Dersim’de sokak hayvanları yasa tasarısına tepki

Dersim (Rûdaw) – Dersim Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği tarafından sokak hayvanlarıyla ilgili tartışmalı yasa tasarısına ilişkin açıklama gerçekleştirdi.

Seyit Rıza Meydanı’nda ellerinde dövizlerle katılan hayvanseverler, yasaya tepki göstererek sokak hayvanlarının korunmasını istedi.

Grup adına basın açıklamasını okuyan Dersim Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı Ezgi Doğan, Sokak hayvanları popülasyonunun artış göstermesinin baş sorumlusunun üretim çiftlikleri olduğunu söyledi.

Doğan, “Sokağa terk edilen hayvan sahipleri ile görev ve sorumluluğunu yerine getirmeyen kurumlara karşı idari ve adli yaptırım öngörmeyenlerdir! Her şeyden önce, teklifin bu şekilde yasalaşması halinde ülkemiz tarihinde görülmemiş bir evcil hayvan katliamı yaşanacağını; sivil toplum örgütleri dışlanarak Meclis’te araştırma komisyonu dahi kurulmadan tepeden inme bir şekilde hazırlanan, akla, mantığa ve vicdana sığmayan bu teklifi asla kabul etmediğimizi ifade etmek zorundayız” dedi.

Ezgi Doğan, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu üyelerine ve teklifi oylayacak olan tüm milletvekillerine şu soruları yöneltti:

“1- 2004 yılında yürürlüğe giren 5199 sayılı Kanunun esas aldığı popülasyon kontrol programı olan / Yakala-Kısırlaştır-Bırak) yöntemi neden 20 yıldır uygulanmamış, etkin bir uygulama için görevini yerine getirmeyen yerel yönetim (belediye) yetkililerine yaptırım getirilmesi taleplerimiz neden yıllarca göz ardı edilmiştir? Hiç uygulanmamış olan kısırlaştırma yönteminin başarısız olduğu nasıl iddia edilebilir?

2- Kısırlaştırma yönteminin çevre ve insan sağlığı açısından en uygun çözüm olduğu, 2019 yılında tüm partilerin oybirliği ile yayımladığı “TBMM Hayvanların Haklarının Korunması ile Hayvanlara Eziyet ve Kötü Muamelelerin Önlenmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu”nda da ifade edilmişken neden şimdi terk edilmekte; onun yerine milyonlarca hayvanın (teklifte kedi-köpek ayrımı bulunmamaktadır) katledilmesine yol açacak bir ölüm döngüsü hangi gerekçeyle kanunlaştırılmaktadır?

3- Kanunun yürürlük tarihinden bu yana 20 yıldır tüm belediye sayısının yüzde 10’u kadar bile bakımevi kurulmamışken; mevcut az sayıdaki bakımevleri dahi mevzuatta öngörülen asgari şartları taşımak bir yana, hayvanların çoğu zaman aç susuz bırakıldığı, türlü eziyetlere maruz bırakıldığı ve hatta öldürüldüğü yerler olarak karşımıza çıkmakta iken, sayısı 3-4 milyon olarak açıklanan tüm sahipsiz köpekler için “nitelikli yaşam alanı” nasıl sağlanacaktır? Teklifi hazırlayanların övünerek gösterdiği, kürekle öldürme vakasının yaşandığı Konya Büyükşehir Belediyesi barınağının içler acısı hali ortada iken, “kaliteli, nitelikli yaşam alanı”ndan kastedilen nedir?

4- Belediyelere hayvan bakımevleri kurmaları ve kısırlaştırma yapmaları için ayrılan bütçenin kullanımı bugüne kadar denetlenmiş midir?

5- Görevlerini yerine getirmeyen ve hatta hayvanların sistematik şekilde eziyet gördüğü anlaşılan bakımevlerine sahip belediye yetkililerine bugüne kadar tek bir yaptırım uygulanmamışken, teklif ile öngörülen toplama ve öldürme görevini yerine getirmeyen yetkililere hapis cezası uygulanması adil midir?

6- Ezcümle, bugüne kadar binlerce hayvana yönelik şiddet ve öldürme vakası cezasız bırakılmışken, şimdi “öldürmemek” eyleminin cezalandırılması hangi hukuki ve etik değerle bağdaşmaktadır?

7- Konu hakkında bilimsel çalışmaları da olan uzman veteriner hekimler, etkin uygulanacak kısırlaştırma seferberliği ile 2 yıl içinde popülasyon kontrolünün sağlanacağını vurguladığı halde, neden toplama ve öldürme eylemini yerine getirmesi için bakımevi kuracak belediyelere 2028 yılına kadar süre verilmektedir?

8- Yaşatmaktan yana olan bir çözüme bunun yarısı kadar bir süre tanınmaması hangi akla ve vicdana sığmaktadır? Hayvanların yaşam hakkı ve refahı bu kadar değersiz midir?

9- Trafik kazalarına neden olduğu ya da fazla sayıda bir araya gelerek tehlike yarattığı belirtilen sahipsiz köpeklerin, şehirden uzak yerlere, otobanlara, açık arazilere belediyeler tarafından açlık ve susuzluğa terk edildiğinin, dolayısıyla hem insana hem hayvana yönelik bu risklerin kamu kurumları nezdinde yaşatıldığının farkına varılmamış mıdır?

10- Amaç gerçekten sahipsiz hayvan popülasyonunun kontrol altına alınması ise, popülasyon en büyük kaynaklarından olan üretim, satış ve ithalat yasağına dair bir değişiklik neden yasa teklifinde bulunmamaktadır?

11- Sahipli hayvan ve yaban hayvanları dahil, hayvan kaynaklı ısırık, çizikler üzerine sağlık kurumları tarafından kuduz aşısı yapılması zorunludur. Dolayısıyla son 2 yılda arttığı belirtilen oran kuduz vakası oranı değil, herhangi bir hayvan teması nedeniyle hastaneye başvuran insan sayısıdır. Tam aksine son 5 yılda özellikle büyükşehirlerdeki kuduz vakaları ciddi oranda azalmış iken, ötanazi yani öldürme temelli yasa teklifini meşrulaştırmak adına kuduz vakalarının arttığı izlenimini vermek kamuoyunu yanlış yönlendirmek değil midir?

12- Dünya Sağlık Örgütü’nün, kırsalı bol ve şehir merkeziyle iç içe olan ülkelerde, gerek ekolojik denge gerekse insan ve çevre sağlığı açısından yaban hayatı ve insanlar arasında bariyer olan sokak hayvanlarının yok edilmesini, yaban hayatının şehirlere kayması ve ekolojik dengenin bozulmasına yol açacağını öngören görüşleri hangi bilimsel gerekçeyle göz ardı edilmektedir?