Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Ruhavioğlu: Bir kısım HDP seçmeni CHP'yle yakınlaştı
Erbil (Rûdaw) - Rawest Araştırma - Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Reha Ruhavioğlu, seçimlerde HDP'nin yaşadığı oy kaybını değerlendirirken CHP ile HDP arasında yaşanan olumlu diyalog nedeniyle bir kısım seçmenin CHP'yle yakınlaştığını söyledi.
Ruhavioğlu, yüzde 10’luk seçim barajının yüzde 7'ye düşürülmesi ile birlikte daha önce HDP'nin barajı aşması için stratejik oy veren seçmenin böyle bir kaygı söz konusu olmadığı için kendi partilerine yöneldiğini bunun da HDP’nin oylarına yansılarına kaydetti.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun ikinci turda yöneldiği sert milliyetçi söylemin Kürtler üzerinde negatif etki yaratacağını ifade eden Ruhavioğlu, hem milliyetçi söylem hem de Kürtlere yönelik söylemlerin aynı siyaset içerisinde yürütülemeyeceğine dikkati çekti.
“Sinan Oğan’a giden oylar aslında Sinan Oğan’ın oyları değil”
Rûdaw canlı yayınında seçim gündemine ilişkin soruları cevaplayan Ruhavioğlu, Sinan Oğan’a oy veren kitlenin neden kilit konuma geldiği hakkında, “Bunun bir sebebi şu: Kürtler kendi adaylarını çıkarmadılar. Kılıçdaroğlu'nu desteklediler, bu destekle Kılıçdaroğlu başarılı olamadı. Eğer Kılıçdaroğlu başarılı olsaydı muhtemelen bugün herkes Kürtlerden bahsediyor olacaktı. ‘Kılıçdaroğlu Kürtler sayesinde kazandı’ denilirdi. Ancak bu gerçekleşmedi. Şimdi ikinci turda Kılıçdaroğlu ve Erdoğan dışında seçmelerinin dağılması beklenen Sinan Oğan kalmış durumda. Bundan dolayı da dikkatler Sinan Oğan’ın seçmeni üzerinde. Sinan Oğan’a oy veren seçmenin ancak üçte birinin Oğan’ın kararına uyacağını söyleyebiliriz. Çünkü Sinan Oğan’a giden oylar aslında Sinan Oğan’ın oyları değil. Onlar protesto oyları. Yani rahatsız kesimin oyları. Kılıçdaroğlu'ndan da Erdoğan'dan da razı olmayan kesimlerin oyları. İşte bu yüzde 5.2'lik oyun tamamının milliyetçi, ırkçı seçmene ait olduğunu söyleyemeyiz. Bu nedenle Sinan Oğan istese de bütün bu seçmeni bir tarafa götüremez” diye konuştu.
“Tamamiyle Sinan Oğan’ın sözleri ile hareket etmezler”
Ancak yine de Sinan Oğan’ın kim için desteğini açıklarsa bunun önemli olacağını ve psikolojk üstünlük sağlayacağını belirten Ruhavioğlu, “5.2'lik oyun tamamı gitmese de mesela ‘Kılıçdaroğlu'nu destekliyorum’ derse, Kılıçdaroğlu'nu destekleyenler bu 5.2'lik destekle birlikte daha fazla motive olurlar. Yine de bu 5.2'lik seçmenin tamamıyle Sinan Oğan’ın sözleri ile hareket edeceğini sanmıyorum” dedi.
“Ata İttifakı’nın oylarında düşüş olacak”
Aynı ittifak ile seçime giden Sinan Oğan ile Ümit Özdağ arasında çelişkiler ortaya çıkmaya başladığını ifade eden Ruhavioğlu, “Bu da şu anlama gelir ki; Ata İttifakı dağılmış. Herkes bir yana gidecek. Bu nedenle oylarında bir düşüş olacak. Zaten seçmeni serbest de bıraksan ikinci turda bir kısmı sandığa gitmeyecek, bir kısmı Erdoğan'a, bir kısımı da Kılıçdaroğlu'na destek verecek. Burada önemli olan yeni bir süreci başlatabilmek. Sadece Sinan Oğan'a oy verenleri kazanmak açısından değil genel olarak bir yeni siyaset saptamak önemli. Böyle olmazsa yanlış değerlendirmeler yaşanır. Sadece Sinan Oğan’ın oyları bu seçimin sonucunu belirlemeyecek” diye konuştu.
“Güçlü bir kampanya yürütemezlerse Kürtlerin katılımı düşecek”
Türkiye'de seçime katılımın yüzde 88 civarında gerçekleştiğini ancak Kürt şehirlerinde yaklaşık yüzde 80 olduğunu, katılımın daha düşük gerçekleştiğini ifade eden Ruhavioğlu, HDP’nın seçmeni motive etmesi gerektiğini belirterek şöyle devam etti:
“Sandığa gitmeyenleri sandığa götürecek bir motivasyon oluşturmak daha gerçekçi. Kimler neden sandığan gitmedi konusunun üzerinde çalışılması gerekiyor. Adaylar sandık başına gitmeyen seçmenleri sandığa çekebilir mi? HDP bunları ikinci turda sandığa çekmek istiyor. Mesela HDP daha önce 80 ilde çalışıyordu. Enerjilerini dağıtmışlardı. Ancak şimdi ortaya çıkan sonuç Kılıçdaroğlu'nu birinci olarak sandıktan çıkması mecburiyeti... Çünkü HDP Kılıçdaroğlu'nu desteklemiş ve o da başarılı olamamış. Eğer Erdoğan kazanırsa HDP Mecliste etkili bir siyaset yürütemez. Kılıçdaroğlu'nun kazanması onlar için de mecburiyet. Bundan dolayı da HDP'nin gücünü bölge illerinde göstermesi gerekir.
“Kürtlerin katılımının düşmesi Kılıçdaroğlu için de negatif olacaktır”
Diyarbakır’da halkın Kılıçdaroğlu için sandık başına gitmeleri için çağrıda bulundu. Tahminime göre bugünden 28 Mayıs'a kadar kampanyaya ağırlık verecekler. Fakat alanlara baktığımızda bir kampanya, enerji ve motivasyon göremiyoruz. Bugünden itibaren eğer güçlü bir kampanya yürütemezlerse Kürtlerin katılımı düşecek. Kürtlerin katılımının düşmesi Kılıçdaroğlu için de negatif olacaktır. Kılıçdaroğlu rahatlıkla kazanır diyemeyiz. Görüldüğü gibi Kılıçdaroğlu zor durumda. Burada muhalefetin daha fazla yüklenmesini gerekir. İnsanları sandığa götürmeleri gerekiyor.”
“Sert söylemlere yöneldiğinizde Kürtleri sandıktan uzaklaştırırsınız”
Kılıçdaroğlu ikinci turda dilini daha sertleştirdi. Bunun doğru bir strateji olduğunu söyleyemem ancak 5.2'lik seçmen grubunun milliyetçi grup olduğu değerlendiriliyor, bunları kazanmaya çalışıyor ancak siz Kürt hareketi ile ilgili sert söylemlere yöneldiğinizde Kürtleri de sandıktan uzaklaştırırsınız. Yani hem Kürtleri soğutmayan hem de milliyetçileri memnun eden bir siyaset zor. Bunun başarılı olup olmayacağını haftaya göreceğiz.
“HDP halkı halkı motive edememiş”
Yeşil Sol Parti'nin oylarında azalma oldu. TİP’le yapılan ittifak TİP için kazanç sağladı. Fakat HDP / YSP için bir yarar sağlamadı aksine oylarından götürdü. İkincisi CHP ile HDP arasında gelişen olumlu diyalog HDP seçmenini CHP'ye yaklaştırdı. Kürtlerin cephesinde Demirtaş gibi bir siyasi lider, Kürtleri bir arada toplayacak liderlik yoktu. Seçim barajı yüzde 10’dan yüzde 7'ye düşürüldü. Barajın aşılması için HDP'ye stratejik oy verenler oylarını değiştirip CHP'ye doğru gittiler. Bu faktörler seçimlerde HDP'yi biraz geriye düşürdü. Şu da var: HDP halkı sandık başına götürecek kadar iyi bir performans segileyememiş, halkı motive edememiş. Tahminime göre HDP seçimden sonra bu meseleleri istişare edecektir. Siyasetini değiştirmesi gerekir. Sadece bu bahsettiğimiz faktörler değil, mesela Türkiye'de yaklaşık 10 yıldır, barış sürecinden bu yana halk sivil siyaset ve savaş siyaseti arasında sıkışmış durumda. Savaş durduğunda insanlar o siyasetten uzaklaşıyor. HDP’nin devletin baskısı altında gücü azalıyor. Türkiye siyaseti de Kürt siyaseti de değişime uğramalı. Hep birlikte göreceğiz neler olacağını.”