Demirtaş: Ben cami avlusuna bırakılıp terk edilmiş biri değilim ki

Haber Merkezi – HDP eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, “Türkiye Açılımı” önerisine yönelik, "Somut bazı mesajlar toplumu rahatlatır. Biz bu silah, şiddet, savaş meselesini kalıcı olarak ve diyalogla, ikna yoluyla çözebiliriz" dedi.

Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan HDP’nin eski eş başkanı Selahattin Demirtaş, avukatları aracılığıyla Halk TV programcıları Şule Aydın ve Timur Soykan’ın sorularını yanıtladı.

Demirtaş, “Dönüp baktığınızda cezaevinden bile cumhurbaşkanlığı yarışı sürdürme cesareti göstermiş , HDP’nin toplumdaki denklemini bir dönem değiştirmiş biri olarak partiniz tarafından yalnız bırakıldığınızı – oyun dışı bırakılmak istendiğinizi düşünüyor musunuz?” sorusuna, “Hayır, hiçbir zaman böyle bir duyguya kapılmadım. Ben camii avlusuna bırakılıp terk edilmiş biri değilim ki, birileri bana sahip çıksın. Dışarıda da içeride de milyonlarca insanın desteğiyle siyaset yapıyor ve onların desteğiyle ayakta kalıyorum” yanıtını verdi.

Demirtaş, “Ben hiçbir zaman yalnızlık duygusuna kapılmadım. Hatta HDP yönetimi kendini yalnız hissetmesin diye içeriden destek verdim. Çünkü HDP kurumsal olarak çok ağır bir saldırı altındadır, bana yapılanın çok daha fazlası HDP’ye yapılıyor. Biz de hep birlikte, HDP’ye sahip çıkıyoruz. Bizim siyasetimizde işler böyle yürüyor” diye ekledi.

Kimlik siyasetinin HDP'yi politik olarak daralttığı yönündeki eleştirileri değerlendiren Demirtaş, “Kimlik siyaseti yapmayan parti yok ki! Türkiye’nin temel sorunu bu zaten. Herkes bir tek HDP’yi kimlik siyaseti yapmakla eleştiriyor. Tamam, zaman zaman HDP bu dar alana sıkışıyor ama Türk, İslamcı, milliyetçi, ırkçı, ulusalcı, Kemalist siyaset yürütenler özünde kimlik siyaseti yürütüyorlar. Problem bir tek Kürt kimliğinde çıkıyor ki, bunun adı da Kürt Sorunu zaten. Yani Kürt kimliği dışında her kimliğin siyaseti normal karşılanıyor. İşin bir de bu kısmı var” ifadelerini kullandı.

“Çanakkale Şehitliğini ziyaret ederek çiçek bırakmayı isterim”

“Eğer diğer muhalefetten Kürt açılımı bekliyorsak biz de HDP olarak Türkiye Açılımı yapmak zorundayız… Özgüvenle tüm Türkiye'yi kucaklamak zorundayız’ dediniz? Türkiye Açılımı önerinizi daha detaylı ve somut örneklerle anlatabilir misiniz?” sorusuna Selahattin Demirtaş, şu yanıtı verdi:

“Türkiye toplumunun bölünme korkusunu, silah, şiddet, terör korkusunu ortadan kaldıracak barış politikaları, birlik söylemleri üretmeliyiz. Daha fazla üretmeliyiz. Çünkü buna gerçekten inanıyoruz. Dolayısıyla gerçekten inandığımız şeyi daha somut ve cesurca gösterebilmeliyiz. Örneğin, Çanakkale Şehitliğini ziyaret ederek çiçek bırakmayı, dua etmeyi, orada yatanlar gibi yan yana durmamız gerektiğini göstermek isterim. Bunun gibi somut bazı mesajlar toplumu rahatlatır ve toplumun tüm kesimleri derdimizi, çözümlerimizi daha içten dinlemeye başlar. Biz bu silah, şiddet, savaş meselesini kalıcı olarak ve diyalogla, ikna yoluyla çözebiliriz. HDP’nin buna gücü var ve bunu Türkiye toplumunu daha fazla kucaklayarak yapmalıyız ki, demokrasiyi büyütecek toplumsal zemini ve desteği yakalayabilelim.”

Demirtaş, “HDP’nin Türkiye’nin bütünlüğü içinde çözüm aradığını anlatması” gerektiğini ifade ettiniz. Buna karşı partide bir direnç var mı?” surusunu, Hayır, hiç kimsede böyle bir direnç yok. Ben daha fazla anlatılmalı, daha etkili anlatılmalı diyorum” sözleri ile yanıtladı.

“Benim de dahil olduğum hatalarımız var”

Altılı masa ile HDP’nin iş birliği üzerine bir soruyu yanıtlayan Demirtaş, “Bunu parti yönetimimize, Eş Genel Başkanlarımıza düzenli olarak iletiyorum. Benim de dahil olduğum hatalarımız var elbette ancak hatalarımızı parti içinde konuşup aşmayı tercih ediyoruz. Eksiklerimizi ve önerilerimizi ise halka açık tartışıyoruz. Parti disiplini de bunu gerektirir” dedi.

Demirtaş, “AKP'nin çekirdek tabanı bile dağılım içinde AKP'yi destekleyen Kürtlerin yeni adresi neresi olur, muhalefetin bu konuda çabası var mı?” sorusuna, “AKP’den kopan Kürtlerin önemli bir kısmı HDP’ye geçiyor, sonrasında CHP ve DEVA da tercih ediliyor, görebildiğim kadarıyla” yanıtınıverdi.

“Toplumda büyüyen Erdoğan karşıtlığı muhalefetin rehavetine yol açıyor mu? ‘Bu iş bitti’ mi?” sorusu üzerine Selahattin Demirtaş, şu sözleri sarfetti:

“Hayır bitmedi. Çünkü mesele Erdoğan karşıtlığına indirgenemeyecek kadar derin ve önemlidir. Kurumsal, radikal, demokratik değişime ihtiyaç var. Bunun için AKP’nin gitmesi yetmez. Demokrasiyi içselleştirmiş, demokrasiye yürekten bağlı kişilerin göreve gelmesi ve sonrasında da halkı siyasetin öznesi haline getirerek demokratik dönüşüm sürecini ilerletmesi gerekir. Bu dönüşüm de şimdiden başlamalı. İşte bu konuda 6’lı muhalefet henüz ciddi bir hamle yapamadı. Sayın Kılıçdaroğlu’nun önemli çabaları oluyor. Diğer siyasetçilerin biraz daha fazla çaba göstermeleri gerektiğini düşünüyorum.”

Demirtaş, HDP'nin cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağı sorusuna, “Ortak aday fikrine yakın olduğumuzu Eş Genel Başkanlarımız açıkladılar zaten. Son ana kadar buna açık olunacak ama olmazsa tabii ki, kendi adayımızla çıkarız. Bu çerçevede bana adaylık görevi verilirse layık olmaya çalışırım. Başka aday gösterilecekse de bizim fikrimiz ve önerimiz mutlaka alınır, ortaklaşırız, neden sorun olsun ki? Ve evet, adayın kim olacağı sandıkta belirleyici olacaktır. Temel demokratik ilkeleri temsil eden bir aday olmazsa halk da kabul etmez zaten” şeklinde yanıt verdi.