İhsan Eliaçık’tan Efrin ve Fetih Suresi yorumu

 

İstanbul (Rûdaw( - İlahiyatçı ve yazar İhsan Eliaçık, Türkiye’nin “Zeytin Dalı Harekatı” adı altında Efrin’e başlattığı operasyona yönelik, camilerde “Fetih Suresi’nin” okutulmasının yanlış olduğunu söyledi.

 

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK), Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte 20 Ocak’ta “Zeytin Dalı Hakeratı” adı altında Rojava’nın Efrin kentine operasyon başlattı.

 

Türkiye Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, 20 Ocak’ta “Zeytin Dalı Harekatı’nın” zaferle sonuçlanması amacıyla tüm camilerde yatsı ve sabah namazı sonrası Fetih Suresi’nin okunacağını ve dua edileceğini açıklamıştı. Açıklamanın ardından ülke genelindeki 90 bin camide kılınan sabah namazıyla operasyona katılanlara dua edilmişti.

 

İlahiyatçı ve yazar İhsan Eliaçık, konuya ilişkin sert çıkışta bulunmasıyla, sosyal medya ve siyasi taraflardan sert eleştirilere maruz kaldı.

 

Rûdaw’a konuşan İhsan Eliaçık, "Ben savaşa karşı çıktığım için ve bunu yaparken de dini, onların kullandığının tam tersine savaşın değil; barışın aracı, saldırının değil savunmanın aracı, iktidarın değil muhalefetin yanında, baskıların değil özgürlüklerin aracı olarak yorumladığım için daha çok saldırıyorlar” dedi.

 

 "Dini onların elinde bırakmayacağız"

 

 

İhsan Eliaçık, ifadelerini şöyle sürdürdü:

 

“Yani biz dini onların elinde bırakmayacağız. Dinimize sahip çıkacağız. bunu yapmaya devam edeceğiz. Bu nedenle attığım Twitlere kızıyorlar. Gezi’den beri bunlara alıştım zaten. Biz, hak-hukuk-adalet diyen, hakkını savunan, kendini savunan, barışı savunan, eşitliği-özgürlüğü savunan insanların, kim olduğuna bakmaksızın bu amaçlarının yanında olmaya devam edeceğiz."

 

"Din elbisesi tersten giydirildi"

 

Fetih Suresi'nin Efrin operasyonu öncesinde camilerde okutulmasının yanlış olduğunu belirten Eliaçık, sözlerine şöyle devam etti:

 

“Kuran'ı Kerim'deki Fetih Suresi, ‘Muhakkak ki biz sana apaçık fetih verdik’ sözleriyle başlar. Bu Fetih Suresi için Afrin'e savaş ilanından sonra 90 bin camide okunması kararı alındı. Tıpkı darbe gecesi camilerde sela okunduğu gibi savaş gecesi de Fetih Suresi okundu. Ve burada Fetih Suresi sanki savaş suresiymiş gibi takdim edildi. Bu kesinlikle doğru değil, bu çok yanlış bir uygulama. Hatta bu Hz. Ali'nin tabiriyle din elbisesini tamamen tersten giymek anlamına geliyor. Çünkü Fetih Suresi hicretin 6. yılında Medine'deki Müslümanlar ile Mekke'deki müşrikler arasında yapılan Hudeybiye Anlaşması’nın üzerine gelmiş bir suredir.

 

Hudeybiye Anlaşması Müslümanlar ve savaşmakta oldukları müşrikler arasında, 10 yıllığına silahları bırakma silahlara veda etme amaçlıdır. Fetih Suresi de bunun üzerine gelmişti. Ve; ‘biz sana apaçık Fetih verdik’ denilmiştir. Dolayısıyla buradaki Fetih'ten maksat; 10 yıllığına silahları bırakmadır. 10 yıl devam edecek olan barış sürecidir. Bu anlamada fetih barışa yönelik açılım demektir. Fetih'in kelime anlamı zaten Arapça’da 'açılış' demektir. Bu durumda da barışa yönelik açılım anlamını taşımaktadır. Dolayısıyla Fetih Suresi, Kuran'da indirildiği amacına uygun olarak silahlar patladığında değil sustuğunda okunur. Çünkü silahlar sustuğunda gelmiş bir suredir. Silahların susma dönemine Fetih denilmiştir.

 

Bu İslam tarihinde, tam tersinden yorumlandı ve din elbisesi tersten giydirilerek silahların patlatılmasının, kılıçlara kuşanıp atlara binip ülkeleri ele geçirmenin, fethetmenin, haraca bağlamanın ve ganimet elde etmenin aracı haline getirildi. Buna 'Fetih' denildi. Halbuki tam tersi. Burada da (Afrin operasyonu) insanları dünyayı ele geçirme, insanları köle yapma, şehirleri kendine bağlama, haraç toplama hırslarının din adıyla din adı altında kullanılmasından ibaret. Fetih Süresi’ni de bunun için kullanıyorlar.”

 

 

"Savaşın ideolojisini oluşturuyorlar"

 

“Hükümet burada, bir taraftan askeri operasyon düzenliyor, öbür taraftan da devlet bütün aygıtlarıyla, işte; istihbarat teşkilatıyla, medya teşkilatıyla, sosyal medyasıyla, teorileriyle, ajanlarıyla ve de diyanetiyle  bu savaşın ideolojisini oluşturuyorlar” diyen İhsan Eliaçık, “İnsanların beyinlerini önce ele geçiriyorlar. Dini bu amaçla kullanıyorlar. Biz de buna karşı çıkıyoruz. Dinimizin bu şekilde kullanılmasını reddediyoruz” dedi.

 

"İslam'da savunma vardır, saldırı yoktur"

 

Eliacık, ifadelerine şunları ekledi:

 

“Savaş olmaması gerekiyor. Mustafa Kemal Atatürk; ‘Savunmak dışında bütün savaşlar cinayettir’ demiştir. Bu Kuran'ın savaş felsefesini tam açıklayan bir cümledir. İslam'da sadece savunma vardır. kendinizi savunmak için silaha sarılabilirsiniz. Bunu dışında saldırıya izin yoktur. Burada yani Afrin'den Türkiye'ye yönelik yoğun bir saldırının olması gerekmektedir. Var mı öyle bir şey? diyorlar ki 'orda teröristler var roketli saldırılar var.' O roketli saldırıların kim tarafından yapıldığı da belli değil. Biliyoruz ki Türk istihbarat Başkanı, 'Suriye'ye birkaç adam gönderirim dört tane füze attırırım savaş çıkartırım diyen birisidir.' Nitekim Demokratik Suriye Güçleri (DSG) hiç bir füze atmadıklarını açıkladı. Böyle bir şey yapmayacaklarını, sadece kendilerini savunacaklarını açıkladılar.

 

"Amaç terörle mücadele değil"

 

Türkiye’nin sınırdışı operasyonlarına ilişkin ise İhsan Eliaçık, şunları söyledi:

 

“Cumhurbaşkanı'nı daha harekatın 3’üncü gününde gazi ilan edildi. Bundan da anlaşılıyor ki harekatın amacı terörle mücadele değil, psikolojik üstünlük ve savaşın getirdiği ortamdan yararlanarak kahraman ilan etmektir. 24 kez Irak'a sınır dışı operasyon yapıldı. 25’incisi Suriye'ye yapılıyor. Daha önce 25 bin kişiyle de operasyon yapıldı. Kırk yıldır hiçbir sonuç alamadı. Sıfır elde var sıfır. Bundan da sonuç alınması mümkün değil. Bunun amacı terörle mücadele değil, içeriyi takip etmek OHAL ve KHK rejimini sürdürmek savaş ortamından yararlanıp muhalefeti bastırmaktır. Başka bir amacı yok yani. Bu noktada da dinimiz acımasızca kullanılıyor. Şahsi emellere alet ediliyor. Biz bunu kabul etmiyoruz.”

 

 

"Her an dava açılabilir"

 

Efrin operasyonuna ilişkin size dava açıldı mı? Sorusuna Eliaçık, şu yanıtı verdi:

 

“Son savaşla ilgili twitlerimle alakalı herhangi bir dava açılmadı. Benim daha önce sürmekte olan davalarım var. Ama her an bu konuyla ilgili dava açılabilir. Mesela en son yürütülen dava, 'hendek' ile ilgili. Bir yerde ‘Hendek Savaşı’nı anlatmıştım. Bunun üzerine 'Hendek Savaşı'nı niye anlatıyorsun senin amacın ne? yoksa Cizre'deki, Silopi'deki, Sur'daki hendekleri dini açıdan meşrulaştırmak mı?' diyerek dava açtılar. Halen mahkemeye gidip geliyorum."