Türkiye’nin görünmeyen yarası; hasta mahkumlar

İstanbul (Rûdaw) – İnsan hakları örgütleri ve hukukçular, şartlı tahliye hakkına sahip oldukları halde yüzlerce hasta tutuklu ve hükümlünün cezaevi idarelerinin gözlemci raporu nedeniyle tahliye edilmediğini, dolayısıyla durumlarının gün geçtikçe kötüye gittiğini belirtiyor. Konu Mecliste tartışılmasına rağmen şu ana kadar çözüme dönük somut bir adım atılmış değil.

Türkiye, Avrupa Konseyi’nin Cezaevi İstatistik Raporlarına (SPACE) göre, Avrupa'da nüfusa oranla en çok tutuklu ve mahkûmun cezaevlerinde bulunduğu ülke durumunda.

Türkiye’de, hapishanelerde yaşanan ihlaller nedeniyle uluslararası alanda eleştirilere maruz kalıyor. Mahpuslarla ilgili eleştirilerin başında ise, tedavileri gerektiği gibi yapılmayan hasta tutukluların hapishanelerde yaşamını yitirmesi konusu.

Tutuklu bulunduğu Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevinde yakalandığı mide kanseri nedeniyle 35 kiloya kadar düşen Bedri Çakmak, 2021 yılında infazı ertelenerek tahliye edildi. Ancak 11 yıl hapishanede kalan Çakmak 11 Mart 2022 tarihinde hayatını kaybetti.

Ancak hala şartlı salıverilme hakkı olan yüzlerce hasta tutuklunun içeride tutulmaya devam ettiği belirtiliyor. Hukukçular, cezaevi idarelerinin mahkeme ve yargının yerine keyfi kararlar vererek bu trajediye yol açtığını savunuyor.

Rûdaw’a konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Eş Başkanı Gülseren Yoleri, “Komisyon mahpus hakkında bir değerlendirme yapıyor, iyi halli mi değil mi biçiminde. Komisyon iyi halli değil der ise o zaman şartlı tahliyesi geciktiriliyor veya tamamen ortadan kaldırılıyor. Özellikle politik mahpusları çok daha fazla baskı altına almaya dönük bir süreç yaşanıyor” dedi.

Mecliste 14 Nisan 2020 tarihinde kabul edilen 7242 sayılı kanun ile 5275 sayılı İnfaz yasasında değişiklikler yapılarak hükümlülerin iyi hal değerlendirmelerine yönelik cezaevi idarelerine çok geniş yetkiler veren yeni düzenlemeler yapıldı.

Açık ceza infaz kurumuna ayrılma, denetimli serbestlik ve koşullu salıverilmeden faydalanma müesseselerinin tümünde aranan “iyi hal” şartı ile ilgili detaylı kriterler öngörüldü.

Hukukçulara göre, kişi özgürlüğü ve güvenliğini doğrudan etkileyen “iyi halli” kavramı bu haliyle cezaevi yetkililerinin keyfi kararlarına bırakıldı. Dolayısıyla bu durum “hukuk ve adaletin katledilmesi” şeklinde yorumlanıyor.

HDP Milletvekili Musa Piroğlu, “Cezaevi idareleri kendilerini mahkemelerin yerine koyarak, bir yasal boşluğu da kullanarak infazı gelmiş hasta tutsakları içeride tutmaya devam ediyorlar. Bu şekilde 29-30 yıl içeride yatmış insanların bir kaç yıl daha içeride kalarak o zulme maruz kalmaları için ellerinden geleni yapıyorlar” dedi.

Adalet Bakanlığı hasta tutuklulara ilişkin verileri kamuoyu ile paylaşmasa da sivil toplum örgütleri ve İnsan Hakları  Derneği’nin verilerine göre, hukuken cezasını bitirmiş ve tahliye edilmesi gereken yaklaşık 300 hasta tutuklu bulunuyor. Yine ağır hastalığı olan 650 kişi hala cezaevlerinde. İHD’ye göre 2021’de 28 mahkum hayatını kaybetti.