Diyarbakır (Rûdaw) - Azadi Hareketi, PAK, PSK’dan yapılan ortak açıklamada dün polisin binalarına düzenlediği baskın, Metin Pirani’nin gözaltına alınması ve Kürdistan bayraklarının toplanmasını kınanarak “Hiçbir saldırıya boyun eğmeyeceğiz; Kürdistan Bayrağı milli değerimizdir” denildi. Açıklamaya katılan Kürt siyasi partiler ortak ulusal tavır çağrısı yaptı.
Bugün Diyarbakır’da Azadi Hareketi, Kürdistan Özgürlük Partisi(PAK) ve Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) dün Diyarbakır İl Teşkîlatı binalarında polislerin arama yapması ve Kürdistan bayraklarının toplatılmasına ilişkin Diyarbakır Gazeteciler Cemiyetinde ortak bir basın açıklaması düzenledi.
Toplantıya HAK-PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şah Eren, TDK-TEVGER adına Cano Amedi, Kürdistan İttifak Çalışma Grubu adında Kürdistan Komünist Partisi (KKP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, HDP Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer, Kürdistan Demokratlar Platformu (PDK-Bakur) Genel Başkanı Sertaç Bucak, İnsan ve Özgürlük Partisi (PİA) Başkan Yardımcısı Ahmet Kaya, Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi (KDP-T) Genel Başkanı Mehmet Emin Kardaş, avukat İbrahim Güçlü’nün yanı sıra çok sayıda Kürt siyasi sima katıldı. Açıklama ardından parti temsilcileri de dayanışma mesajı içeren birer konuşma yaptı.
Azadi Hareketi, PAK, PSK'nin ortak açıklamasın PSK Yönetim Kurulu Üyesi Selma Baksi okudu.
Ortak açıklamada dün, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi ve Diyarbakır Birinci Sulh ve Ceza Mahkemesi’nin kararıyla her 3 partinin Diyarbakır İl teşkilatlarına polislerce aramalar yapıldığı belirtildi.
17 Aralık Kürdistan Bayrağı günü vesilesiyle Azadi Hareketi, PAK, PSK parti teşkilatlarına Kürdistan Bayrağı asıldığı bu etkinliklerin, basında yer almasıyla Türkiye’deki bazı ırkçı, şoven kesimlerin, sosyal medya üzerinden, Kürdistan Bayrağı’na saldırdığı, Azadi Hareketi, PAK, PSK’yi hedef gösterdiği hatırlatıldı.
Açıklamada “Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı söz konusu ırkçı, şoven kesimlerin sosyal medya üzerinden yapmış oldukları bu paylaşımları bir ihbar olarak kabul etmiş ve Diyarbakır Birinci Sulh ve Ceza Mahkemesi’nin kararıyla, Azadi Hareketi, PAK, PSK’nin teşkilat binalarında arama için Diyarbakır Emnîyet Müdürlüğü’ne arama izni vermiştir” denildi.
Aramaya gerekçe olarak Kürdistan Bayrağı’nın parti teşkilatlarına asılmasının gösterildiği ancak de, polislerin savcılığın da emri ile, teşkilatlardaki tüm bilgisayarlar, parti resmi dökümanları, afiş, pankart, kitap ve dergileri de toplayarak Diyarbakır Emnîiet Müdürlüğü’ne götürdüklerine dikkat çekildi.
Aramalar sonrası PAK Genel Başkan Yardımcısı Nurullah Timur ile Azadi Hareketi Genel Sekreteri Metin Pirani’nin ifade vermek üzere Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğü, Nurullah Timur ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılırken, Metin Pirani’nin ise gözaltı sürecinin devam ettiği kaydedildi.
Kürdistan Bayrağı’na yönelik saldırıların yeni olmadığı belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Elbette ki Kürdistan Bayrağı’na yönelik saldırı ve yasaklar yeni değildir. Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de Kürdistan Bayrağı daha önceleri de defalarca saldırı ve yasaklamalara maruz kalmıştır.17 Aralık 2022 günü Kürdistan Bayrağı’nı balonlarla yükselttikleri için CNK sorumluları Jiyan Timurtaş ve Şerzan Kılıçaslan da Diyarbakır polisince gözaltına alındılar ve hala da serbest bırakılmadılar.
Gerek bundan önceki saldırı ve yasakları; gerekse Azadi Hareketi, PAK ve PSK teşkilatlarına ve bu teşkilatlardaki Kürdistan Bayrağı’na yönelik saldırıları, halkımızın milli değerlerine ve düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğüne yapılmış bir saldırı olarak görüyoruz. Bu saldırı ve yasakları kınıyoruz.
Kürdistan Bayrağı tüm Kürt ve Kürdistanlıların milli bir değeridir. Hiçbir güç bu milli değerimizi yasaklayamaz. Kürdistan Bayrağı üzerindeki hiçbir yasağı tanımayacağımızı, hiçbir saldırıya boyun eğmeyeceğimizi açıklığıyla kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.
“Devlet ve ırkçı, şoven kesimlerin Kürdistan Bayrağı’na yönelik saldırılarını kınıyoruz”
Türkiye Devleti ve ırkçı, şoven kesimlerin Kürdistan Bayrağı’na yönelik tüm yasaklama, saldırı, saygısız tutumları kınıyoruz.
“Kürdistan Bayrağı Güney Kürdistan’daki Federe Bölgenin resmi bayrağıdır”
Kürdistan Bayrağı aynı zamanda Güney Kürdistan’daki Federe Bölgenin de resmi bayrağıdır. Kürdistan Bayrağı hem Irak Federal Anayasası’nda , hem de dünya devletleri nezdinde resmi olarak kabul edilmiş bir bayraktır.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve bakanları da Kürdistan Federe Bölgesi yöneticileri ile yapmış oldukları resmi görüşmelerde , Türkiye Bayrağı’nın yanında Kürdistan Bayrağı’nı da resmi olarak kabul etmiş ve iki bayrak da resmi görüşmelerde yer almıştır.
“Kürdistan Bayrağı milli değerimizdir, hep dalgalandıracağız”
Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı polisler, teşkilatlarımızdaki arama gerekçesi olarak Kürdistan Bayrağı’nı göstermişlerdi. Ama sonuçta, Kürdistan Bayrakları ile birlikte, teşkilatlarımızdaki tüm bilgisayar, resmi evrak, dosya, afiş, pankart, kitap ve dergilere de el konulmuş ve Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne götürülmüşlerdir.
Evet, Kürdistan Bayrağı milli değerimizdir, hep dalgalandıracağız. Hiç bir saldırıya da boyun eğmeyeceğiz"
Çiftyürek: Ortak duruşumuzu kalıcılaştırmalıyız
Açıklama ardından siyasi parti temsilcileri birer konuşma yaptı.
Kürdistan Birliği Çalışma Komisyonu adına bir konuşama yapan KKP Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, “uyduruk” gerekçelerle 3 partiye yönelik gerçekleşen polis aramasını kınadıklarını söyledi. Çiftyürek, Kürt siyasi partilerine yönelik saldırılara karşı ortak duruşun ve tavrın kalıcılaştırılması gerektiğinin altını çizdi.
Kürdistan bayrağının Kürt halkının değeri olduğunu ve saldırıların kabul edilmeyeceğini belirten KKP Genel Başkanı, her 3 partinin Türkiye anayasasınca kabul edilmiş resmi parti olmasına rağmen emniyet tarafından aranma emri çıkarılmasının kabul edilemez olduğuna dikkat çekti.
Çiftyürek HDP İstanbul İl Eş Başkanı Ferhat Encü’ye polislerce atılan tokat olayını ve HDP Eş Başkanlarının polis ablukasında kalma olaylarını hatırlatarak, bu her iki olayı da kınadıklarını belirterek, “AK Parti hükümeti Türkiye’de demokrasi olduğundan dem vuruyor. Ancak son iki günde Kürt partilerine yönelik gelişen bu 3 olay Türkiye’de demokrasi olmadığını gösteriyor” dedi. Çiftyürek bu saldırılar karşısında partiler arasındaki dayanışma ve birliğin güçlendirilmesi çağrısını yineledi.
Bucak: Gün dayanışma günüdür
Ardından söz alan PDK-Bakur Genel Başkanı Sertaç Bucak ise Diyarbakır’da 3 siyasi partiye yönelik polis aramalarını kınayarak, Kürdistan Bayrağının Kürtlerin ortak ulusal değeri olduğunu kaydetti. Ferhat Encü’ye yönelik polis şiddetini de kınayın Bucak “Gün tüm Kürdistanların omuz omuza dayanışma içerisinde olma günüdür” ifadelerini kullandı.
Eren: Hukuk dışı saldırıları kınıyoruz
HAK-PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şah Eren 3 partiye yönelik hukuki olmayan arama ve baskıları parti olarak kınadıklarını ve kendileri ile dayanışma içinde olduklarını belirtti.
Eren, Diyarbakır Şeyh Sait Meydanı’nda Kürdistan Bayrağı’nı balonlarla uçurduktan sonra Kürdistan Ulusal Gençliği (CNK) sözcüsü ve üyesinin gözaltına alınmasını kınadıklarını belirterek, desteklediklerini sözlerine ekledi.
Amedi: Türkiye krizini Kürtlere saldırarak aşmaya çalışıyor
Kürdistan Demokratik Hareket (TDK-TEVGER) adına Cano Amedi’de bir konuşma yaparak, 3 partiye yönelik saldırıları ile 2 CNK üyesinin gözaltına alınmasını kınadı. Cano Kürt siyasi iradesine yönelik devletin saldırılarının yeni olmadığını söyledi.
Cano Amedi, Türkiye devletinin her zaman kendi iktidar krizini Kürtlere saldırarak aşmaya çalıştığını ve son saldırıları bu çerçevede görmek gerektiğini belirtti ve “Saldırılara karşı ulusal tavır” konulması çağrısı yaptı.
Güçlü: Kürtlere karşı kolonyalist hukuk uygulanıyor
Toplantının sonunda her 3 partinin avukatlığını yapan Avukat İbrahim Güçlü, saldırıların hukuk dışı olduğunu ve mahkemelerin siyasi partiler hakkında arama kararı veremeyeceğini söyledi.
İbrahim Güçlü, Kürdistan Bayrağının Türkiye yasalarına göre yasak olmadığını hatırlatarak, “Bayrak bahane edilerek partilerin dosya, bilgisayar ve dokümanterlerine el koyamayacaklarını emniyete bildirdi. Ancak savcılıktan talimat almışlardı. Bu hukuksuzluğun peşini bırakmayacağız” dedi.
“Türkiye’de kolonyalist hukuk uygulanıyor” diyen Güçlü, Türkiye’de Kürtlere yönelik özel bir uygulamanın olduğunu kaydetti.