Erdoğan’dan Rusya’nın Donetsk ve Luhansk'ı tanıma kararına ilişkin açıklama
Haber Merkezi – Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’nın Donetsk ve Luhansk'ı tanımasına ilişkin, "Kararı kabul edilmez olarak değerlendiriyoruz. Tarafları sağduyu ve uluslararası hukuka riayete çağırıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Recep Tayyip Erdoğan, Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nden Senegal'e giderken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Gerçekleştirdiği Afrika turunun 4 ay gibi kısa bir sürede Afrika’ya gerçekleştirdiği ikinci kapsamlı ziyaret olduğunu anımsatan Erdoğan, "Ziyaretlerimiz, Üçüncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nde aldığımız kararların takibini sahada yapmamıza da imkan tanıyor. Afrika ile güçlenen ilişkilerimizin olumlu yansımalarını özellikle, ticaret ve yatırım rakamlarında görüyoruz” dedi.
Erdoğan, “Senegal ile ticaretimiz, salgına rağmen 2021 senesinde yüzde 42 artışla 540 milyon dolara çıktı. Aynı şekilde Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile ticaretimizi salgın öncesine göre ikiye katladık. Müteahhitlik şirketlerimiz Afrika genelinde toplam değeri 78 milyar dolara varan bin 700 projeye imza attı. Kıta çapındaki yatırımlarımızın tutarı 6 milyar doları aştı. Kıtayla toplam ticaretimiz 2003 yılında 5,4 milyar dolar seviyesindeyken 2021 yılında 35 milyar dolara ulaştı. Bu rakamın önümüzdeki dönemde önce 50 milyar dolara ardından da 75 milyar dolara çıkacağına inanıyorum” diye konuştu.
Afrika gezisine ilişkin gözlem ve beklentileri sorulan Erdoğan, Türkiye olarak kazan-kazan anlayışıyla Afrika’nın kalkınmasına katkı sunmaya, karşılıklı ticaret hacmini artırarak hep beraber kazanmaya yönelik çalışmalar yürüttüklerini ifade etti.
Erdoğan, "Afrika gezileriniz Batı basınında 'Türkiye'nin Afrika'daki yükselişi' başlıklarıyla veriliyor. Batı'nın Afrika'ya yaklaşımı ile Türkiye’nin yaklaşımı konusunda görüştüğünüz Afrikalı liderlerden nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?" sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"Afrikalı liderlerin Türkiye’ye yönelik yaklaşımları günden güne daha olumlu bir hal alıyor. 'Türkiye gerçekten kazan-kazan esasına göre ülkelerimize geliyor' diyorlar. Aslında tarih yeniden tekerrür etti. Nasıl tekerrür etti? Ecdadımız buralara geldiği zaman sömürge mantığıyla, anlayışıyla gelmedi. Tam aksine buraları inşa ve ihya etmek üzere geldi. Şimdi biz de inşa ve ihya etmek üzere geliyoruz. Kimlerle? İş adamlarımızla. İş adamlarımıza 'Burada yatırım imkanları var. Bu yatırımlara girmelisiniz ama sömürmek için değil. Hem siz kazanacaksınız hem de bu ülkeye kazandıracaksınız' diyoruz. Sağ olsun iş adamlarımız da bu anlayışla işlerine devam ediyorlar. Gerçekten iş adamlarımız da buralarda çok ciddi alın teri döküyorlar, hem kazandırıyorlar hem de kazanıyorlar. Bu bizi de mutlu ediyor. Çünkü eseri görüyoruz. Bu eserlerle beraber o ülkelerin Türkiye'ye karşı bakışları daha olumlu hale geliyor."
"Taraflara sağduyu ve uluslararası hukuka riayet çağrımızı yineliyoruz"
Rusya ile Ukrayna arasındaki gerilime yönelik ABD'nin provokatif açıklamalarının, Avrupalı liderlerin tansiyonun düşürülmesi girişimlerinden sonuç alınamadığının hatırlatılması ve "Türkiye'nin, sizin başlattığınız bir süreç var. O ne aşamada? Buradan diplomasinin hala bir şansı var mı?" sorusunun yöneltilmesi üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
"Şu an itibarıyla Amerika'nın açıklamaları ve özellikle Münih Konferansı'ndaki garipliklerin hepsi nereye çalıştı, nereye çalışıyor belli değil. Bana göre Münih Konferansı da zaten sadece bir NATO Zirvesi olmaktan öteye geçmedi. Biz bu krizde en başından beri tansiyonun düşürülmesi için samimi bir gayret sergiledik. Krizin çözümüne ilişkin mesajlarımızı net bir şekilde ortaya koyduk. Son gelişmeler üzerine Dışişleri Bakanlığımızın yaptığı açıklamada da Rusya’nın sözde Donetsk ve Luhansk cumhuriyetlerini tanıma kararının Minsk Anlaşmalarına aykırı olduğu belirtildi. Bu kararın Ukrayna'nın siyasi birliğinin, egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün açık ihlali anlamına geldiği vurgulandı. Biz Rusya'nın bu kararını kabul edilmez olarak değerlendiriyoruz. Taraflara sağduyu ve uluslararası hukuka riayet çağrımızı yineliyoruz."
"Ukrayna'da bir savaş çıkarsa bunu bir şekilde Karadeniz'in istikrarsızlaşması olarak görebiliriz. Doğu Akdeniz gibi… Batı daha çok Karadeniz'e yoğunlaşacak. Türkiye için yeni tür tehdit endişesi taşıyor muyuz? Karadeniz’e bu kadar krizin yoğunlaşması bizim için ne tür yeni tehditler oluşturur?" sorusu üzerine Erdoğan, "Biz aynı zamanda Karadeniz ülkesiyiz. Karadeniz ülkesi olmamız nedeniyle birçok tedbir paketinin oluşturulması şart. Biz de bu tedbirlerimizi zaten alıyoruz, aldık. Bu şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Karadeniz ülkesi olmanın bize yüklediği sorumlulukları bir kenara bırakamayız. Bu anlayışla yolumuza devam edeceğiz" dedi.
Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky'nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeleri artı Türkiye ve Almanya ile ortak zirve önerisine yönelik değerlendirmesi sorulan Erdoğan, "Böyle bir teklif eğer uygulama alanı bulursa biz tabii ki böyle bir teklifin içerisinde de yer alırız. Bunu zaten daha önce de ifade ettim. Bana göre olması gereken de budur. Sayın Zelensky'nin bu teklifi, olumlu bir yaklaşımdır. Bu olumlu yaklaşımı eğer gerek Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeleri, gerekse diğer ülkeler kabul ederse biz de bu buluşmada yerimizi alırız" diye konuştu.
"Sayın Herzog'un ziyaretini gerçekten biz de önemsiyoruz"
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog'un mart ayında yapacağı ziyaretten bölge, Filistin ve Türkiye-İsrail ilişkileri bakımından beklentisi sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Sayın Herzog'un bu ziyaretini gerçekten biz de önemsiyoruz. Bu ziyaretle birlikte Türkiye-İsrail ilişkilerindeki atılan adım, bundan sonra diğer boyutlarda da görülebilir. Filistin sorununda özellikle bu yapılaşmalarla ilgili atılan adımlarda çözüm noktaları belki gündeme gelebilir. Temennimiz odur ki bu ziyaretle birlikte bu işi güçlü kılacak adımları atalım. Burada bir diğer önemli konu, Türkiye-İsrail ilişkilerinde doğal gazdan tutun diğer birçok konuya varıncaya kadar adımların atılmasıdır. Bir ara bu adımları atma noktasına gelmiştik fakat o zamanki İsrail Başbakanı’nın bu işe olumsuz bakışıyla o süreci devam ettiremedik. Ama şu anda belki çok daha farklı gelişmeler olabilir. Temennimiz odur ki Türkiye-İsrail arasında bu adımı atmak aramızdaki ilişkileri güçlü kılabilir ve böylece bölgeyi geleceğe yönelik bir barış havzasına dönüştürebiliriz."
Suudi Arabistan'la ilişkiler
"Körfez ülkeleriyle atılan yeni adımlar çerçevesinde Suudi Arabistan ile nasıl bir aşamadayız? Yakın tarihte bir temas, bir ziyaret söz konusu olabilir mi?" sorusu üzerine Erdoğan, "Biz elbette Suudi Arabistan'la da ilişkilerimizin geliştirilmesini istiyoruz. Dışişleri Bakanımız geçtiğimiz yıl Riyad'ı ziyaret etti. Mevkidaşıyla başka görüşmeler de yaptı. Kardeşim Kral Selman'la telefon görüşmelerimiz olmuştu. Hastalığımız çerçevesinde kendilerinden de geçmiş olsun mesajı aldık. Önümüzdeki dönemde olumlu diyalogumuzu devam ettirme ve ilişkilerimizi somut adımlarla ilerletme arzusundayız" cevabını verdi.
"Dışişleri üzerinden Yunanistan'a bu isimleri bildirdik"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Yunanistan'daki Lavrion kampı ve PKK ile bağlantısı hakkındaki açıklamaları hatırlatılarak konuyla ilgili bir adım atılıp atılmayacağı sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Yaklaşık 7-8 aydır Lavrion kampına eleman aktararak orada eğitip, oradan da Irak üzerinden tekrar PKK'ya ve diğer taraflara sevk etmeye yönelik bir altyapı var. 7-8 ay öncesine kadar böyle bir şey söz konusu değildi. Biz isimleri tespit ettik. Dışişleri üzerinden Yunanistan'a bu isimleri bildirdik. 'Şu isimler sizin tarafa geçti, burada da PKK eğitimi alıyorlar, isim isim şunlardır.' dedik. Bunun üzerine bir hareketlenme var. İkinci bir şey daha var, terör örgütünün kırsalda hareketsiz kalınca şehir içerisinde eylem yapmak konusunda bir atakları var. Bunu birkaç kez Suriye'den Nusaybin hattından, Kızıltepe hattından içeriye sevk etmek suretiyle yapmaya çalıştılar. Bu hatlar engellendi. Bunlar engellenince bu sefer Yunanistan üzerinden talimatlar vermeye başladılar. İki ayağı var. Hem adam eğitmek ve sevk etmek hem de yurt içerisindeki terör örgütünün şehir içine hareketliliğini Lavrion kampı üzerinden sağlamak gibi iki hamleleri var. Bu iki hamlelerini de Yunanistan'a bildirdik."