Haber Merkezi – Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ın da yargılandığı "Kobani olayları" veya "6-8 Ekim olayları" olarak bilinen, 2014'te yaşanan protesto ve şiddet olaylarıyla ilgili davanın görülmesine bugün başlanıyor.
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek davanın ilk duruşması, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki duruşma salonunda yapılacak.
Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da davanın sanıkları arasında yer alıyor.
Kobani olayları?
Rojava'nın Kobani kenti Urfa'nın Suruç ilçesine komşudur. Suriye idari sınırlarına göre Halep Vilayeti'ne bağlı olan kentin kontrolü, 2011'de Suriye'de iç savaşın başlamasından kısa süre sonra Kürt güçlerinin kontrolüne geçti.
Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü, Eylül 2014'te Kobani'ye karşı bir harekât başlattı. Türkiye'de bu dönemde, kamuoyunda "çözüm süreci" olarak bilinen Kürt açılımı süreci devam ediyordu.
Ekim 2014’te IŞİD, Kobani'de ilerlemeye devam ediyordu. Bu süreçte, Türkiye'nin farklı kentlerinde "Kobani'ye destek" eylemleri başladı.
HDP yetkilileri krizin başından itibaren Türk yetkilerle çeşitli görüşmelerde bulundu.
HDP'lilerin en önemli taleplerinden biri, Rojava’daki diğer bölgeler ve Kürdistan Bölgesi üzerinden gelecek askeri yardımın ulaşması için Türkiye toprakları üzerinden Kobani'ye bir koridor açılmasıydı.
6 Ekim'de HDP Genel Merkezi, Kobani'yle ilgili olarak Twitter üzerinden paylaştığı bir mesajla sokak protestosu çağrısı yaptı. Bunun ardından bir çok kentte kitlesel sokak eylemleri başladı.
Bu arada Batılı ülkelerin Kobani'ye hava operasyonu da gündemdeydi ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Ekim'de Antep'te yaptığı konuşmada, Batılı ülkelere seslenerek IŞİD'e karşı mücadelenin havadan bombardımanla çözülemeyeceğini söyledi.
Erdoğan, "Yerde, kara harekâtı ifa edenlerle işbirliği kurulmadıkça hava harekatıyla bu iş bitmez. İşte aylar geçti, herhangi bir netice yok. Şu anda Ayn-el Arab da, diğer adıyla Kobani de, buyurun, düştü düşüyor" dedi.
Erdoğan’ın bu açıklaması da HDP'den tepki gördü. 8 Ekim'e gelindiğinde gösterilerde şiddet olayları arttı.
Olaylarda hem güvenlik güçleriyle göstericiler hem de bazı yerlerde göstericilerle onlara karşı çıkanlar arasında çatışmalar yaşandı.
Güvenlik güçlerinin yer yer gerçek mermi de kullanarak müdahale ettiği; göstericilerin ise taş, sopa, molotof kokteyli ve havai fişek kullandığı bildirildi.
Bazı kentlerde eylemcilerle Hür Dava Partisi (HÜDA-PAR) yanlıları arasında çatışmalar yaşandığı ifade edildi.
HDP'li Demirtaş, 9 Ekim'de Diyarbakır'da bir basın açıklaması yaptı ve protestoları savunurken şiddet olaylarını eleştirdi, bunların durması çağrısını yaptı ve tutuklu PKK lideri Abdullah Öcalan'ın da kendilerine ulaşan mektubunda bunu belirttiğini söyledi.
9 Ekim'de olaylar sona erdi.
Yetkililere göre 35 il ve 96 ilçede yaşanan olaylarda 37 kişi yaşamını yitirdi, 326'sı güvenlik görevlisi 761 kişi de yaralandı.
Olaylarda 197 okulun yakıldığı, 269 kamu binasının tahrip edildiği, 1731 ev ve işyerinin yağmalandığı ve 1230 aracın da zarar gördüğü duyuruldu.
İktidar, ilerleyen yıllarda ölümlerle ilgili olarak sokak eylemi çağrısı yapan HDP'yi suçlayacaktı.
Kobani davası ne zaman, nasıl açıldı?
Birçok uzmana göre "çözüm süreci" 6-8 Ekim olaylarında yara aldı. Bununla birlikte süreç devam etti.
Türkiye, 20 Ekim 2014'te Peşmerge güçlerinin Rojava’daki güçlere destek olmak amacıyla Türkiye üzerinden Kobani'ye geçmesine izin verdi.
28 Şubat 2015'te HDP heyeti ile hükümet yetkililer, Dolmabahçe Başbakanlık ofisinde yaptıkları görüşmenin ardından kamuoyuyla 10 maddelik bir deklarasyon paylaştı.
Ancak 2015 yaz aylarında süreç sona erecekti. Kobani olaylarıyla ilgili ilk soruşturma 2014 yılında başlatıldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, olaylarla ilgili soruşturması kapsamında 2 Ekim'de 17 HDP'li siyasetçi tutuklandı.
Tutuklananlar arasında, o dönem gözaltına alındıktan sonra görevinden istifa eden eski Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen de vardı.
Savcılık, 30 Aralık 2020 tarihinde bir iddianame hazırladı. İddianame, 7 Ocak 2021'de Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Demirtaş'ın yargılanması süreciyle ilgili neler biliniyor?
Selahattin Demirtaş hakkında, çeşitli tarihlerdeki farklı konuşmalarıyla ilgili 122 adet fezleke hazırlandı, bunlardan 31'i bir ana dava dosyasında toplandı ve Demirtaş bu dosya kapsamında, 4 Kasım 2016 tarihinde tutuklandı.
Demirtaş'ın konuşmalarıyla ilgili çeşitli suçlamalarla açılan çeşitli davaların bir kısmı düştü veya beraatle sonuçlandı; bir kısmı ise birleştirildi ve halen devam ediyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 20 Kasım 2018'de Demirtaş'ın siyasi nedenlerle tutuklu olduğuna karar verdi ve kendisinin derhal serbest bırakılması gerektiğini açıkladı.
Bir gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, "AİHM'nin kararı bizi bağlamaz" açıklamasını yaptı.
7 Aralık 2018'de ise ana dava dışında Demirtaş'a bir konuşması nedeniyle verilen 4 yıl 8 aylık hapis cezası, İstanbul'daki bir mahkeme tarafından onanarak kesinleşti.
Demirtaş, ana dava dosyasından tutukluyken bu dosyadan ise hükümlü hale geldi.
AİHM kararı, tarafların itirazı üzerine AİHM Büyük Dairesi'ne taşındı ve Büyük Daire 18 Eylül 2019 tarihinde Strazburg'da duruşma yapmaya karar verdi.
2 Eylül 2019'da, Ankara'da, ana davanın görüldüğü duruşmada, Demirtaş hakkında tahliye kararı verildi.
Strazburg'da, 18 Eylül'de, duruşmadaki Türkiye tarafı, Demirtaş'ın "bir başka suçtan hükümlü olduğunu" savundu.
Bunun üzerine avukatları, Demirtaş'ın hükümlü olarak cezaevinde bulunduğu bu aşamada, tutuklu kaldığı sürenin, hükümlü olduğu ceza süresinden mahsup edilmesi için başvuru yaptı.
20 Eylül 2019 tarihinde Demirtaş, Kobani olaylarıyla ilgili soruşturma dosyasından tutuklandı.
Bu dönemde mahsup talebi kabul edildi, Demirtaş'ın hükümlülüğü ortadan kalktı ve tahliye edildi ancak bu kez Kobani soruşturması nedeniyle tutuklanmış olduğu için cezaevinde kalmaya devam etti.
Bu arada AİHM, Demirtaş hakkında 20 Eylül 2019'da verilen ikinci tutukluluk kararıyla ilgili Türkiye'den savunma istedi.
Demirtaş dışında kimler yargılanıyor?
"Kobani davas" kapsamında 108 kişi yargılanıyor. Bu kişilerden 28'i bugün tutuklu.
Yargılananlar arasında, HDP'nin eski eş genel başkanlarından, şu anda Kandıra F Tipi Cezaevi'nden cezaevinde bulunan Figen Yüksekdağ da bulunuyor.
Duruşmaya; Demirtaş ve Yüksekdağ'ın, tutuklu bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılması bekleniyor.
Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder, Ayhan Bilgen, Ayla Akat Ata gibi siyasetçiler de yargılananlar arasında.
Yine sanıklar arasında Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi'nden emekli Prof. Dr. Beyza Üstün de yer alıyor.
İddianamede yargılananlar arasında ayrıca, Murat Karayılan ve Cemil Bayık gibi KCK yöneticileri ile PYD sözcüsü Salih Müslim de bulunuyor.
Davada 2 bin 676 kişi ve kurum ise müşteki olarak bulunuyor.
İddianamede neler var?
Dava dosyası 3 bin 530 sayfalık bir iddianame ile 324 klasör delil ve eklerinden oluşuyor.
Yargılananların 29 ayrı suçlamayla 38'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 19 bin 680'er yıl hapsi isteniyor.
"Adam öldürme", "yağma", "kamu görevlisini silahla yaralama", "bayrak yakma", "devletin birliğini, ülkenin bütünlüğünü bozma" yöneltilen suçlamalardan bazıları.
Halkların Demokratik Partisi bugün görülecek duruşmayla ilgili "6-8 Ekim Gerçekleri" isminde bir Twitter hesabı açarak yaşanan olaylarla ilgili bilgileri paylaşacağını duyurdu.
Yargılamanın günlerce sürmesi bekleniyor.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın