Nazlıaka: Kadınlar, çocuklarının beslenme çantasını dolduramıyor
Haber Merkezi – CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, akaryakıta ve doğalgaza yapılan zamları bir grup kadınla birlikte Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) önünde protesto etti. Nazlıaka, "Kadınlar, çocuklarının beslenme çantasını dolduramıyor. İşte ülkemizin sürüklendiği tablo budur. Yani derin yoksullukla karşı karşıyayız. Kadınlar, bırakın ay sonunu getirmeyi, günün sonunu nasıl getireceğini düşünüyor” dedi.
Aylin Nazlıaka, bugün bir grup kadınla birlikte, akaryakıta ve doğal gaza yapılan zamları EPDK önünde bir basın toplantısı ile protesto etti.
Kadınların mevcut krizle baş edemediğini söyleyen Nazlıaka şunları aktardı:
"Akaryakıta gelen zamlar sonrasında 81 ilde il başkanımız, kadın kollarımız, gençlik kollarımız eş zamanlı basın açıklaması yapmıştı. '3 Y'yi yok edeceğiz' diyen AKP döneminde, bırakın yoksulluğun, yasakların yok olmasını, 3 Z geldi; zam, zulüm, zindan. İşte artan bu zamlar ve adeta kısır döngüye dönüşmüş olan bu ekonomik yapı nedeniyle bizler de iğneden ipliğe gelen zamları protesto etmek istiyoruz.
Emeklilerin maaşına sadece yüzde 25 oranında artış yapılırken Erdoğan kendi maaşına yüzde 39 oranında artış yaptı. 100 bin lira olan maaşı 140 bin liraya çıktı. 86 milyon geçim derdi çekerken Erdoğan, şifa niyetine manda yoğurdu, kestane balı, yulaf ezmesi ve aynı zamanda Medine hurmasıyla bir tarif verdi. Bugün bir dul maaşı 5 bin 500 TL, asgari ücret 11 bin 402 TL, emekli maaşı 7 bin 500 TL. Oysaki Birleşik Metal İş'in yapmış olduğu araştırmaya göre, yoksulluk sınırı 36 bin liranın üzerinde. Açlık sınırı, haziran ayı verileriyle 10 bin liranın üzerine çıkmış durumda. Ve yine rapora göre, sağlıklı ve dengeli beslenmenin maliyeti günlük 348 TL. Yoksulluk sınırı asgari ücretin üç katından bile fazla ve bugün Saray'ın bütçesinin 6 milyar 637 milyon olduğunu biliyoruz.
Bir yanda açlık ve sefalete mahkum olmuş olan milyonlar, diğer yanda ise Saray ve şürekası var. Erdoğan döneminde iki Türkiye oluştu; biri vatandaşın Türkiye’si, diğeri Saray'ın Türkiye’si. Saray'ın Türkiye’sinde artan gıda fiyatlarına dair bir dert yok. Saray'ın Türkiye’sinde elektrik faturası derdi yok, doğal gaz faturası derdi yok, ulaşım maliyeti derdi yok, 'Ben şimdi bayramda akrabamı nasıl ziyaret edeceğim' kaygısı yok. Ama vatandaşın Türkiye’si, bambaşka bir Türkiye. Birileri Saray'da ejder meyveli smoothie içerken halkı kuru ekmeğe mahkum ettiler.
Bugün bir ekmek 7 lira olmuş durumda. Meclis'te bir arkadaşımız, 'Halk aç, aç. Midesine kuru ekmek ancak gidiyor' dediğinde bir AKP milletvekili, 'O zaman aç değilmiş, midesine ekmek gidiyormuş' diyebilmişti. Bu kadar halktan kopuk bir iktidar var ve bu iktidar, her geçen gün, derinleştirdiği bu ayrımcılığı, eşitsizliği zamlarla da taçlandırıyor.
"Kadınlar, bırakın ay sonunu getirmeyi, günün sonunu nasıl getireceğini düşünüyor "
Şunu çok iyi biliyoruz; akaryakıta gelen zam demek, nakliye giderlerinin artması demek. Nakliye giderlerinin artması demek, gıda fiyatlarının artması demek. İşte o yüzden bugün bir zincir markete gittiğinizde en ucuz makarna 10 TL, bir zincir markete gittiğinizde en ucuz peynirin kilosu 151 TL, bebek bezi 152 lira, etin kilosu 300 lira.
Artık vatandaşın Türkiye’sinde et yemek hayal bile değil. Kadınlar, çocuklarının beslenme çantasını dolduramıyor. İşte ülkemizin sürüklendiği tablo budur. Yani derin yoksullukla karşı karşıyayız. Kadınlar, bırakın ay sonunu getirmeyi, günün sonunu nasıl getireceğini düşünüyor. Üstelik kadınlara iş de yok. Çalışma hayatında, iş arayan her üç kadından sadece biri çalışabiliyor. Ortalama ücret, yüzde 60 oranında asgari ücret. 'Ekonomistim' diyen Erdoğan sayesinde tüm kadınlar ekonomist oldu, ev ekonomisini nasıl yöneteceğini artık çok iyi biliyorlar.”