Haber Merkezi - BM raportörleri, Gezi Parkı eylemlerini finanse ettiği iddiasıyla 2017 yılında tutuklanan iş insanı Osman Kavala’nın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) tahliye kararına rağmen halen cezaevinde tutulması nedeniyle Türkiye’ye yazı yazarak, AİHM kararlarına uyulması çağrısında bulundu.
Birleşmiş Milletler (BM) raportörleri, 21 Eylül 2022'de iş insanı Osman Kavala'nın tutukluluğu ve ilgili yargı süreçlerine ilişkin Türkiye hükümetine ilettikleri yazıyı 25 Kasım'da kamuoyu ile paylaştı.
Bianet’in haberine göre yazı, kamuoyu ile paylaşılmadan 60 gün boyunca gizli tutulmuş ve hükümete yanıt vermek için zaman verilmiş.
Türkiye hükümetinin 10 Kasım'da 21 Eylül tarihli yazıya yanıt verdiğini, fakat yazıda bahsi geçen iddialara değinmediğini kaydeden raportörler, 21 Eylül'de gönderilen yazıdaki iddia ve endişeleri kamuoyuyla paylaştı.
“Karar kesindir, derhal yürürlüğe girer”
Raportörlerin 25 Kasım tarihli yazılı açıklamasına göre, hükümete 21 Eylül'de gönderilen yazıda şu bilgi ve endişeler dile getirilmişti:
"11 Temmuz 2022'de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye'nin davaya ilişkin önceki karara uyma yükümlülüğünü yerine getirmediğine, dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 46. maddesinin 1. fıkrasını ihlal ettiğine karar verdi. Mahkeme'nin 63 yıllık tarihinde ikinci kez bir ülke, AİHM'in bağlayıcı bir kararını uygulamadığı için ihlal davası ile karşı karşıya. Karar kesindir, derhal yürürlüğe girer ve Kavala'nın hukuka aykırı mahkumiyetine karşı temyiz başvurusunu inceleyen Yargıtay da dahil olmak üzere Türkiye ve Türkiye'nin tüm mahkemeleri için bağlayıcıdır.
“Davanın yerel mahkemelerde görülmeye devam etmesinden endişe duyuyoruz”
Yazıda, Avrupa'daki en yüksek insan hakları mahkemesinin durumu hakkında iki kere yasal olarak bağlayıcı karar verdiği Osman Kavala'nın açık bir şekilde adaletten mahrum edilmesi konusunda oldukça endişeli olduğumuzu dile getirdik. AİHM kararına ve [Avrupa Konseyi Bakanlar Konseyi'nin] başlattığı ihlal prosedürüne rağmen Osman Kavala davasının yerel mahkemelerde görülmeye devam etmesinden derin endişe duyuyoruz.
Bu tür eylemler, Türkiye'nin Mahkeme'nin yargı yetkisi altındaki yükümlülüklerine aykırı olacaktır ve Türkiye'deki insan hakları savunucuları ile ülkede işlendiği iddia edilen insan hakları ihlalleri karşısında adalet arayan kişiler için geniş kapsamlı sonuçları olabilir.
Türkiye'nin karara uymayı reddetmesi, AİHM'in güvenilirliğine ve koruyup desteklemeye çalıştığı devredilemez insan haklarına da doğrudan bir saldırı gibi görünüyor. Sonuç olarak, Türkiye'nin ülke içinde insan haklarını koruyup desteklemeye ve adalete ulaşmak için yollar sağlamaya bağlılığı bağlamında bu karara uymamasının daha geniş anlamı konusunda endişeliyiz.
“Kavala'nın özgürlüğünü sağlama sürecini başlatmaya çağırıyoruz”
Dahası, bu davanın Türkiye'de kendisini ifade etmeyi, barışçıl bir şekilde gösteri yapmayı, bir araya gelip kamusal ve siyasi hayata katılmayı dileyen bireyler üzerinde caydırıcı etkisi olmasından derinden endişeliyiz. Hükümetinizi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararına ve meşruiyetine saygı göstermeye ve yaklaşık beş yıldır keyfi bir biçimde tutuklu bulunan Kavala'nın özgürlüğünü sağlama sürecini başlatmaya çağırıyoruz."
Türkiye cevap verdi
BM raportörleri, Türkiye'nin 10 Kasım'da bu yazıya verdiği yanıtı da paylaştı.
Türkiye Cumhuriyeti Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği’nin verdiği yanıtta, BM İnsan Hakları Savunucuları Özel Raportörü Mary Lawlor'un Osman Kavala'nın durumuna ilişkin 31 Ekim'de yaptığı açıklamayı eleştirdi. Türkiye, bu açıklamanın hükümetin yanıtı beklenmeden "aceleyle yapılmış bir basın açıklaması" olduğunu söyledi.
Söz konusu basın açıklamasının Türkiye hükümetine "yanıt verme fırsatı vermeden" yapıldığını kaydeden hükümet, ilgili BM kararlarına atıfla, bu durumun aynı zamanda "objektiflik, tarafsızlık, seçici olmama, karşılıklı yapıcı diyalog ve işbirliği ilkelerine uymadığını" söyledi.
BM İnsan Hakları Savunucuları Özel Raportörü'nün "hükümetin gözlemlerini dinlemeden tek taraflı bir şekilde karara vardığını" belirten hükümet, "böyle bir yaklaşımın yapıcı bir diyalog ve insan haklarının korunması için yararlı olmayacağı" değerlendirmesini paylaştı.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın