Türkiye'de yeni anayasa için koşullar elverişli mi?
Ankara (Rûdaw) – Türkiye’de yeni anayasa konusu siyasetinin başlıca gündem maddelerinden biri haline geldi. Ancak bazı hukukçular ve insan hakları savunucuları, Türkiye’deki mevcut konjöktürün yeni anayasa hazırlamak için uygun olmadığı görüşünde.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti grup toplantısında siyasi partiler ve toplum kesimlerine yeni anayasa teklifi konusunda beraber çalışma çağrısı yaptı.
Bu açıklamaların ardından gözlerin çevrildiği AK Parti'de de yol haritası belirlendi. Buna göre yeni anayasanın hazırlanması konusunda dört aşamalı bir yol planını izlenecek.
Ancak hukukçular ve insan hakları savunucuları, Türkiye’deki mevcut siyasi iklimde yeni anayasanın hazırlanmasının çok zor olduğuna dikkat çekiyor.
Türkdoğan: Sosyolojik gerçekliğe uymuyor
Rûdaw’a konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Şu andaki Cumhur İttifakı’nın halk desteği yüzde 50’nin altına inmiş durumda. Dolayısıyla anayasa gerçekten sivil olacaksa, halkın iradesini yansıtacak ise, o halde hiç değilse halkın büyük çoğunluğunun temsilcilerinin bir araya geleceği bir Meclis’te yeni anayasa yapılmalıdır. Yani dolayısıyla şu anki yeni anayasa yapım hamlesi bu sosyolojik gerçekliğe uymuyor. Bu açıdan aslında kuvvetle muhtemel sonuç alınamayacağını düşünüyoruz” dedi.
Ak Parti hükumetinin öncülüğünde Türkiye’de 2010 yılı sonrasında da yeni anayasa konusu gündeme gelmişti.
O dönemde TBMM’deki tüm siyasi partilerin temsilcilerinden oluşan Anayasa Uzlaşma Komisyonu, üzerinde bazı çekincelere rağmen 60 madde üzerinde anlaşmış ancak hayata geçirecek anayasa değişikliği adımı atılmamıştı. Dönemin TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Anayasa Komisyonu çalışmasını 2013 yılı Kasım ayında sonlandırdığını açıklamıştı.
Bu konuya değinen Özrtürk Türkdoğan, “2012’de anayasa hazırlık komisyonunun bir çalışması vardı zaten. Orada dört parti eşit sayıda temsilci vermişti. AK Parti ve MHP gerçekten anayasa yapmak istiyorlarsa dört partinin birlikte üzerinde uzlaştıkları, en az 60 madde var, eğer samimilerse bu maddeler üzerinden yollarına devam edebilirler” diye konuştu.
Yeni anayasa hazırlıklarının toplumsal uzlaşma veye büyük çoğunluğun bir araya gelmesi ile olabilecek bir süreç olduğuna vurgu yapan İHD Genel Başkanı, “Buna uygun adım atmıyorsanız demek ki çok ciddiye alınacak bir durum olmadığı kanaatindeyim” görüşünü dile getirdi.
Türkdoğan, bir taslak oluşturulur ve kendilerinden de görüş istenirse bu aşamada görüşlerini belirtebileceklerini söyledi.
Atalar: Öncelikle yol temizliği yapılmalı
Hak İnisiyatifi Genel Başkan Yardımcısı Ömer Atalar da, “Anayasa öncelikle insan haklarını garanti altına alan temel bölge. Dünya, insanlık tarihi boyunca tek adam, tek kral, tek imparator rejimlerinden anayasalı rejimlere geçti. Tarih geriye doğru akmaz. Bunun istisnaları olabilir, zaman zaman geriye gidişler olabilir. Fakat uzun vadede mutlaka hak-hukuk temelinde anayasalara kavuşacağız” dedi.
Şu an gündemde olan iki farklı anayasa önerisinin bulunduğuna değinen Atalar, “Muhalefetin güçlendirilmiş parlamenter sisteme dair bir anayasa önerisi var. Bir de iktidar bloğunun zaman zaman ‘kurucu anayasa’ olarak da tarif edilen yeni anayasa yapma düşüncesi var” diye konuştu.
İnsan hakları kuruluşları olarak anayasayı hakların koruyucusu, kurumlarını ve mekanizmalarını ortaya koyan temel belge olarak gördüklerini belirten Ömer Atalar, şunları kaydetti:
“Hangisi olursa olsun, parlamenter veya mevcut sistem içerisinde yapılacak olan anayasanın öncelikle insan hakları temelli olması gerekiyor. Bunun olabilmesi için de toplumun ortak fikri ile bir metin ortaya çıkması gerekiyor. Tabi buradaki kritik kelime ‘fikir’. Fikrini ifade edebilen, ifade özgürlüğünün, basın özgürlüğünün, demokratik tartışma zemininin olduğu ortamlarda sağlıklı anayasalar yapılabilir. Fakat şu anda ifade özgürlüğü ile ilgili ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Parlamenterler dahi kendi ifade özgürlüklerinin olmadığından şikayetçi iken sivil toplum kuruluşlarının, sokaktaki insanların, basının farklı cepheleri ile karşılık tartışabileceği bir anayasa oluşturma zemini maalesef yok. Öncelikle bu yol temizliğinin yapılması, Türkiye’de yargının bağımsız, parlamentonun güçlü ve sözü geçer şekilde, sivil toplumun ve basının özgür olduğu bir ortamın sağlanması gerekiyor anayasanın ciddi olarak konuşulabilmesi için. Değilse, bir anti-demokratik anayasadan başka bir anti-demokratik anayasaya döneriz. Bu sadece Kürtler için değil, Türkler de başta olmak üzere toplumda barış, huzur, ekonomik refah, çocukların geleceğine güvenle bakabilecek ülke ve dünya isteyen herkes için ciddi sorunlar doğurur.”
“Güçlü parlamento, bağımsız yargı, özgür basın ve sivil toplum gerekli”
“İktidar ve muhalefet arasındaki kutuplaşma bu kadar derinleşmiş ve taraflar bir birlerine karşı bu kadar sivri dil kullanıyorken, bu koşullar demokratik bir anayasa hazırlamak için müsait mi?” sorusuna Atalar şu yanıtı verdi:
“Kent devlerinde forum, şehir meydanlarında toplanılırdı. Erkek ve mal sahibi insanlardan oluşuyordu ama mantık şu; bir forum olması lazım. Bir yerde farklı düşünen insanların bir araya gelerek tartışabilmesi gerekiyor. Şu anda dünyada bu forum medyadır. Medya özgür mü diye bakacağız. Maalesef dünya medya özgürlüğü izleme kriterlerinde ülkemiz en altlarda. Bunun yerine geçen sosyal medya ile ilgili yine kısıtlayıcı düzenlemeler sürekli üst üste yapılıyor, yargı kararları geliyor. Dolayısıyla sosyal medya da medyanın boşalttığı alanı özgürlükle doldurabilir durumda değil, git gide daralan bir özgürlüğü sözkonusu. Peki anayasa tartışmalarında her türlü aykırı görüşü söyleyebilmeniz lazım. Söylediğiniz zaman başınıza bir iş gelmemesini garanti altına alacak bağımsız yargı var mı? Bunları konuşmamız lazım. Yani yol temizliği dediğimiz, anayasa yapmanın zemininin oluşabilmesi için güçlü bir parlamento, bağımsız bir yargı, özgür bir basın, özgür bir sivil toplum olması gerekiyor ve bunun ülkenin tamamında olması gerekiyor. Yerelde de tartışma imkanlarının olması gerekiyor. Sadece Ankara’da, İstanbul’da seçkin zümrelerle tartışarak anayasa yapmak gerçek anlamda anayasa yapmak olmaz.”
Baştimar: Anayasa yazmadan önce AYM’nin kararları uygulanmalı
Uluslararası hukuk uzmanı Kurtuluş Baştimar da şu anki konjöktürde tamamen kutuplaşmanın yaşandığı bir dönemde tam tarafsız, uluslararası hukuk standartlarına, inan hakları sözleşmelerine uygun bir anayasanın yapılmasının mümkün olmadığı görüşünü dile getirdi.
Batimar, “Şu anda bunu gerçekleştirmek çok zor. Çünkü ciddi anlamda politik bir kutuplaşma var ve bu anayasanın nasıl hazırlanacağı, hangi kojöktürde hazırlanacağı ortada. Burada altını çizmek istediğim bir nokta var, o da şudur; anayasa taslağını hazırlamak için bir araya gelecek olan komisyonlar ya da taraflar insan haklarına, temel hak ve hürriyetlere ne kadar yer verebilecekler? Bunu tartışmak lazım. Çünkü daha Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Selahattin Demirtaş hakkında vermiş olduğu kararın siyasi olduğu, bağlayıcı olmadığı şeklinde tartışmaların sürdürüldüğü bir dönemdeyiz. Dolayısıyla yeni anayasa hazırlandığında temel hak ve özgürlükleri devre dışı bırakacak, buna önem vermeyecek ve AİHM’in vermiş olduğu kararların da bağlayıcılığı noktasında ciddi endişeler taşıyoruz hukukçular olarak” dedi.
Yeni sivil bir anayasanın hazırlanması tamamen insan haklarına duyarlı bir anayasa hazırlanması için mi yapılıyor yoksa diğer siyasi saiklerle mi hazırlandığına dikkat etmek gerektiğini belirten Kurtuluş Baştimar, şu ifadeleri kullandı:
“İktidarda olan AK Parti ile MHP’nin hazırlayacağı, onların onayından geçecek olan bir taslağın daha sonrasında partilere gönderilecek, parlamento içerisinde veya dışındaki partilere ve sivil toplum örgütlerinin görüşüne sunulacak. Devlet Bahçeli’nin Anayasa Mahkemesi’nin kapatılması yönünde bir açıklaması vardı,, yine Anayasa Mahkemesi Başkanı ile ilgili yapmış olduğu açıklamalar var. Öte yandan Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını tanımayacakları şeklinde çıkışı oldu. Bir hukukçu olarak böyle düşünen partilerin yönetimi tarafından insan temel hak ve hürriyetlerini koruyacak bir anayasa taslağının hazırlanabileceğine inanmıyorum. Çünkü sivil anayasa yapmadan önce bu ülkede Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararların uygulanması lazım.”
Baştimar, “Yeni anayasa kimler tarafından yazılacak. Oluşturulacak kurul bağımsız ve tarafsız mıdır, üyeleri kimlerdir, kimlerden oluşuyor? Tüm bunlar tamamıyla kamuoyuna şeffaf bir şekilde açıklanmalı. Tamamıyla insan hakları yada anayasa konusunda uzmanlaşmış kişilerin, her görüşten, siyasi parti kimliği gözetmeksizin, insanların bir araya gelerek böyle bir kurulun oluşturulması gerekiyor. Yoksa biz OHAL komisyonunu da gördük. Oraya atanan kişilerin ne denli bağımsız çalıştıklarını verdikleri kararlardan gördük zaten” diye konuştu.