Haber Merkezi – Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Türkler de benim vatandaşım, Kürtler de benim vatandaşım, Araplar da benim vatandaşım. Biz bunların arasında asla ayrım yapmayız, yapmadık" ifadelerini kullandı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 77. Genel Kurulu için bulunduğu New York'ta, Amerikan PBS kanalının konuğu olarak, dış politika ve dünya gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Anadolu Ajansı'nın aktardığına göre, Rusya-Ukrayna savaşının hızlı bir şekilde bitmesinin nasıl mümkün olabileceği sorusu üzerine Erdoğan, burada ağırlıklı olarak Rusya'nın tavrının çok önemli olduğunu belirtti.
Erdoğan, eğer Rusya-Ukrayna arasında bir barış sağlanacaksa, burada alınan yerlerin iadesinin büyük önem arz ettiğini belirterek, "İstenen, beklenen zaten bu. Bu konuda Sayın Guterres'in attığı adımlar da var. Bizim attığımız adımlar da var. Bu adımlarla birlikte beklediğimiz bu iadelerin sağlanması hakikaten işimizi kolaylaştır" dedi.
Rusya Devlet Başkanı Putin'den 2014'ten itibaren Kırım'ı da sahiplerine vermelerini rica ettiklerini anlatan Erdoğan, "Bunlar aynı zamanda bizim soydaşlarımız. Eğer bu adımı atarsanız bizi de rahatlatırsınız, Ukrayna'yı da rahatlatırsınız, Kırım Tatarlarını da rahatlatırsınız.' dedik. Ama maalesef o günden bugüne orada bir adım atılamadı" diye konuştu.
"Hiçbir lider attığı adımdan sonra 'Ben yanlış yaptım' demez"
"Sizce Putin, Ukrayna halkının kendini savunma iradesini küçümseyerek aslında yanlış hesap yaptığının farkında mı?" şeklindeki soru üzerine de Erdoğan, şunları söyledi:
"Hiçbir lider attığı adımdan sonra 'Ben yanlış yaptım.' demez. Bunu görmek lazım. Tabii bunu söylerken aynı şeyi Ukrayna için de düşünmek lazım. Acaba Sayın Zelenskiy böyle bir adımı atarken 'Ben yanlış yaptım.' diye düşünüyor mu veya düşündü mü? Tabii liderler girdikleri bir yoldan geri dönüşleri çok zor olan insanlardır. Şu anda sadece Polonya'da 3 milyonu aşkın Ukraynalı mülteci var. Avrupa'nın birçok ülkelerine, bize dahi gelen Ukraynalı göçmenler var. Bunların tümünü ele aldığımız zaman, 5 milyona yakın göçmen şu anda Ukrayna'dan çıkmış vaziyette. Tabii bu konuda bir liderin bu işe dayanması, yani 35-36 milyon nüfusu olan Ukrayna'dan bu kadar insanın çıkmış olması kolay bir iş değil. Bir liderin de bunu anlatması kolay bir iş değil. Ama liderler bu konuda kolay kolay pişmanlık duymuyor."
"İsveç terörün adeta bir kuluçka yuvasıdır"
"Türkiye olarak İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üyeliğini daimi olarak engellemek gibi bir niyetiniz var mı?" sorusu üzerine Erdoğan, "Şunu bir defa görmeniz lazım, burada özellikle İsveç terörün adeta bir kuluçka yuvasıdır" değerlendirmesinde bulundu.
İsveç'te "teröristlerin" parlamentoya varıncaya kadar sızdığını ileri süren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sürekli, Stockholm caddelerinde, terörist başının paçavralarını, pankartlarını taşıyarak teröristlerin yürüyüşler yaptığını ve İsveç'teki bizim samimi saf Türklere saldırılar düzenlediğini biz belgelerle defalarca İsveç tarafına verdik. 'Finlandiya böyle mi?' derseniz, İsveç gibi değil. Onlar bu noktada daha sakinler ve duruma hakimler. Ama İsveç'te böyle bir hakimiyet yok. Bize sürekli bir gerekçeyle karşılık veriyorlar. Diyorlar ki 'Anayasamızın amir hükmü sebebiyle bu, özgürlükler kapsamında değerlendirilir.' Ben de diyorum ki, terörün özgürlükle alakası olmaz. Terörün özgürlük tanımı içerisinde yeri olamaz. Dolayısıyla da bu teröristlere karşı mücadelenizi eğer ortaya koyarsanız, bir mücadele verirseniz, biz bu konuda her türlü desteği veririz. Tabii bununla ilgili de nihai karar merci bizim parlamentomuzdur. Nihai kararı parlamentomuz verir.
Burada bir şeyi daha ifade etmekte fayda görüyorum, biz bu görüşmeleri yaptıktan sonra yine Stockholm caddelerinde maalesef bu teröristlerin devamlı yürüyüşlerini izledik. Bu ara bir seçim geçirdiler. Yeni kazanan parti bunlara müsaade etmeyeceğini söyleyerek iş başına geldi. Temenni ederim ki bu teröristlere İsveç'te müsaade edilmez, biz de elimizden gelen kolaylığı kendilerine gösteririz."
"Eğer İsveç ve Finlandiya sizin onlardan istediğinizi yapmazsa, o zaman NATO üyeliklerini durdurma, engelleme konusunda kararlı mısınız?" sorusunu Erdoğan, "Bu konuda NATO üyelerinden herhangi birisinin olumsuz cevap vermesi zaten bu girişi engeller" sözleriyle yanıtladı.
Yunanistan'ın NATO'ya tekrar girişine o zaman iktidarda olan Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin destek verdiğini hatırlatan Erdoğan, "Eğer 'ret' deseydi, bugün Yunanistan NATO'da olamayacaktı ama olumlu yaklaştığı için şu anda Yunanistan tekrar NATO'ya girme imkanını yakaladı. Şimdi burada da benzer bir durumla karşı karşıyayız. Eğer bu dediklerimiz yerine getirilecek olursa biz olumlu yaklaşımda bulunuruz. Ama burada terör faaliyetleri devam ederse olmaz." dedi.
"Olay bir Kürt-Türk meselesi değildir"
NATO'nun terör örgütlerinin yanında olan değil, tamamen terörle mücadele eden bir kuruluş olduğuna işaret eden Erdoğan, "NATO'nun beşinci maddesi, özellikle üyelerinin müşterek korunmasına yönelik bir maddedir ve biz bunu da tabii bekliyoruz. Çünkü biz 40 yıldır terörle mücadele ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, "Sadece İsveç ve Finlandiya'da değil, Suriye, Irak ve kendi ülkeniz içinde de Kürtler konusu var. Bu konu sizce nasıl çözüme ulaşır?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Bir defa önce şunu belirleyelim, olayı Kürt-Türk meselesi olarak ele alırsanız yanılırsınız. Olay bir Kürt-Türk meselesi değildir. Olay tamamıyla terörist ve terörist olmayanlar meselesidir. Şu anda Suriye'nin kuzeyinde Kürt de var, Arap da var. Bizim tarafa geçtiğiniz zaman bu boylarda Kürt var, Arap daha çok var. Benim partimin içerisinde Kürt yönetici arkadaşlarım var, Kürt milletvekili arkadaşlarım var. Kendi içimizde herhangi bir sorun söz konusu değil. Kaldı ki şu anda ülkemin güneydoğu, doğu bölgelerinde biz ikinci parti konumundayız ve buralardan ciddi bir oy alabiliyoruz. Buralarda ağırlıklı olarak Kürt vatandaşlar yaşıyor. Kürt vatandaşlarımızın yaşadığı bu bölgelerden AK Parti olarak biz bu kadar yoğun bir oy alıyoruz. İktidar olarak da biz bu bölgelere çok ciddi yatırımlar yaptık. Yani 'Burası Kürtlerin yaşadığı bölgedir, buraya yatırım yapmayalım' diye bir şey bizim felsefemizde yok, bizim programlarımızda yok. Türkler de benim vatandaşım, Kürtler de benim vatandaşım, Araplar da benim vatandaşım. Biz bunların arasında asla ayrım yapmayız, yapmadık. Şu anda da aynı konumdayız. Bizim bütün vatandaşlarımıza yaklaşımımız aynıdır. Bundan sonra da aynen böyle devam edecektir."
"Hedefimiz Suriyeli misafirlerimizi yavaş yavaş kendi topraklarına göndermek"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milyonlarca Suriye vatandaşı ülkesinden ayrılmak zorunda kaldı. Bunların pek çoğu sizin ülkenizde yaşıyor. Siz bu Suriye savaşı nereye doğru gidecek diye düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine de "Tabii bu konu en çok bizi rahatsız ediyor. Zira 4 milyon Suriyeli bizim ülkemizde, ki bunların büyük kısmı Arap'tır, biz bunları misafir ediyoruz." dedi.
Türkiye'de vatandaşlık verilen Suriyelilerin olduğunu, bunların içinde doktor, mühendis, hukukçu, ebe, hemşirenin bulunduğunu aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu kadar vasıflı insanlar sizden bir şeyler bekliyorlar ve biz bu insanları yol ortasında bırakmadık. Elimizden gelen desteği onlara da verdik. Fakat biz şimdi yeni bir adım attık. O da şu, özellikle Suriye'nin kuzeyinde belli bir bölgeyi şu anda briket evlerle inşa ediyoruz. Bu briket evler 2 artı 1 şeklinde. Banyosu, tuvaleti her şeyi içerisinde var. Altyapılarını yaptık. Hedefimiz ilk etapta 100 bin konut yapmak ve bunu artırarak devam ettirmek. Peki niçin bunları yapıyoruz? Bizdeki Suriyeliler tekrar kendi topraklarına dönsün diye bunu yaptık. Orada, o yaşanmaz çadırların içerisinde bu insanların insanlık dışı bir yaşama mahkum edilmesine katlanmak mümkün değil. Biz bununla ilgili de Avrupa Birliği'nden olsun birçok yerlerden destekler istedik. Ama maalesef bu destekleri alamadık. Birçok liderle benim özel görüşmelerim oldu. Fakat öyle de olsa böyle de olsa Türkiye kendi milli bütçesinden ve STK'ların gayretleriyle bu konutları yaptı. Hedefimiz şimdi 250 bin briket eve bunu ulaştırmak ve şu andaki bizde bulunan Suriyeli misafirlerimizi yavaş yavaş kendi topraklarına göndermek."
Erdoğan, Türkiye'deki Suriyelilerin dönüşlerinin başladığını, burada hedefin ilk etapta 1 milyonu yakalamak olduğunu söyledi.
"Enflasyon aşılamaz bir ekonomik tehlike değildir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'deki enflasyon sorununun nasıl çözülebileceğine" ilişkin soruya karşılık da şunları söyledi:
"Enflasyon aşılamaz bir ekonomik tehlike değildir. Ben ekonomistim. Şu anda yüzde 8, yüzde 9 enflasyonun bile tehdit ettiği ülkeler var. Bizde yüzde 80 var. Biz şu anda 250 milyar dolar ihracatı yakalamış bir ülkeyiz. Benim ülkemde marketlerde raflar boş değil. Ama Amerika'da bile bugün raflar boş, Fransa'da raflar boş, Almanya'da raflar boş. Benim vatandaşım şu anda istediği her türlü ürünü marketlerde bulabiliyor. Örneğin şu anda yeni bir adım attık. O da şu, Tarım Kredi Kooperatiflerimizde ürünler çok çok ucuz fiyatla satılıyor. Bunlar diğer zincir marketlerden çok daha düşük fiyatlı. Bizim için şu anda enflasyon bir sıkıntıdır ama yılbaşından sonra biz enflasyonda da bu sıkıntıyı aşacağız ve yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz. Şu anda Türkiye'nin büyüme oranı yüzde 7,6. Dünyada şu anda ikinci sıradayız büyümede. Bu da bir şeyi gösteriyor."
"Bizim seçimleri kazanma noktasında bir endişemiz yok"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'de 2023'te yapılacak seçimlere" dair soruya, "Bizim şu anda seçimleri kazanma noktasında bir endişemiz yok. Ben meydanların dilini iyi bilirim. Şu anda yaptığım toplu açılışlarda, meydan mitinglerinde eğer on binleri meydanlara toplayabiliyorsam, bu halkımın bize olan teveccühünü göstermektedir. Halkımızın bize olan bu teveccühü devam ettikçe, bizi kimse tutamaz. Çünkü alternatif yok." dedi.
"Keşke gelseniz de bizim sağlık sektörünü yerinde inceleseniz"
Attıkları adımlarla Türkiye'nin savunma sanayisinden sağlığa, eğitime kadar her alanda Batı ülkeleriyle kıyaslanamayacak noktada olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Keşke gelseniz de bizim sağlık sektörünü yerinde inceleseniz, bizim eğitim sistemimizi yerinde inceleseniz. Hepsinde Batı'yla mukayese edilemeyecek derecede bir performansı olan ülkeyiz. Onun için alternatifsiziz. Şu anda biz öyle bir konumdayız ki inşallah bu seçimleri de bizler kazanacağız. Ben yüzde 52 ile Cumhurbaşkanlığını kazandım. Şimdi önümüzdeki seçimlerde bizim hedefimiz tabii aynı şekilde kazanmak. Biz başkanlık sistemine geçtik. Ama bizim muhalif kanat, Türkiye'de başkanlık sistemi değil, parlamenter sistemi savunuyor, ki o parlamenter sistemde Türkiye yıllar yılı 7 ayda, 8 ayda, 10 ayda, 13, 14, 15, 16 ayda bir seçime gitmiş, hükümetler bozulmuş. Böyle bir ülkede istikrar olur mu? İstikrar olmadığı için de ne oldu? Türkiye hep geride kaldı. Biz ise dedik ki başkanlık sistemine geçeceğiz ve başkanlık sistemine geçtik. Amerika'daki sistemi de kısmen baz aldık. Başkanlık sistemiyle beraber de Türkiye çok daha farklı bir yürüyüşe geçti ve bu farklı yürüyüş içerisinde de gayet güzel bir yere ülkemizi getirdik."
"Türkiye-ABD ilişkileri ideal bir konumdadır diyemem"
"Sizce şu an Türkiye-ABD ilişkileri ne durumda?" sorusunu ise Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İdeal bir konumdadır diyemem. Çünkü bizim şu anda Amerika'yla dış ticaret hacmimizin buralarda olmaması lazım. Bizim Sayın Trump döneminde de belirlediğimiz bir rakam vardı, '100 milyar doları bulmalıyız' demiştik. Ama maalesef şu anda çok çok gerilerdeyiz." diye yanıtladı.
Türkiye-ABD ticaret hacminin 20, 25, 30 milyar dolar olmaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Bizim bunları aşmamız lazım." diye konuştu.
"Yaptırım, iki dost ülke için çok yanlış bir şey"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-ABD ilişkilerinin savunma sanayisinde de istenilen yerde olmadığını belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
"Savunma sanayini iyi bir yere taşımamız lazım. İşte mesela bizim F-16 meselemiz var. Biz sizden F-16 almışız. Şimdi sizden F-16 aldığımıza göre bunun gerisinin gelmesi lazım. Ama burada siyasi yaklaşımla karar vererek F-16 konusunda Türkiye'ye hala bir yaptırım uygulama yoluna gitmek iki dost ülke için çok yanlış bir şey. En son Sayın Biden, bunu çözme noktasında bana söz verdi. Şu anda Biden'ın buna olumlu baktığını biliyorum. Hatta Cumhuriyetçilerle de görüşmelerimiz oldu, onlar da buna olumlu bakacaklarını söylediler. Şimdi F-16 konusunda eğer biz Amerika'dan istediğimiz neticeyi alamazsak ne yapacağız? Başımızın çaresine bakacağız. Siz kalkıp da Yunanistan'a F-16 konusunda her türlü desteği vereceksiniz, orada üsler kuracaksınız ama Türkiye gibi NATO'daki dost ülkeye ve ilk 5 içerisinde NATO'da her türlü desteği veren ülkeye bu desteği vermeyeceksiniz. Bu durumda Türkiye'nin yapacağı iş de başının çaresine bakmaktır. Yoksa bunun dışında bizim Amerika'yla sıkıntımız yok."
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın