Haber Merkezi - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bizim siyasette yumuşama, normalleşme çabamız aslında muhalefeti normalleştirme çabasıdır. Sıkılı yumrukları açacak olan muhalefettir, normalleşmesi gereken muhalefettir” sözlerine cevap verdi.
CHP Lideri Özel, “Muhalefeti belli bir şekle sokmak için normalleşme tanımı yapmak olsa olsa ittifak ortağının gönlünü yapmaya yönelik kurulmuş bir cümledir. ‘Normalleşelim, muhalefet etmeyin’ diyorlarsa biz orada yokuz. ‘Yumruğunuzu yeniden sıkacak mısınız’ diyorlarsa biz orada da yokuz. El sıkışmaya, selamlaşmaya, müzakereye de devam mücadeleye de devam. Millet bizden bunu bekliyor” dedi.
CHP Genel Başkanı Özel, partisinin genel merkezinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Özel, Erdoğan’ın partisinin grup toplantısındaki, “Bizim siyasette yumuşama, normalleşme çabamız aslında muhalefeti normalleştirme çabasıdır. Sıkılı yumrukları açacak olan muhalefettir, normalleşmesi gereken muhalefettir” ifadelerini şöyle değerlendirdi:
“Normal bir açıklama olmamış. Bu açıklamanın da normalleşmeye ihtiyacı var. El sıkışmak için tek el yetmez, iki tane el gerekir. Biliyoruz ki geçmişte yumruklar sıkılıydı. Ve 31 Mart akşamı, milletimiz bize birinci parti olmayı teveccüh ettiğinde, seçimlerden CHP’yi 47 yıl sonra birinci parti olarak çıkardığında ilk açıklamamızda şunu söyledik, ‘Kibre katılmayacağız. Birinci parti olmanın verdiği sorumlulukları yerine getireceğiz.’ Ve ilk bayramda Sayın Erdoğan'ı aradım. O görüşmemizde randevu talep ettim. İlk ziyareti gerçekleştirdim ve yıllar sonra el sıkışma imkanı oldu. Daha önce Anıtkabir'de el sıkışmayan, cenaze törenlerinde ana muhalefet partisi lideriyle selamlaşmayan bir çizgiden bugün geldiğimiz çizgi son derece olumludur. Bu işin bir tarafı ve bir sahibi yoktur. Ne benim ne tek başına Sayın Erdoğan'dır.
“Demokrasi demokrasi olmaktan çıkar”
Muhalefeti belli bir şekle sokmak için normalleşme tanımı yapmak olsa olsa ittifak ortağının gönlünü yapmaya yönelik kurulmuş bir cümledir. Bu konuda da Sayın Erdoğan'ı anlıyorum. Bugün bazı gazetelerde kendisinin bir değerlendirmesini okuduk; ‘Özgür Bey'in kullandığı bir ifade bizi incitti’ gibi. Oradaki o ifadenin kullanılmasına sebep, Sayın Bahçeli'nin bize grup toplantısında normalleşmeden duyduğu rahatsızlık sonucunda, Erdoğan ile ittifakı bozup bizim Erdoğan ile ittifak yapmamızı teklif etmesi üzerine Bahçeli'ye verdiğim bir cevaptı. Ve o günden sonra Sayın Erdoğan, Sayın Bahçeli ile olan ilişkileri onarmak için kullanıyor. Bunu anlayışla karşılıyorum. Ancak bu memleketin normalleşmeden anladığı iktidarıyla, muhalefetiyle, birbiriyle diyalog kurabilen, sorunları konuşabilen, tartışabilen, birbirini ikna etmese de birbirine düşman gözüyle bakmayan ama mücadeleyi de eksik bırakmayan bir anlayışı takdir ediyor millet. Muhalefet muhalefet olmaktan çıktıktan sonra demokrasi demokrasi olmaktan çıkar.
“Makamının hak ettiği saygıyı göstermeye devam edeceğiz”
İşte bugün daha asgari ücrete zam yapmayacaklarını açıkladılar. Asgari ücrete zam yapmayacak bir iktidarla artık bu alanda yapılacak bir müzakere kalmadıysa yapılacak iş mücadeledir. 30 Haziran günü Kocaeli'de yapılacak olan büyük emek mitinginde, iktidara bu asgari ücrete zam yapmama noktasındaki tavrının cevabını vermek üzere sokaklarda, meydanlarda olacağız. Biz milletten muhalefet partisi olarak yetki ve sorumluluk aldık. Bizim MHP’den bir farkımız şu: Biz sandıkta muhalefet edeceğiz diye, bu anlayışa karşıyız diye oy toplayıp araya bir daha sandık girmeden 180 derece taraf değiştirecek bir anlayış bizde yok. Bizden bunu bekleyen varsa boşuna beklemesin. Ama biz milletten kavga etmek için, seçilmiş Cumhurbaşkanı'na hakaret etmek için ya da siyasi muhataplarımızla sadece itişip kakışmak için de yetki almadık. Siyasetin gereği olgunluk içinde, nezaket içinde, her bir lidere, bize ne kadar kötü sözler söyleseler de, onlara oy veren seçmenlerine saygımızdan makamının hak ettiği saygıyı göstermeye devam edeceğiz.
“Müzakereye de devam mücadeleye de devam”
Ama milletin verdiği muhalefet sorumluluğundan bir adım geri atarsak zaten millet bize hakkını helal etmez. Halkın bizden beklediği onun hakkını savunmaktır. Ben Erdoğan'ın memleketinde unuttuğu çay üreticisinin de Trakya'daki, Adana'daki, Osmaniye'deki, Konya'daki buğday üreticisinin de Ordu'daki fındık üreticisinin de Manisa'daki üzüm üreticisinin de Antalya'daki güney sahillerimizdeki narenciye üreticisinin de sorununu dile getirmek, onun için mücadele etmek, gün geldiğinde önlerine düşmek, meydanlara çıkmak benim görevimdir. Bizim üslubumuzda kavga, hakaret, iftira yok ama bizim siyasetimiz en dirençli ve en etkili siyasettir. Bunu görmeye devam edecekler. ‘Normalleşelim, muhalefet etmeyin’ diyorlarsa biz orada yokuz. ‘Yumruğunuzu yeniden sıkacak mısınız’ diyorlarsa biz orada da yokuz. El sıkışmaya, selamlaşmaya, müzakereye de devam mücadeleye de devam. Millet bizden bunu bekliyor.”
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın