüzünden son derece sıkışmış durumdalar” yorumunu yaptı.
“Suriye ile olan ilişkilerin geliştirilmesi konusunda Rusya’nın baskısı var” diyen Torun, “Türkiye’nin şu anda en büyük finansörü ve dış ticaret açığını finanse eden yer de Rusya. Dolayısıyla burada bu baskıya dayanamayıp birincisi Suriye’de cumhurbaşkanı nezdinde görüşme olabilir. Daha doğrusu Türkiye Cumhurbaşkanı bu konuda çok istekli görünüyor. Karşı taraf daha az istekli görünüyor ve sık sık işgal ettiğiniz topraklardan geri çekilin gibi laflar ediyorlar” dedi.
“Çok uzun olmayan bir vadede üst düzey bir görüşme bekliyorum”
Torun, Türkiye’de artık toplumun genelinde bir mülteci karşıtlığının geliştiğini hatırlatarak, “Burada en büyük mülteci grubu Suriyeliler olduğu için Suriyelilerin geri gönderilmesi gibi bir şey var. İktidar bu propagandaya dayanamadığı için ve seçimde bunu kullanabilmek için bir kısmını en azından göndermek istiyor. Bunun yolunu da Suriye rejimi ile işbirliği yapmakta görüyor. O açıdan ben çok uzun olmayan bir vadede üst düzey bir görüşme bekliyorum” ifadelerini kullandı.
“Esed’e tamamen mecbur kalarak hiçbir Suriyeliyi geri gönderemeyiz”
Suriyelilerin geri gönderilmesi konusunda muhalefetin de farklı görüşleri olduğunu belirten Kani Torun, ancak mülteciler konusunda bir ortak çalışma yapıldığı bilgisini verdi.
Mültecilerin onurlu bir şekilde geri gönderilmesi için görüşmelerin yapılması konusunda muhalefet partilerinin görüşlerini dile getirdiğini belirten Torun, şu değerlendirmede bulundu:
“Biz burada Gelecek Partisi olarak şunu diyoruz; birincisi Esed’le şu anda tamamen mecbur kalarak ve taviz vererek yaptığınız görüşmeyle hiçbir Suriyeliyi Suriye’ye geri gönderemeyiz. Çünkü insanlar korkuyorlar, gücünü pekiştirmiş ve Türkiye’ye diz çöktürmüş bir Esed bir tane mülteciyi bile almayacak. Bunun örneğini Ürdün ve Lübnan’daki mültecilerde gördük. Ürdün ve Lübnan’ın Suriye ile ilişkileri gayet iyi, rejimle ilişkileri iyi ama asla mültecileri geri gönderemiyorlar. Yani ‘Esed’le el sıkışırız hepsini göndeririz.’ Böyle bir dünya yok. Herkes gerçekleri kabul etsin.
Burada Esed’i mecbur edecek şeyler yapmak lazım. Nedir? Aralık 2015’te çıkan Birleşmiş Milletlerin 2245 sayılı karaları var ki bu kararı Rusya veto etmedi, BM Güvenlik Konseyi’nin kararı. Bu karara göre bir geçiş hükümetinin kurulması ve mültecilerin BM gözetiminde ve koruması altında geri gönderilmesi. Bu olursa insanlar can güvenliğinin sağlanacağı garantisi ile geri dönebilir. Bunun yapılabilmesi için de Türkiye’nin yalnızca Rusya ile değil, ABD ile de iyi ilişkiler geliştirmesi ve beş daimi üyenin yani ABD, İngiltere, Rusya, Fransa ve Çin’in desteği gerekiyor. Bu konuda ABD olan ilişkilerin geliştirilmesi, yine Fransa, İngiltere ve Çin’in de desteğini sağlayarak burada mültecilerin güvenli dönüşünü ortaya çıkaracak yeni bir diplomatik girişim başlatılmalı. Burada Esed’in bir diplomatik baskıyla karşılaşıp bunun sonucunda gelen mültecilere can güvenliği sağlanmalı.
Aksi taktirde sadece ‘git’ demekle olmaz, biliyorsunuz Türkiye’nin imza attığı uluslararası sözleşmeler var, insanları göz göre göre ölüme gönderemezsiniz. Bu şekilde göndermek mümkün değil. Onun şartlarını hazırlayıp o şekilde göndermek Türkiye’nin daha çok menfaatine. Çünkü bu insanlar özellikle Türkiye’de uzun bir süre kalmış olanlar Türkiye ile Suriye arasında uzun vadede bir köprü vazifesi görecekler. Bunların bir kısmı Türkçe öğrendi, gönül bağları oluştu, zor durumlarda Türkiye sahip çıktığı için uzun vadede Suriye için de Türkiye için de bir değer olacak. Ama doğru düzgün politikalarla gönderilmeleri gerekiyor.”
“(Rojava’ya operasyon) Suriye’de herhangi bir şeyi düzeltme gibi bir durum yok”
“Gündemde karadan bir operasyon söylentisi var. Cumhurbaşkanı Erdoğan sık sık her an operasyon yapacaklarını söylüyor. Şam ile görüşme talepleri ile bu olası operasyon arasında bir bağlantı var mı? Türkiye böyle bir operasyondan önce Şam ile ilişkilerini geliştirmek istiyor olabilir mi?” sorusuna Torun, “Olabilir yalnız operasyon olayı tamamen iç kamuoyuna yönelik bir şey. Yani Türkiye’deki kitleleri, bir şekilde PKK karşısında muhafazakar ve milliyetçi oyları konsolide etme amacını güdüyor. Dolayısıyla tamamen iç politikaya yönelik bir şey. Yani Suriye’de herhangi bir şeyi düzeltme gibi bir durum yok. Üç-beş yere bomba atacaklar, bir miktar içeri girebilirler ancak bu dediğim gibi propaganda amaçlı olacak” ifadelerini kullandı.
Rojava’ya yönelik uzun erimli ve bütün Rojava bölgesini kapsayan bir operasyon beklemediğini vurgulayan Torun, “Bu Türkiye’nin uluslararası ilişkileri açısından da zor. İkincisi karşılaşacağı direnç göz önüne alındığında böyle bir maliyeti içeride de karşılaması mümkün değil. Ekonomik olarak da Türkiye bu büyüklükte bir operasyon için hazır değil. Bence olursa küçük çaplı göz boyama türünde bir operasyon bekliyorum. Orada çok da ileriye gidebilecekleri kanaatinde değilim. Ama Suriye rejimi ile ilişkileri geliştirmenin bir amacı da rejimin Rojava’yı kontrol etmesini sağlamak. Yani Suriye rejimini buna teşvik ediyor Türkiye. Türkiye’nin şu anki yönetiminin bölgeye bakış açısı bence sakat. Çünkü bölgedeki yerel halkları biliyorsunuz Rojava’da sadece Kürtler yok, Araplar ve Türkmenler de var, o bölgeyi tekrar rejimin eline vermek Türkiye’ye bir şey kazandırmayacak” şeklinde konuştu.