Erdoğan: Çocuk yaşta cinsel istismar ne İslami ne insani olarak kabul edilemez
Haber Merkezi – Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz hiçbir zaman kız evladımızın fiziki ve ruhi olgunluğa erişmeden, hukuki olarak reşit hale gelmeden evlendirilmesini tasvip etmedik, tasvip etmiyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları tarafından Pullman İstanbul Hotel'de düzenlenen “Kadın Emeği Zirvesi”nde yaptığı konuşmada, Hiranur Vakfı eski Başkanı Yusuf Ziya Gümüşel’in 6 yaşındaki kızını evlendirmesi ve çocuğun istismara maruz kalması meselesini kast ederek, uzunca bir süredir idari ve hukuki takibi yapılan bir hususun bir anda ülkenin gündeminde öne çıkartıldığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz hiçbir zaman kız evladımızın fiziki ve ruhi olgunluğa erişmeden, hukuki olarak reşit hale gelmeden evlendirilmesini tasvip etmedik, tasvip etmiyoruz. Zaten kendi aile hayatımızda da hamdolsun bunun bir örneği yok. Öyle davrandık. Hele hele çocuk yaşta cinsel istismar ne İslami ne insani olarak asla kabul edilebilecek bir davranış değildir. Gündeme gelen hadise konusunda da en başından itibaren tüm kurumlarımız gerekli takipleri yapmış, gereken süreçleri hassasiyetle işletmiştir” değerlendirmesini yaptı.
“Türkiye bir başka tehditle karşı karşıyadır”
Türkiye'de küçük yaşta evlilikle ilgili sıkıntıların eskiden beri yaşandığını ancak aşıldığını aktaran Erdoğa, bu arada başka sorunlar yaşamaya başladıklarını ifade ederek, "Mesela sosyal medya başta olmak üzere internet mecralarının, televizyonlardaki kimi programların etkisiyle çocuk yaştaki evlatlarımızın görünüşlerinden diğer insanlarla ilişkilerine kadar her alanda ciddi savrulmalar yaşadıklarına şahit oluyoruz. Üstelik bu sancılı durum sadece İstanbul gibi büyükşehirlerimizle sınırlı kalmayıp, ülkemizin her köşesine yayılıyor. Çocuk gelin sorununu çözen Türkiye, çocukların daha büyük felaketlerin kucağına itildiği bir başka tehditle karşı karşıyadır" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ana muhalefeti, yavru muhalefeti... Hepsine sesleniyorum. Kandil'in hesabını bugüne kadar sordunuz mu? Diyarbakır anneleri acaba hangi partinin kapısında gözü yaşlı olarak bunca süredir ağlıyor ve gözü yaşlı olarak oradan birilerine lanetler okuyorlar. Kandil'de 10,11,12,13,14,15 yaşındaki o kız çocuklarımızı kaçıranlar kimler? Yahu sizin dirsek dirseğe yürüdüğünüz, seçimlere beraber girmeyi düşündüğünüz partinin mensupları değil mi? PKK'nın parlamentodaki uzantıları değil mi? Bay Kemal, senin bunlara söyleyecek bugüne kadar bir sözün oldu mu? En ufak bir şey söyledin mi? Bir kere, ya bir vicdansızlık yapma ya. Git de şu Diyarbakır annelerine geçmiş olsun de. Diyemez, dediği anda seçim ortağını ne yapar, kaybeder. Bunu biliyor. Hatta Meclis kürsüsünden devamlı bir malum partiden milletvekili 'Biz olmasaydık siz şu anda parlamentoda olmayacaktınız' diye onlara meydan okuyor. Niye? Çünkü Kandil'den sinyali alıyor. Kandil'dekiler ne diyor? Sayın Kılıçdaroğlu'na methiyeler diziyor. Onların methiyesiyle yürüyorsun. Ankara'dan İstanbul'a onlarla beraber yürüdün. Önce sen oradaki bütün hasarı bir gider, ondan sonra konuş."
“LGBT denilen olay, CHP'nin kitabında var mı?”
LGBT konusuna da değinen Erdoğan, "LGBT denilen olay, bizim kitabımızda yok. Fakat CHP'nin kitabında var mı? Var. Diğer yavru muhalefetin kitabında var mı? Var. Onlarla beraber yürüyorlar mı? Yürüyorlar. Bizim böyle bir şeye ihtiyacımız yok” dedi.
Açık konuşacağını aktaran Erdoğan, "LGBT denilen olay, bizim kitabımızda yok. Fakat CHP'nin kitabında var mı? Var. Diğer yavru muhalefetin kitabında var mı? Var. Onlarla beraber yürüyorlar mı? Yürüyorlar. Bizim böyle bir şeye ihtiyacımız yok" diye konuştu.
Birilerinin gündemi farklı da olsa aile kurumunun temel direği olan kadınların üretim yanında siyasetteki varlık ve etkinliklerinin arttığının gerçek olduğunun altını çizen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hadi sıkıyorsa şimdi de had bildirin bakalım”
"Güçlü aile olmadan, güçlü bir millet olmaz. Kadın olmadan siyasetin, üretimin, büyümenin olamayacağı anlayışımızın en somut örneklerinden biri de Meclis'teki temsil düzeyidir. Az önce arkadaşlarımız söyledi. Et tekraru ahsen velev kane 180. Şimdi ben de söyleyeceğim. Nedir o? Meclis'te ilk defa 1935'te milletvekili olarak görev almaya başlayan kadınlarımızın temsil düzeyi genellikle çok düşük oranda seyretmiş hatta yüzde 1'ler seviyesine kadar inmiştir. Hatta 1999 seçimlerinde milletin oyuyla meclise gelen bir kadın milletvekilimize, bu ana muhalefetin geçmişteki temsilcisi durumunda olanlar ne demişti? 'Bu kadına haddini bildirin.' demişti. Ne demek bu ya? Yani bir kadına, parlamentoya milletin oylarıyla seçilerek gelen bir başörtülü kadına, 'Bu kadına haddini bildirin' demek ne demek ya? Ey CHP, siz onların devamısınız, hiçbir farkınız yok. Hadi sıkıyorsa şimdi de had bildirin bakalım."