Haber Merkezi - Türkiye Komünist Partisi / Marksist – Leninist (TKP/ML) örgütünün kurucusu olan ve 18 Mayıs 1973 yılında Diyarbakır Cezaevi'nde işkenceyle katledilen İbrahim Kaypakkaya, ölümünün 43'ncü yıldönümünde anılıyor.
Dersim’de, Sanat Sokak'ta dün akşam biraraya gelen yaklaşık 500 kişilik grup, "Ser veren, sır vermeyen yiğit" olarak anılan Kaypakkaya için yürüyüş yaptı.
Kaypakkaya'nın büyük posterinin bulunduğu ve üzerinde "Bu çelik aldığı suyu unutmayacak zulüm saltanatları yıkılacak" yazısı bulunan büyük bir bez afiş ile yürüyüşe geçen grup, sloganlar atarak Seyit Rıza Meydanı'na kadar yürüdükten sonra burada basın açıklaması yaptı.
Dersim'deki birçok siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcisinin katıldığı yürüyüş sonrası yapılan basın açıklamasında Kaypakkaya'nın yaşam ve mücadelesi ile ilgili bilgi verildi.
İbrahim Kaypakkaya kimdir?
İbrahim Kaypakkaya, 1948’de Çorum’un Sorgun ilçesinin Karakaya köyünde doğdu.
Fikirlerini benimseyenler arasında kimi zaman “İbo” olarak anılır. TKP/ML içerisindeki kod adı Hamza'ydı.
Istanbul’da üniversite öğrencisiyken, Çapa Fikir Kulübü'nün başkanlığını yapan Kaypakkaya, 6. Filo'ya karşı bildiri yayınladığı gerekçesiyle Kasım 1968'de okuldan atıldı.
Fikir Kulüpleri Federasyono (FKF) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) içinde ortaya çıkan ayrışmada Millî Demokratik Devrim (MDD) tezini savunan kesimde yer aldı.
1972 yılında kadar Proleter Devrimci Aydınlık’tan (PDA) Doğu Perinçek ve çevresinin saptırımcı (revizyonist) ve fırsatçı (oportunist) oldukları gerekçesiyle ayrılarak TKP/ML ve Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu) TİKKO'yu kurdu.
TKP/ML faaliyetlerinin yoğunlaştığı Dersim’in Çemişgezek bölgesinde mücadele ederken, 24 Ocak 1973'te yaralı olarak askerler tarafından yakalandı.
İbrahim Kaypakkaya, Diyarbakır'da süren dört aylık sorgulama ve işkence (parmaklarının, ellerinin, ayaklarının kesilmesi gibi) sürecinden sonra, mahkemeye çıkartılmasına az bir zaman kala, görgü tanıklarına göre 16 Mayıs 1973'te son bir kez sorguya götürüldü ve 18 Mayıs 1973'te yaşama veda etti.
Ölüm sebebi kayıtlara “intihar” olarak geçti.
Babasına ertesi gün cansız bedeni teslim edildi. Bedeninde birçok delik olmakla birlikte kafası kesilmiş ve kasıkları parçalanmıştı.
Mezarı, doğum yeri olan Karakaya'dadır.
Kaypakkaya'nın yazılarının toplandığı Seçme Yazılar adlı bir kitabı vardır.
Kürt sorununa bakışı
Kemalizm'e karşı çıkışı, Kemalist ideolojinin milliyetçi ve sınıfsal yapısı ile alakalı bir çıkış olarak kendisini göstermiş, "Kürtler de bir ulustur ve kendi kaderlerini belirleme hakları vardır" yönündeki görüşü nedeniyle 2’nci Fikir Kulüpleri Federasyonu Kurultayı'ndan kovuldu.
Bunun üzerine dönemin diğer sosyalist grupları ile yolları bütünüyle ayrıldı.
İhbar eden öldürüldü
Kaypakkaya'yı jandarmaya teslim ettiği öne sürülen öğretmen Cafer Atan, can güvenliği nedeniyle sık sık görev yeri değiştirdi. Atan, 2000 yılında Sarıgazi'deki evini basan üç kişi tarafından kafasından kurşunlanarak öldürüldü.
Dönemin Diyarbakır sıkıyönetim komutanı Korgeneral Şükrü Olcay, Kaypakkaya'nın ölümünden sonra aynı yıl orgeneralliğe terfi etti ve 2. Ordu Komutanı oldu.
İbrahim'im babası Ali Kaypakkaya, soyadından dolayı küçük oğlunu okula yazdırmakta zorlanınca köyünün adı Karakaya'yı soyadı olarak aldı.
Ali Karakaya, 3 yıl önce 85 yaşında vefat etti ve vasiyeti üzerine İbrahim'in mezarı yanında toprağa verildi.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın