AK Partili vekil Ekinci: Kürt meselesinde Erdoğan’ın işaret edilmesi iyi niyet göstergesidir
İstanbul (Rûdaw) - AK Parti İstanbul Milletvekili Azmi Ekinci, son dönemde Kürt siyasetçilerin Kürt sorununun çözümünde Erdoğan’ı işaret eden açıklamalarını “güzel” ve “iyi niyet göstergesi” olarak nitelendirdi. Ekinci, “Ancak bir Kürt olarak söylüyorum: Bu süreçten sonra çözüm sürecine benzer bir yaklaşım olmaz. AK Parti bir deneyim yaşadı, bir delikten iki kez ısırılmak tarzından bir hataya düşmesi doğru değil” dedi.
Rûdaw TV yayınına katılan Azmi Ekinci, “İstanbul'u alan Türkiye'yi alır” şeklinde sloganın yanlış olduğunu belirterek, “2023’te İstanbul’u CHP aldığı halde biz tekrar Türkiye'yi almış olduk. Dolayısıyla bu slogan veya bu teorinin yanlışlığı da ortaya çıkmış oldu” dedi.
“Bu sefer İstanbul'u alacağımızı düşünüyorum”
İstanbul seçimlerine ilişkin konuşan Ekinci, “Bu sefer İstanbul'u alacağımızı düşünüyorum. Sebebi malum, herkesin bildiği, gördüğü yaşadığı bir 5 yıl geçti. Aslında İstanbul için bu 5 yıl kayıp demektir. Öncesinde AK Parti'nin İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı yaptığı dönemlerde İstanbul bir payitaht haline gelmişti” diye konuştu.
Ekinci, “Ben İstanbul'un çok eski dönemlerini hatırlayan birisiyim. İstanbul'a üniversiteyi kazanarak geldim. 1987-88 yıllarında Malatya'dan İstanbul'a geldiğimde ilk karşılaştığım şey Haliç’in kokusu oldu. O kokuyu yedi sene boyunca çektik. 1994 yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmasıyla yeni bir dönem ve süreç başladı. Şu anki İstanbul'un inşası, AK Parti belediyeciliğinin başlattığı ve getirdiği sonuçtur. Son 5 yıl içinde ise bu çalışmalar, hizmetler ve yatırımlar aksamış, durmuş ve temeli atılan projelerin bile temeline hafriyat dökülerek kapatılmıştır. Bu durumu vatandaşlarımız da görüyor. Bu sefer İnşallah kendi gelecekleri ve çocuklarının geleceği için İstanbul'un geleceği için siyasi ve ideolojik düşünceleri bir kenara bırakarak, kendilerine yatırım yapacaklarına inanıyoruz ve İstanbul'un tekrar muradına, Murat Kurum'a kavuşacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Şu anda yapılan anketlerin CHP adayı Ekrem İmamoğlu ile Cumhur İttifakı adayı Murat Kurum’u baş başa gösterdiklerini hatırlatan Azmi Ekinci, “Ama son zamanlarda anketlerin seçim sonuçlarını doğru bir şekilde vermediğini görüyoruz. Sosyolojide değişmiş durumda, vatandaşlar kendi oylarının gerçek rengini yansıtmıyor ve anketçilerin sorduğu sorulara gerçek cevapları vermiyorlar. Dolayısıyla seçim sonuçları ile anket sonuçları arasında farklar oluşuyor. 2023'te cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimi yapıldı ve yine anketçiler gerçeği tam olarak tespit edemediler. Burada da baş başa gelen bir durum var ama ben siyasetten gelen bir kardeşiniz olarak, sahada Murat Kurum'un ağırlıklı olduğunu görüyor ve onun kazanacağına inanıyorum” sözlerini sarf etti.
Cumhur İttfakı’nın 2019'dan daha fazla belediye kazanacağını belirten Ekinci, “İstanbul'da bizim 24 tane belediyemiz var, AK Parti olarak. Yine Cumhur İttifakı'nın birleşimi olarak MHP'nin de bir belediyesi var, toplamda 25 belediye. Bu seçimlerde 28-29'a kadar çıkacağını düşünüyorum” dedi.
“AK Parti belediyelerinde Kürtlere ötekileştirme veya haksızlık yapılmadı”
Bu seçimde Kürt seçmenin tavrını değerlendiren Ekinci, şu ifadeleri kullandı:
“İstanbul'da Kürt seçmeni oldukça fazla. Hatta Türkiye'nin en büyük Kürt kenti olarak sorulduğunda İstanbul akla gelir. Yaklaşık 3, 3.5 milyon civarında bir seçmeni var, nüfus olarak ise 5 milyon civarında. AK Parti döneminde İstanbul'daki Kürt seçmeni hiçbir ötekileştirmeye veya ayrımcılığa uğramaksızın, bilakis bütün AK Parti belediyelerini kendi evleri gibi gördüler, öyle de karşılandılar. Ben de bir Kürt olarak İstanbul'da siyaset yapan birisi olarak buna şahit oldum ve bundan dolayı da zaten AK Parti içerisinde siyaset yapıyorum. Şimdiye kadar hiçbir AK Parti belediyesinde Kürtlere yönelik en küçük bir ötekileştirme veya haksızlık yapılmamıştır.
Türkiye'de kurumlarda Kürtçe tercüman getirme yasası AK Parti döneminde getirildi. Dolayısıyla, şu anda gerek mahkemelerde Kürtçe tercüman hakkı, aynı zamanda bir takım Sağlık Bakanlığı ve başka bir takım kurumlarda da bir tercüman hizmeti verilmektedir. Bu daha da yaygınlaşabilir, AK Parti için bu sorun değildir. Hem düşünce olarak, hem insanî yaklaşım olarak, hem de İslami yaklaşım olarak AK Parti'nin duruşu 22 yıldır hep böyle olmuştur ve böyle de olmaya devam edecektir.”
“Bu süreçten sonra çözüm sürecine benzer bir yaklaşım olmaz”
Kürt meselesinin çözümünde merkezin “Türkiye Büyük Millet Meclisi” olduğunu vurgulayan AK Partili vekil, “AK Parti'nin her seçim geldiğinde DEM Parti’yle veya önceki HDP'yle alakalı bir takım çözüm sürecine benzer adımların atılması konusunu bir takım kişiler gündeme getiriyor. Ancak şunu söylemeliyim, bunu bir Kürt olarak söylüyorum: Bu süreçten sonra çözüm sürecine benzer bir yaklaşım olmaz. AK Parti bir deneyim yaşadı, bir delikten iki kez ısırılmak tarzından bir hataya düşmesi doğru değil” dedi.
Selahattin Demirtaş, Leyla Zana ve Ahmet Türk gibi Kürt siyasetçilerin çözüm konusunda Erdoğan’ı işaret eden açıklamalarına da değinen Azmi Ekinci şöyle devam etti:
“Ancak bu meseleyle alakalı bir takım çözümler getirilmesi konusunda da şunu biliyorum ki, bu meseleyi çözecek olan yine AK Parti'dir. Hatta Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsı bu konuda son derece önemlidir. Bu anlamda DEM Parti içerisinde, HDP içerisinde o gelenek içerisinde siyaset yapmış bir takım kişiler de Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsına olan güveni zaman zaman tekrar ediyorlar. Bunlar güzel şeylerdir, iyi niyet göstergesidir. Sayın Cumhurbaşkanımıza güvenmeleri de güzel bir şeydir. Ancak o kişilerin yapmış olduğu açıklamadan sonra DEM Parti içerisinde ve başka mahfillerde o kişilerle alakalı bir takım eleştirilerin geldiğini de görüyoruz, duyuyoruz. Bu da DEM Parti’nin homojen bir yapı olmadığına, içerisinde bir takım başka görüş ve fikirlerin uzantılarının olduğuna, kendi içlerinde bir takım çatışmalar yaşadıklarına sadece Kürt meselesi denilen şeyi siyasi amaçlarına alet olarak kullandıklarına bir Kürt olarak şahidim ve bunu buradan da tekrar etmiş olayım.
Sayın Cumhurbaşkanımız her Diyarbakır'a gittiğinde mutlaka Kürtlere yönelik AK Parti'nin duruşunu, kendisinin yaklaşımını ifade eden cümleler kullanmıştır. 2022 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız için Diyarbakır'da yapılan bir programda kendisi aynen şunları söylemişti: "2005 yılında Diyarbakır'a geldiğimde ne konuştuysam, konuştuğumun arkasındayım ve siz sorun, HDP temsilcilerine acaba çözüm sürecini kim bitirdi?' Bu sorunun cevabı henüz gelmiş değil, bizim tarafımızdan malum. Biz biliyoruz kimin bitirdiğini, kimlerin baskısıyla bitirildiğini, içerden ve dışardan kimlerin bu süreci provokasyon etmeye çalıştıklarını ve Sayın Cumhurbaşkanımızı bu yolda bıraktıklarını biliyoruz. Bunları adres adres biliyoruz.”
“Kandil'in amacı Kürt meselesi değil”
Türkiye'de Kürt meselesinin ortadan kaldırılmasından rahatsız olan kesimler olduğunu ve bunların “dış güçlerin Türkiye’deki uzantıları olduğunu” belirten Ekinci, “En başında, bu süreci bozan Kandil'dir. Kandil net bir şekilde Öcalan'ın Diyarbakır Meydanı'nda okunan mektubunu ortada bıraktı ve Öcalan'ın da sözlerinin yerde kalmasına sebep oldu. Bunu da ‘içerde olan birisinin, esir olan birisinin dediğiyle hareket edilmez’ cümlesiyle gerekçelendirdi. Halbuki Kandil'in amacı Kürt meselesi değil, başka küresel bir takım güçlerin Orta Doğu'daki taşeronluğunu yapmaktır” diye konuştu.