Sancar şiir okudu: Hiçbir korkuya benzemez halkını satanların korkusu
Ankara (Rûdaw) – Partisinin Meclis grup toplantısında konuşan Mithat Sancar, İBB Başkanı İmamoğlu hakkındaki mahkeme kararına ve Ferhat Encü’nün polis tarafından tokatlanmasına tepki göstererek, “İstanbul’u faşizmin üssü yaptırmayacağız. Bunun yolu İstanbul’dan Roboski’ye dalga dalga ortak mücadele ve dayanışma hattını oluşturmaktan geçiyor” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin haftalık Meclis grup toplantısında konuştu.
Dün, “Hayata Dönüş Operasyonu” adı altında 30 mahpusun yaşamını yitirmesine neden olan 19 Aralık Cezaevi Katliamının 22’inci ve yüzlerce Alevinin katledildiği Maraş Katliamı’nın 44’üncü yıldönümü olduğunu hatırlatan Sancar, “Maraş Katliamı, Alevi toplumu başta olmak üzere toplumsal hafızamızda ve kamuoyu vicdanında kanayan açık bir yara olmayı sürdürüyor. Çünkü bu konuda bir yüzleşme olmadı. Çünkü katillerden, bu katliamı organize edenlerden ve sorumlulardan hesap sorulmadı. Katliamı gerçekleştirenler ve planlayanlar karanlıkta tutuldu. Katliamda hayatını kaybedenlerin yakınlarından özür dilenmedi. Maraş'la yüzleşilmediği için başka katliamlar da yaşandı. Çorum gibi, Sivas gibi, Gazi gibi” ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz gün İstanbul’da HDP İl Eşbaşkanı ve eski Şırnak milletvekili Ferhat Encü’ye polis tarafından tokat atıldığını hatırlatan Sancar, “Bu saldırıların amacını biliyoruz. Bu iktidar şiddet ve savaş politikalarıyla, gerilim ve nefret politikalarıyla ayakta kalmaya çalışıyor. Önünde en büyük engel olarak gördüğü demokratik mücadele kararlılığına da en sert şekilde saldırmayı ayakta kalmanın bir çaresi ve yolu olarak görüyor. HDP ve birlikte hareket ettiği demokrasi çevreleri, bu konuda önlerinde en büyük engel olarak duruyor. HDP’den korkuyorlar o nedenle” değerlendirmesinde bulundu.
“Bu abluka, bu düzenin bizatihi sembolüdür”
Sancar, dün de Kadıköy ilçe binası önünde bir araya gelmeyi kararlaştırdıklarını ancak polis tarafından ablukaya alındıklarını belirterek, “Oraya gitmeye kalktığımızda gördük ki bütün yollar abluka altında, bütün yollar kesilmiş. Binlerce polis yığılmış. Panzerler, çeşitli polis araçları orada gerçek bir abluka yaratmış. Bu abluka, bu düzenin bizatihi sembolüdür. Topluma abluka; siyasete, adalete, hakikate abluka. Bu ablukalarla ayakta kalabileceğini düşünüyor ama yanılıyorlar” şeklinde konuştu.
“İktidar, bizlerin kararlılığından korkuyor” diyen Sancar, şöyle devam etti:
“Demokratik siyasette ısrarımızın yarattığı büyük güçten korkuyor. Bu rejimin inşasını durduracak olma irademizden korkuyor. Geleceği demokrasi, adalet ve barış üzerine kurma kararlılığımızdan, ısrarımızdan korkuyor. Yürüyüşümüz bütün saldırılara karşı büyüyerek devam ediyor. Bu da iktidara her alanda korku salıyor. Korku ile sesimizi kısabileceklerini sanıyorlar ama yanılıyorlar. Her şeyi denediler, her yolu denemeye devam ediyorlar ama sesimizi kısamıyorlar. Tecritlerle, ablukalarla halklarımızla buluşmamızı engelleyeceklerini sanıyorlar ama büyük yanılıyorlar. Halklarla buluşmamızı ve halkların ortak mücadelesini demokratik geleceğin inşasında temel güç haline getirmemizi hiçbir şekilde engelleyemeyecekler. Bunu dün Kadıköy’de bir daha gördüler.”
“İstanbul’u faşizmin üssü yaptırmayacağız”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki mahkeme kararına değinen Mithat Sancar, “İstanbul’u bu yeni rejim inşasında bir üs haline getirmeye çalışıyorlar. İstanbul Türkiye’nin en büyük şehri. Seçilmiş belediye başkanına yargıyı kullanarak ceza veriyorlar. Daha önce sayısız örneğini üzerimizde denedikleri politikayı şimdi İstanbul’a taşıyorlar. İstanbul’daki bu tasfiye operasyonunun amacı da belli. Bizler üzerinde denedikleri ve pişirdiklerine inandıkları politikaları bütün Türkiye’ye yayıyorlar. Yeni bir vesayet sistemi ve otoriter rejim inşasını sona götürmek istiyorlar. Yani bu şekilde amaçlarına ulaşacaklarını düşünüyorlar” dedi.
Sancar, “Biz de diyoruz ki; bunun engellemenin yolu, bu iktidarın yeni rejim inşasını durdurmanın yolu en geniş demokratik ortak mücadeleden geçiyor. İstanbul’u faşizmin üssü yaptırmayacağız. Bunun yolu İstanbul’dan Roboski’ye dalga dalga ortak mücadele ve dayanışma hattını oluşturmaktan geçiyor. İstanbul ve Roboski buluşacak ve bu rejimi de bu iktidarı da durduracak. Bu iktidarı gönderecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Yeter ki hepimiz sorumluluklarımızı yerine getirelim. HDP olarak bedeller ödüyoruz ama bu hedeften ve amaçtan vazgeçmiyoruz” diye ekledi.
İmralı’da tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan görüş yasağına değinen Sancar, “İmralı’da Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan ağır ve mutlak tecrit, Kürt sorununda çözümsüzlük ve savaş politikaları ile doğrudan bağlantılıdır. Fakat bazı çevreler sanki tecrit sadece bir kesimin meselesiymiş gibi, bir şahıs meselesiymiş gibi sunmaya çalışıyorlar. Oysa biz diyoruz ki tecrit Türkiye’de ve bölgede siyasal gelişmelerle doğrudan bağlantılıdır. Kürt sorununda izlenen politikalarla doğrudan bağlantılıdır” yorumunu yaptı.
Sancar, 21 aydır İmralı’dan, Öcalan’dan ve oradaki diğer mahpuslardan hiçbir şekilde haber alınamadığını vurgulayarak, “Evet, iktidar da yalanlamıyor. CPT çevreleri sözü dolandırıyor. Eğer gerçekten öyleyse, ortada başka ciddi meseleler olduğunu da elbette düşündürüyor. Bu nedenle bir an önce bu tecridin sona ermesi lazım. Artık giderek derinleşen siyasi, hukuki ve insani bir aşamaya gelmiştir. Bu aşamada yapılması gereken şey açıktır, bellidir; Öcalan’ın avukatlarıyla ve ailesi ile görüşmesine derhal izin verilmelidir” şeklinde konuştu.
“Tarikat, siyaset ve ticaret üçgeninde yarattıkları girdaplarla bu kötülükleri besliyorlar”
Konuşmasının devamında iktidarı eleştiren Sancar, “Gördük ki zulmü her tarafa yayıyorlar. Toplumsal çürüme ve yozlaşmayı her alanda besliyorlar. Yolsuzlukla, talanla, sömürüyle, çocuklara yönelik en iğrenç istismarlarla, kadına yönelik şiddetle bu topluma çürütüyorlar. Her alana kötülük yayıyorlar. Talancı, soyguncu, sömürücü, şiddete dayanan bir yönetim anlayışı ile karşı karşıyayız. Bu toplumu bir şiddet toplumu haline getirdiler. Çocukların istismarının neredeyse olağanlaştığı bir düzen kurdular. Sadece son örnek Hiranur Vakfında ortaya çıkan dehşet verici olay gözlerimizin önünde durmaya yeter. Yargısıyla, medyasıyla, bakanlıklarıyla, bürokratlarıyla; tarikat, siyaset ve ticaret üçgeninde yarattıkları girdaplarla bu kötülükleri besliyorlar, büyütüyorlar ve bunlardan menfaat elde ediyorlar” ifadelerini kullandı.
Sancar, “İşte bizler 2022 yılında daha da ağırlaşarak karşımıza çıkan bu tabloyu değiştirmeye kararlıyız. Hepimiz için, bu ülkede yaşayan her bir insan ve canlı için bunu yapmak boynumuzun borcudur” dedi.
“2023 sonuç alma yılı olacak”
Eylül 2021’de açıkladıkları tutum belgesini hatırlatan Sancar, şunları kaydetti:
“Köklü bir barışı, güçlü bir demokrasiyi, yerel demokrasinin inşasını, hayatın her alanında kadın erkek eşitliğini, emekçilerin sosyal haklarının sağlanmasını, güvenceli çalışma ve yaşam şartlarını, ekolojik bir Türkiye ve dünyayı, bütün ezilen kimlikleri özgürleşmesini sağlayacak halkçı, demokratik bir yönetimin inşasını hedefledik ve bu hedefimize yürüyüşte 2022 yılı bizler için başarı yılı olmuştur. Eksiklerimiz var, yapmamız gereken daha çok şey var, bunların da farkındayız. Halklarımızın verdiği destek bizleri rehavete sürüklemiyor, tam tersine sorumluluğumuzu daha da büyütüyor. Onların bu iradesine, halklarımızın desteğine layık olmak bu ülkedeki bütün ezilenlerin, sömürülenlerin umudu olmayı hak etmek için daha çok çalışacağız. 2023 yılı mücadeleyi en üst noktaya çıkaracağımız yıl olacak. Final yılını geçtik, şimdi sonuç yılına geçtik. 2023 sonuç alma yılı olacak.”
“Demokratik cumhuriyete giden yolu mutlaka açacağız”
HDP Eş Başkanı Sancar, “2023 yılı aynı zamanda cumhuriyetin yüzüncü yılını geride bırakacağımız bir yıl. Bu cumhuriyeti demokrasi ile buluşturacak programı da örgütlülüğü de mücadeleyi de her gün anlattık. Bugün de kısa bir özetini yaptım. 2023 yılının demokratik cumhuriyeti inşa yılı olmasını sağlamak hepimizin ortak görevidir” dedi.
“Çözüm biziz, yolumuz açıktır; mutlaka kazanacağız” diyen Sancar, sözlerini Nazım Hikmet’in, “Hiçbir korkuya benzemez halkını satanların korkusu. Evet, onlar o nedenle korkuyorlar. Hiçbir cesarete benzemez halkına yaslanan insanların cesareti” dizeleriyle noktaladı.