Depremde Adıyaman’daki kutsal pınar kurudu
Adıyaman (Rûdaw) – Adıyaman’ın Çelikhan (Çelkan) ilçesine bağlı Pınarbaşı’nda (Bulam) Aleviler için kutsal olan Zerban Pınarının suyu depremden sonra çekildi. Özellikle yaz aylarında yoğun ziyaretçi akını alan Zerban mesire alanı da depremde büyük hasar gördü.
Maraş’ta 6 Şubat’ta meydana gelen 7.7 ile 7.6’lık depremler Adıyaman’da büyük yıkıma neden olurken Çelikhan ilçe merkezinin 5 km kuzeybatısındaki Pınarbaşı (Bulam) beldesinde bulunan efsanevi Zerban Pınarı da neredeyse kurudu.
Bölgede yaşayan Aleviler için kutsal olan suyun başına giden vatandaşlar, pınardaki suyun geri dönmesi için kurban kesti.
Her yıl, Temmuz ya da Ağustos ayında yoğun ziyaretçi alan ve festivaller düzenlenen Zerban anıtı ve kutsal sayılan Zebran suyu ve mesira alanın çevresi depremle birlikte tahrip oldu.
Rûdaw muhabiri Raswin Sterk, bölgeyi ziyaret ederek Bulamlılarla görüştü. Rûdaw’a konuşan Bulamlılar, çeşmenin kendileri için çok değerli olduğunu, içme ihtiyacının yanı sıra diğer ihtiyaçlarını da karşıladığını söyledi.
Bölge sakinlerinden Ali, “Bu su depremden hemen sonra kurudur. On gün geçtikten sonra yeniden yavaş yavaş çıkmaya başladı. Bu su olmasa burada hayat boştur. Evlerimiz yıkıldı ama bu suyun varlığı ile birazcık da olsa teselli oluyoruz” dedi.
Zerban pınarı efsanesi
Kendisi de Adıyamanlı olan Rûdaw muhabiri Rawin Sterk, Zerban suyunun efsanesini anlattı. Efsaneye göre, bölgede Reşida ile Kav aşireti arasında savaş çıkar. Savaş sırasında yıldırım çakar ve aniden çok güzel bir kadın görünür.
Zerban adı verilen bu kadın başındaki eşarpı ortaya atar ve savaşın bitmesini ister. Savaşan taraflar durmayınca bu defa da Zerban’ın ayaklarının dibinde bir pınar bitiverir.
Pınarın aşağısında ise Hasan Siri türbesi bulunur. Bir rivayet, Zerban’ın Hasan Siri’nin nişanlığı olduğunu, Hasan’ın bir savaşta öldüğünü anlatır. Zerban Allah’a yalvarız ve onu suya dönüştürmesini ister. Zerban Allah’a, “Hasan Siri’ye ulaşana kadar da sesim çıkmasın” diye yalvarır. Bölge halkı, çeşmenin o ziyarete kadar sessizce aktığını ve ardından çağlayarak devam ettiğini anlatır.
Bölge halkı kendi inanışlarına göre, burayı ve türbeyi ziyaret eder, türbe denilen yerde taşları öper, toprak alırlar ve çaput bağlar.