Erbil (Rûdaw) – PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Avukatı İbrahim Bilmez, MHP lideri Bahçeli’nin çağrısına ilişkin, “Bir normalleşmeden bahsedebilmemiz için öncelikle Sayın Öcalan'ın yasal haklarının tanınması gerekiyor. Şu anda hiçbir yasal hakkı yok. Bunu da bütün kamuoyu bilsin” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin bugünkü grup toplantısında yaptığı konuşmada, PKK lideri Abdullah Öcalan için, "Tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın" demişti.
Rûdaw TV haber bültenine konuk olan Öcalan’ın avukatı ve Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından İbrahim Bilmez, Bahçeli’nin bu çağrısını ve İmralı’daki durumu değerlendirdi.
“İmralı'da eşi benzeri görülmemiş bir tecrit uygulanıyor”
Öcalan’dan 44 aydır herhangi bir haber alamadıklarının altını çizen Bilmez, “Bütün kamuoyunun bilmesini isterim ki Sayın Öcalan'dan 44 aydır hiçbir şekilde haber alamıyoruz” dedi.
Bahçeli ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapılan açıklamaları takip ettiklerini kaydeden Bilmez, “Ama şöyle de bir gerçeklik var. İmralı'da şu anda dünyada eşi benzeri görülmemiş bir tecrit ve izolasyon uygulanıyor. 7 Ağustos 2019'dan beri hiçbir avukat İmralı'ya gidemiyor. Aile görüşmesi gerçekleşmiyor. 25 Mart 2021'den beri telefonla hiçbir görüşme gerçekleşmiyor. Kardeşiyle yaptığı son telefon görüşmesiydi. Mektup yazıyoruz, mektuplara cevap alamıyoruz. Çok ağır bir tecrit ve onu aşan haber alamama durumu söz konusu” ifadelerini kullandı.
İmralı’daki durumun Guantanamo'yu “aştığını” dile getiren Bilmez, “Çünkü Guantanamo'ya bile avukatlar erişebiliyorlardı. Gidip haber alabiliyorlardı. Fakat bugün İmralı'da böyle bir durum var” diye ekledi.
“İmralı'daki tecride son verilmesi gerekiyor”
İbrahim Bilmez, “Bir yandan böyle bir gerçeklik varken öte yandan da Türkiye'deki önemli siyasetçiler müvekkilimiz hakkında konuşuyorlar. Doğal olarak da basın bize dönüp soruyor. Fakat biz de avukatları olarak Sayın Ocalan'la görüşemediğimiz için hiçbir şekilde onun ne düşündüğünü de topluma aktaramıyoruz. Bu açıklamaların bir karşılığının olması için İmralı'daki tecride son verilmesi gerekiyor. Onun dışında yapılan yorumların spekülasyon olma ihtimali çok artıyor” şeklinde konuştu.
“Bahçeli’nin açıklamaları önemli”
“Sayın Bahçeli’nin hükümet ortağı olarak yaptığı çağrı tabii ki önemlidir” diyen Bilmez, “Sayın Bahçeli bu çağrıyı yaparken aslında tecridi ve hukuksuzluğu da kabul etmiş oluyor. Yani tecridi kaldırın diyor. Bunun hukuksuzluk olduğunu kabul etmiş oluyor. Çünkü bugüne kadar İmralı'da ve genel olarak Türkiye'de yaşanan sorunların sorumlusu AKP hükümeti ve onun ortaklarıdır” yorumunu yaptı.
“Umut hakkı herkesin hakkıdır”
Bahçeli’nin açıklamalarında “umut hakkından” söz ettiğini anımsatan Bilmez, bu konuda şunları dile getirdi:
“Umut hakkı siz bir insanı ölünceye kadar hiçbir şekilde özgürlüğüne kavuşma ümidi olmadan hapishanede dört duvar arasında tutamazsınız demektir. Türkiye'de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası diye bir ceza yoktu. Sayın Öcalan 15 Şubat 1999’da Türkiye'ye getirdikten sonra yargılandı ve Türkiye'ye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları nedeniyle idam cezasını kaldırmak zorunda kaldı. Fakat idamı kaldırıp idamdan daha beter bir ceza getirildi. Bunun adı da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası oldu. Bu cezayı alırsanız hiçbir şekilde hapishaneden çıkamazsınız, ölünceye kadar dört duvar arasında kalırısınız demek. Ama bu hukukun evrensel ilişkilerine aykırıdır. Hatta Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasasına da aykırıdır. Biz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açtık ve umut hakkı olmadan dört duvar arasında kalmayı gerektiren cezanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin üçüncü maddesinin ihlali olduğunu söyledik. Yani işkence demektir. AİHM 2014’te başvurumuzu kabul etti. Umut hakkının herkesin hakkı olduğuna hükmetti. ‘Türkiye yasal düzeleme yapmalı, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası işkencedir’ dedi.
“Bahçeli aslında olması gerekeni söylüyor”
Türkiye’nin 10 yıldır bu konuda hiçbir adım atmadığını vurgulayan avukat Bilmez, “Bu dosya Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin önünde duruyor. Türkiye'de Avrupa Konseyi'nin bir üyesidir ve bu kararlara uymak zorundadır. En son geçtiğimiz ay Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bu umut hakkı meselesini gündemine aldı ve Türkiye'ye yine bir yıllık bir süre verdi. En geç bir yıl içerisinde bu konuda bir düzenleme yapın diyor” bilgisini paylaştı.
İbrahim Bilmez, “AİHM, bir mekanizma kurup durumun gözden geçirilmesi ve bu kişilerin özgürlüklerine sahip olma hakkının olması gerekir diyor. Avrupa Konsey Bakımlar Komitesi de bu kararın uygulanmasından sorumludur. Bahçeli aslında olması gerekeni söylüyor” dedi.
Barış süreci gibi bir süreç var mı?
Son dönemdeki tartışmalarla birlikte yeni bir barış sürecinin başladığına yönelik tartışmalar sorulan Bilmez, “Bu konuda yorum yapabilmem için avukatı olarak gidip yasalara göre Sayın Öcalan'la görüşmem lazım. Onun görüşlerini alabilmem lazım. Kime ne söylersem spekülasyon yapmış olurum. Hukuka uymak gerekiyor. Avukat aile görüşlerinin önüne açılması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Bilmez, “Bir normalleşmeden bahsedebilmemiz için öncelikle Sayın Öcalan'ın yasal haklarının tanınması gerekiyor. Ama şu anda hiçbir yasal hak yok. Bunu da bütün kamuoyu bilsin” yorumunu yaptı.
“İmralı’ya gidebilmek için başvuru yapıyoruz”
Müvekkilleri ile görüşememelerinin “hiçbir yasal gerekçesinin bulunmadığını” vurgulayan Bilmez, “Biz her hafta İmralı’ya gidebilmek için Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuru yapıyoruz. Bugün de başvurduk. Ama henüz cevap almış değiliz. Aslında bu da yanlış bir uygulamadır. Normalde Türkiye'de bir avukat bir hapishaneye gideceği zaman önceden hiçbir yere başvuru yapmaz. Sabahleyin gider hapishaneye avukat kimliğini gösterir ve girer müvekkili ile görüşür. Cezası ne olursa olsun bu böyledir. Fakat İmralı'da bu yasa da uygulanmıyor. Biz önceden başvuru yapıyoruz ve hiçbir yasal dayanağı olmadan bizim bu başvurularımız engelleniyor. Aile için, aile görüşmesi için disiplin cezalarını bahane yapıyorlar” ifadelerini kullandı.
Bilmez, “Avukat görüşmesi için de yasal hiçbir gerekçe olmadan Bursa İnfaz Hakimliğinin vermiş olduğu bir karar var, hukuka aykırı bir karar. O kararı gerekçe yapıyorlar. Diyorlar ki mahkemenin bir kararı var, siz gidemezsiniz. Bu kadar. Bu kararları da bize göstermiyorlar bu arada. Bu dosyaların erişimine de bize izin vermiyorlar. Neden verildiğini de öğrenemiyoruz bu kararların. Bu kadar büyük bir yoksulluk söz konusu” dedi.
Bilmez konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
Görüşme başvurusu
“Şöyle söyleyeyim biz bu sabah bir açıklama yapılmadan önce her hafta salı günü yaptığımız gibi bu sabah da başvuru yaptık. Daha sonra bu açıklamalar gündeme düştü. Biz her hafta bu başvuru yaparken tabii ki inanarak yapıyoruz müvekkillerimizle görüşmek istiyoruz. Sayın Abdullah Öcalan, Sayın Hamili Yıldırım, Sayın Veysi Aktaş ve Sayın Ömer Hayri Konar dört tane müvekkilimiz var ve biz bu insanlardan haber alamıyoruz dört aydır ve kaygılıyız.
Dolayısıyla başvuru yaparken hep görüşeceğimize inanarak yapıyoruz bu başvuru ve umudumuzu hiçbir zaman kaybetmiyoruz. Bu sabah da başvurumuzu yaptık, bekliyoruz. Henüz de bir dönüş yapılmadı.
Yasal olarak süreç nasıl işleyecek?
Yasal olarak her zaman bir formül bulunabilir. Yani ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, umut hakkı meselesi var. Bunun gerekleri yerine getirilebilirse hem Sayın Öcalan hem de ağırlaşmış müebbet hapis cezası almış insanlar özgürlüklerine kavuşabilirler.
Sizin de söylediğiniz gibi bunlar sadece iddia olmaktan ibaret. Bu tecrit nedeniyle bu tür spekülasyonlar yapılıyor ve bütün bunların önüne geçilmesi için bizim gidip Sayın Öcalan'la görüşmemiz gerekiyor. Biz Sayın Öcalan'a erişemezken avukatlar olarak onun adına herkes söz kuruyor, herkes bir şeyler söylüyor, herkes bir yorum yapıyor ama bunların büyük ihtimalle büyük çoğunluğu gerçeği yansıtmıyor.
Dediğim gibi biz de bu yanlış yorumlara katkı yapmak istemiyoruz Sayın Hocamla görüşme yapmadan. Bunun en sağlıklı yolu yasanın uygulanmasıdır. Bizim gidip Sayın Hocamla görüşmemizdir ve onun düşüncelerini fikirlerini kamuoyuyla paylaşmamızdır. Öbür türlü söyleyeceğimiz her şey ve hassas bir konudur bu spekülasyon olmaktan öteye geçmez.
Sorun da bu zaten. 44 ayda hiçbir haber alamıyoruz. Gerçekten iyiler mi, hastalar mı, sağlık durumları nedir, gerekli tıbbi tedaviye erişebiliyorlar mı, erişemiyorlar mı? Hiçbir konuda bilgimiz yok ve biz bu yüzden aslında çırpınıyoruz dediğimizi anlatmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten normal bir durum değil yani. Şu anda siz soruyorsunuz sizin gibi müvekkillerimizin aileleri de soruyorlar. Çünkü biz avukatlarıyız. Bize diyorlar ki nasıldır kardeşimizin durumu, sağlık durumu nedir? Ama biz onlara cevap veremiyoruz. Böyle ağır bir tablodan bahsediyoruz. Bu tebrik gerçekten bu yüzden dünyada eşi benzeri görünmemiş bir tecrittir ve herkesin de bu tecridin ortadan kaldırılması için ses çıkartması gerekiyor.
Geçmişte çok oldu. Mesela şu anda aynı cezayı alan insanlar, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan insanlar iki haftada bir aileleriyle telefonda görüşebiliyorlar. Bu sadece bir örnek. Sayın Öcalan 25 yıldır orada sadece iki kere telefonla görüşme hakkından yararlandı.”
İbrahim Bilmez, “İmralı'da aslında hukuk tamamen askıya alınmış durumda. Neresinden tutsanız çok tutarsız bir durum bu. Yani bu durumu hukukla açıklanmak çok zor” dedi.
“Öcalan önemli bir aktördür”
CHP lideri Özgür Özel'in açıklamaları hakkında görüşü sorulan Bilmez, “Sanırım yapıcı sözler sarfetmiş. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürt bir vatdanşarı olarak ben yapıcı, olumlu dil kullanan herkesi takdir ederim. Türkiye'nin zaten devasa bir demokratikleşme ve Kürt sorunu vardır. Bunlar ikisi birbiriyle bağlıdır. Eğer Türkiye Kürt sorunu çözecekse demokratikleşmek zorundadır. Bunu yapmadan olmaz ve bunun da gerekleri vardır. Birçok yasal düzenleme yapılması lazım. Haksız yere hapiste tutulan binlerce siyasi kutsak var. Bunların özgürlüğüne kavuşması lazım. İfade özgürlüğü önünde birçok engel var. İnsanlar konuşamıyorlar, dertlerini anlatamıyorlar. Bütün bu konulara düzenleme yapılması lazım. Türkiye tamamen demokratikleşirse ancak barışa kavuşabilir, Kürt meselesi çözülebilir. Dolayısıyla Sayın Öcalan da bu konuda önemli bir aktördür. Biz geçmişte bunu gördük. Devletin kendisi de Sayın Öcalan'ı bir aktör olarak tanıdı” şeklinde konuştu.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın