Deniz Poyraz'ı öldüren Onur Gencer: Pişman değilim, içimi soğuttum

Haber Merkezi - HDP İzmir il binasını basarak Deniz Poyraz'ı öldüren Onur Gencer'in Emniyet’te verdiği ifade ortaya çıktı. T24 yazarı Gökçer Tahincioğlu’nun bugünkü yazısında ayrıntılarına yer verdiği ifadede Onur Gencer “Pişman pişman değilim, içimi soğuttum” diyor

Binaya bir kişiyi değil o an içeride kaç kişi varsa hepsini öldürmeye gittiğini itiraf eden Onur Gencer tutuklanmaması gerektiği yönünde de talepte bulunuyor.

Tahincioğlu yazısında, "Gencer, emniyette de adliyede de pişmanlık belirtmedi. Aynı beyanı tekrarladı: ‘İçimi soğuttum, beni serbest bırakın.’ Serbest bırakılması gerektiğine inanıyordu" ifadelerini kullandı.

İfadesinin devamında Onur Gencer'in HDP'nin toplantısından haberinin olmadığını savunduğunu belirten Tahincioğlu, "HDP'deki toplantıdan bahsetmiyor ama binaya girdiğinde en az 4-5 kişiyi 'indireceğini' düşündüğünü söylüyor. 10 mermisinin olduğunu, 5'ini kullandığını iddia ediyor" dediğini aktardı.

Gökçer Tahincioğlu'nun, "Deniz Poyraz'ın katili Onur Gencer: İçimi soğuttum, beni serbest bırakın!" başlığıyla yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:

“Emniyet ifadesi 27 sayfa. Gencer, ifadesinde, Kürtler'den neden nefret ettiğini anlatıyor. 1998 yılına kadar gidiyor. Sonradan vefat eden annesiyle, HADEP'li seçim görevlilerinin konuştuğunu, annesinin HADEP'e oy vermeyeceğini söyleyince tehdit edildiğini öne sürüyor.

Oradan bugüne dönüyor. Sağlık görevlisi olarak çalışırken, reçeteli bir ilacı reçetesiz kullandığını, Siverekli hemşirelerin bunu açığa çıkardığını, aralarında husumet olduğunu söylüyor. Nefretini gizlemiyor. Bu nedenle şikayetçi olduğunu, kendinin de soruşturma geçirdiğini anlatıyor.

Bu soruşturma nedeniyle, iki kişiyi öldürmeyi tasarladığını ama bunların önemsiz kişiler olduğunu düşünerek vazgeçtiğini ifade ediyor.

Öldürmeyi tasarladığı isimler: Öcalan, Demirtaş, Barış Atay

Gencer, kimsenin etkisinde kalmadığını söylüyor ama öldürmeyi tasarladığı isimleri Öcalan, Selahattin Demirtaş, Barış Atay diye sıralıyor ifadesinde.

Silaha çok düşkün olduğunu, öldürme fikri kafasında yerleştikten sonra ruhsatlı silah arayışına girdiğini ve geçen yıl Haziran'da İzmir'den ruhsatlı silah aldığını anlatıyor. Psikolojisinin bozuk olduğunu ve ilaç kullandığını söylüyor ama ruhsat alırken yöneltilen sorulara, tam da istenilen yanıtları verdiğini, yalan söylediğini ifade edebilecek kadar kendinde.

Geçmişten bu yana silah eğitimi aldığını, poligonda sıkça talim yaptığını ifade ediyor. Ayrıca soyadını vermediği Alican adlı bir kişinin kendisini eğittiğini de söylüyor. Ankara'da ruhsat almayı istediğini ancak zor olduğunu görünce ruhsatı İzmir'den aldığını, bu yüzden HDP Genel Merkezi'ni hedef almadığını ifade ediyor. Ankara'da yakalanma olasılığının daha yüksek olması nedeniyle İzmir'de karar kılmış.

Anlatımına göre, İzmir'de karar kıldıktan sonra HDP İl Binası'nın yakınındaki otellerde de kalıyor. Binayı düzenli olarak gözlüyor. Binada bulunan dil kursuna kaydını bile yaptırıyor. Hatta fırsatını bulup HDP'nin olduğu dairede keşif yapabildiğini de anlatıyor.

1,5 yıldır HDP İl Binası'nın önünde güvenlik şube kamp kurmuş olmasına, sivil polisler her gelen geçeni not etmesine rağmen nasılsa göze batmamış!

Eylemi yapabilmek için krediler çektiğini, bunların görülebileceğini özellikle belirtiyor. Üstüne basa basa sürekli olarak, "Yalnız karar verdiğini, eylemi yalnız başına yaptığını" vurguluyor.

Gencecik bir insanı nasıl öldürdüğünü anlatırken çok soğukkanlı.

Anlatımına göre içeri girer girmez, kahvaltı yaptığı sırada sesi duyunca kapıya yönelen Deniz Poyraz'ı önce bacağından, sonra da başından vuruyor. Poyraz'ın bedeninde daha fazla kurşun yarası bulunmasını da aynı soğukkanlılıkla açıklıyor.

Öldürdükten sonra içeriyi dağıtıp, içeride ateş edip tekrar yanına geldiğini, hırsını alabilmek için yeniden ateş ettiğini hatta tekme attığını anlatıyor. Deniz Poyraz'ın başındaki yaralanmanın sebebinin bu olabileceğini söylüyor.

Poyraz'ı öldürdükten hemen sonra WhatsApp durumunda fotoğrafını paylaştığını, sonra içeriyi inceleyip dağıttığını ifade ediyor.

Sebahat Tuncel'in fotoğrafına ateş ettiği, camı, çerçeveyi indirdiği sabit.

Pişmanlık belirtmiyor. Pişmanlığı yok. Hem emniyette, hem adliyede aynı beyanı tekrarlıyor:

"İçimi soğutmak için yaptım, beni serbest bırakın."

HDP'deki toplantıdan bahsetmiyor ama binaya girdiğinde en az 4-5 kişiyi "indireceğini" düşündüğünü söylüyor. 10 mermisinin olduğunu, 5'ini kullandığını iddia ediyor.

Gerçekten bu eylemin suç olmadığını, serbest bırakılması gerektiğini savunuyor.

Savcılık, babasının, taksicinin, silah aldığı kişinin ifadelerini hızla almış. Babası, annesinin vefatından bu yana dengesiz olduğunu anlatıyor. Taksici ise sürekli HDP'nin olduğu bölgeye gidip geldiğini.

Savcılık, Gencer'in olay yerine gelişine ilişkin mobese ve dükkanların kamera görüntülerini dosyaya koymuş. Ancak görüntülerin ne kadarı var, eksiksiz olarak dosyada yer alıyor mu, henüz belirsiz.

Avukatların beyanı ise son 6 aya ilişkin tüm görüntülerin istenilmesi. Kiminle keşif yaptığının, kiminle hareket ettiğinin ancak bu yolla ortaya çıkartılacağını düşüncesindeler.

Ayrıca HTS kayıtlarının da dosyaya getirilmesi talep ediliyor.

Dosyada, Instagram paylaşımları, WhatsApp durum mesajı gibi görüntüler de var. Ancak gözaltına alındıktan sonra paylaşımlarının nasıl olup da silindiği, hesabının nasıl kapatıldığı hâlâ meçhul. Bunu yapanlar hakkında ayrıca bir işlem başlatılacak mı, belirsiz.”